Ourobros dövmesinin tarihi sandığınızdan daha eski. Antik Mısır'dan Roma'ya, oradan da günümüze uzanan bu sembol son zamanlarda o kadar popüler ki, eğer dövmeye ilgiliyseniz görmemiş olmanız imkansız. Peki ne bu Ouroboros?
Gelin birlikte Stanford Üniversitesinde Ouroboros hakkında araştırmalar yapan Profesör Martin'in dediklerinden yola çıkarak bu güzel ve gizemli dövmenin hikayesini okuyalım.
Ouroboros kuyruk yiyen anlamına gelen Yunanca bir kelime.
Ouroboros da bu yılanın adı. Hayatın döngüsünü ve bu döngüye güvenmek gerektiğini anlamına geliyor.
Stanford Üniversitesi'nin yaptığı araştırmalarda ortaya çıktığı üzere kendi kuyruğunu ağzına alan yılan simgesi Tutankhamun zamanına kadar uzanan eski mezarlarda ve küçük eşyalarda görülüyor. O zamanlardaki desenlerin üstünde bile Latince ya da Yunanca kısaltılmış kelimeler bulunuyor. Bu, yüzyıllar boyunca Mısır, Roma ve Yunanistan arasında süregelen etkileşimin sonucu. Büyük olasılıkla eski insanlar daha önceki resimlere bakıp ne anlama geldikleri üzerine tahmin yürütüyor ve oraya yazıyorlardı. Ve günümüzde hala tahminler devam ediyor.
Eski zaman bilgilerinin olduğu bilim kitaplarının kapağında bu sembol görülüyor. Bu kapaklarda bilgeliği temsil ediyor. İnsanın farkındalık elde edişinin derin anlamlarını yansıtan ilk örneklerden biri.
Bazı bilim insanları, sonraki yorumların muhtemelen orijinal Mısır bağlamlarındakiyle aynı olmadığını savunuyor. Kısacası, kendi kendini yiyen yılanın kökeni hala biraz gizemli.
Ouroboros Antik Yunan'da ortaya çıkmış olsa da Profesör Martin herhangi bir efsanenin önemli bir parçası olmadığını ve herhangi bir tanrı veya tanrıça ile doğrudan ilişkisi olmadığını söylüyor. Bilinen bir hikayesi olmayan bir sembol. Tahminlere göre efsanevi Phoenix'e (aynı zamanda ilk olarak Mısır ile ilişkilendirilen bir hikaye) bağlı eskiden kalma bir hikaye.
Yorumlamalar genellikle sonsuzluğu sembol ettiği yönünde. Yeniden doğuş, yıkım, dönüşüm gibi birçok şeyi sembol ediyor.
Ra efsaneleri zamanın ve kozmosun doğuşu, Nil'in yükselişi ve ölümden sonraki yaşam ile de bağlantılı olduğu için son derece önemli. Ancak Ouroboros'un gök tanrıçası Nut gibi diğer Mısır tanrılarına bağlı olduğuna dair teoriler de var. Martin, 'Nut'un bir daire şeklinde kemerli olduğu ve doğuda güneşi doğurduğu, ardından gün sonunda onu tükettiği gösterilen bazı resimlerde, dünyanın etrafında dönen şekillere veya diğer tasvirlerde tanrı figürlerinin etrafına dönen nesnelere benziyor' diyor. 'Ancak Mısır'daki metinler, bu kendi kendini tüketen yılanla neler olduğunu asla açıkça söylemiyor.'
Bu sembol Rönesans ile birlikte ünleniyor. Simyacılar Ouroboros'u doğa ve evrenin sembolü olarak benimsiyor ve kullanmaya başlıyorlar. Bir başka deyişle; Doğa kendi içinde bir bütündür ve değiştirilemez. Sürekli kendini yemesine rağmen yenilenen, asla bitmeyen yılan, aynı zamanda bir hayvan olduğu için süreğenlikle birlikte doğanın içinden bir figür.
Kendi kendini yenileme, yeniden doğma anlamına gelmesi dövme olarak tercih edilmesinde büyük bir etken.
Bir dövme yaptıracak olsaydınız siz de Ouroboros dövmesini tercih eder miydiniz?