O, bir zamanlar İstanbul halkı için efsaneleşmiş bir isimdi. Pejmürde bir görünüşü, zehir gibi bir aklı vardı. Bir nevi o dönemlerin bohemiydi anlayacağınız. Deniz bakanı olan bir paşanın oğlu olarak dünyaya gelse de, başkalarının büyük bir zevkle yapacağı gibi paşa babasının imkanlarından faydalanarak bir ömür sürmeyi aklından bile geçirmedi.
Zekâsı ve fikirleri çağının çok ötesinde olan, inançları uğruna yaşayıp kimsenin karşısında eğilip bükülmeyen bir filozoftan söz edeceğiz bugün sizlere: Celâl Yalınız nam-ı diğer Sakallı Celâl...
Ne bilginler geldi, neler buldular! mumlar gibi dünyaya ışık saldılar. Hangisi yarıp geçti bu karanlığı? birer masal söyleyip uyuya kaldılar. -Ömer Hayyam Ne de güzel söylemiş değil mi üstat. Üzülüyorum böyle yaşamlara çok üzülüyorum...
O bin dikenler şimdi milyon dikenler oldu maalesef hem de en tepeden en aşağı, tamamı kişisel çıkarları için.Kimi huri peşinde, kimi koltuk, kimi yeşil dolar ama hepsi zararlı otlar gibi sardı ülkeyi.Artık bahçıvan için hizmetkar olan dikenler sürüsü doldu her yer
Tüm karanlığına rağmen hayatı, kendi istediği, belirlediği gibi yaşama mücadelesi sergileyen tüm gerçek aydınlara selam olsun.. ne kutlu bir ömür.. Sap gelip saman gitmemek için, öküz olmaktan başka hülyası bulunmayanlara da kapak olsun