'Dündar başkaydı. Onu ayırmak lazım, Dündar külhanbeyi değildi, kabadayıydı. Yani bu kavramlar arasında fark var. Dündar'ın ölümünün arkasından 'son kabadayı' denmesi doğruydu. İnsan nabzından anlayan, bayağı lider vaziyetinde bir adamdı. Başka koğuşlardaydık. Dündar en büyük koğuştaydı, devrimci öğrencilerin bulunduğu koğuşta. Onlarla uyum sağladı. Onunla hiçbir problem çıktığını sanmıyorum. Kendisini haksızlığa başkaldıran bir Robin Hood gibi gördüğü için, zaten daha önce Yılmaz Güney'le ilişkileri de bu racon üzerine kurulu olduğu için, koğuşta çocuklarla gayet iyi ilişkiler içine girmişti. Bütün devrimciler ona 'abi, abi' dediler. Çocuklar onun öykülerini dinliyorlardı, onu seviyorlardı, ağırlıyorlardı. Devrimci gençlerin gözdesiydi, daha o zamandan taraklanan kısık sesiyle, ‘Halk düşmanlarına karşıyım abi’ diyordu...'
Biktik be kabadayi,guclu zengin ovmekten,bilim insani ovmek ne zaman nasip olucak acaba
Aman ne güzel ülke. Sempatik mafya,sempatik olmayan mafya...Devlet için vuran (!) arada uyuşturucu ve kaçakciliklarini cinayetlerini görmezden gelebilecegimiz mafyalar falan. Of ne harika bir ülkede yaşıyoruz böyle (!)
"solcu kabadayı" :) böyle güzel sitelerin belli bir güruh tarafından ele geçirilip üstüne bide sürekli birilerini yağlayıp ballamasi gerçekten tiksindirici