Son Günlerde Kimsenin Dilinden Düşürmediği Dune Filminden Yola Çıkarak Mars’ı Yaşanabilir Kılabilir miyiz?

Geçtiğimiz haftalarda sinemaya giren Dune filmi, bilim insanların yaşayıp nefes almasını sağladığı uzak bir yıldız sistemindeki bir çöl gezegeninde geçiyor. Peki bizler aynı teknolojiyi kullanarak Mars'ı yaşanabilir bir gezegen hâline getirebilir miyiz? Cevabını merak ediyorsanız içeriğimize buyurun. 👇

Dune, hikâyenin çoğunun geçtiği Arrakis gezegeninin gayriresmî adı.

Arrakis, Canopus yıldız sisteminde bulunan engebeli bir çöl dünyası. Gezegende yaşayan iki tür bulunuyor. Bunlar, Fremen adlı insanlar ve binlerce yıl yaşayıp iki kilometre uzunluğuna ulaşabilen Shai-Hulud adlı dev bir kum solucanı türü.

Shai-Hulud'lar temel olarak kum planktonu olarak bilinen küçük organizmaların bulunduğu kumlarla besleniyor.

Bu yavan yiyecekle sindirdikleri esnada metabolizmaları oksijen salıyor. Kumun silikon dioksitten oluştuğunu düşünecek olursak bu o kadar da uzak bir ihtimal olmayabilir. Dev solucanların Arrakis'in atmosferine oksijen salması, insanların nefes almasını sağlıyor.

Dünya'daki nefes almamızı sağlayan atmosferi fotosentez yapan bitki ve bakterilere borçluyuz.

Bu canlılar, karbondioksit ve su alıp güneş ışığının da denkleme dâhil olmasıyla şeker formunda besine dönüştürür ve bu sırada oksijen verirler. İnsanlar ve genel olarak hayvanlar, 2 ile 2.4 milyar yıl önce gezegenin okyanuslarında yaşayıp fotosentez yapan siyanobakterilerin atmosfere oksijen saçtığı Büyük Oksidasyon Olayı olmasaydı evrim geçiremez ve günümüzde var olamazdı.

Bu olayın sonucunda, yaklaşık 540 milyon yıl önce çok hücreli organizmaların ve daha sonra da bizlerin varlığını destekleyebilecek bir atmosfer meydana geldi.

Bilim insanları, Mars'ın atmosferine oksijen vermek için fotosentez yapan bakterileri (fototrof olarak da bilinirler) kullanma olasılığı üzerinde duruyor. Yabancı bir dünyayı bizimkine benzetmeyi ve potansiyel olarak insanlarca yaşanabilir kılmayı amaçlayan bu mühendislik sürecine terraforming (dünyalaştırma) deniyor.

2012'de NASA'nın Curiosity keşif aracı, Mars'ta fotosentez için gerekli olan suyun varlığını kanıtlamıştı.

Ancak bu suyun çoğunluğu donmuş, yani katı vaziyette. Dünyalaştırma planının işe yaramasının bir yolu, Mars'ı ısıtacak ve buzu eriterek kullanılabilecek sıvı forma getirecek sera gazlarını oluşturacak otomatikleştirilmiş fabrikalar kurmaktan geçiyor.

Bu şekilde sıcaklıklar, fototrofların hayatta kalmasını sağlayacak kadar artırılabilir ama aynı zamanda yeni sorunlar meydana getirecek.

Bunlardan biri, Güneş'ten gelen yüksek enerji radyasyonu. Dünyada bu parçacıkları uzaklaştıran bir manyetik alanımız var ama Mars böyle bir korumaya sahip değil. Gezegenin atmosferi yaklaşık 3.5 milyar yıl önce yok oldu (bu sürece 'parçalanma' deniyor).

Diyelim ki Mars'ı terraform etmeye başladık, aynı şeyin yaşanmasına nasıl engel olacağız?

Bilim insanları, mikroplar Mars'ta bir kez etkin bir biyosfer oluşturunca gerçekleşecek oksijen üretimi sayesinde parçalanmanın önüne geçilebileceğine inanıyor. Dünya'da aynısını, hayvanların ve insanların tükettiği oksijeni yenileyen bitkiler gerçekleştiriyor.

Çöller çok yaşama uygun yerler olmamakla birlikte Dune'daki Arakis'in fazlasıyla zorlayıcı olduğunu söylemek mümkün.

Bu ıssız gezegene asla yağmur yağmıyor ve insan nüfusunu oluşturan Fremenler hayatta kalmak için bazı taktiklere başvurmak zorunda. Bunlardan biri, insan vücudundan çıkan tüm nemi geri dönüştürmek üzere geliştirilen vücut giysisi. Ter, giysinin gözenekli iç katmanlarından geçiyor, filtreleniyor ve bir tüp aracılığıyla içilebildiği ceplerde toplanıyor. İdrar ve dışkı da suyun benzer şekilde geri kazanıldığı uyluk yastıklarına gidiyor. Giysi, giyen kişinin hareket etmesiyle çalışıyor.

Dünyada böyle bir giysi yok, çünkü böyle bir giysiye ihtiyaç yok.

Ancak uzayda işler değişiyor. Uluslararası Uzay İstasyonu'nda (UUİ) doğal bir su kaynağı bulunmuyor. Dünya'dan roket fırlatıp su göndermek gerekiyor ki bu çok pahalı. Bu yüzden istasyonda kişisel ölçekte olsa da, Fremenlerin giysilerine benzer bir kapalı devre su arıtma sistemi kullanılıyor.

UUİ'deki sistem astronotların kullandığın suyun %93'ünü geri dönüştürebiliyor.

Buna, terleme ve nefes yoluyla atılan sıvıların yanı sıra damıtma yoluyla temizlenen ve ardından yabancı maddeleri yok etmek için santrifüjlenen atık yıkama suyuyla idrar da dâhil. Tüm bu atık sular, toksinleri ve mikroorganizmaları ortadan kaldırmak için ileri arıtma ve filtrasyon işleminden geçiriliyor. Suyun temizliği daha sonra elektriksel olarak test ediliyor ve kalitesiz sular tekrar işleme alınıyor.

Belki biraz iğrendirici bir prosedür olabilir ama UUİ'deki içme suyunun çoğu musluk suyundan daha temiz olduğu bir gerçek.

Benzer su koruma yöntemleri, kullanılabilir sıvı suyun çok az olacağı Mars'ta da kullanılabilir. Bunun haricinde Kızıl Gezegen'de atmosferden su toplamak veya buharı içilebilir sıvı suya dönüştürmek amacıyla yoğunlaştırıcı kullanmak için başka yollara da başvurulabilir.

Bu içeriklere de göz atabilirsiniz 👇

NASA’nın Truva Gök Taşlarına Gönderdiği Lucy Uzay Aracının En İlginç Özelliklerini Açıklıyoruz
Güneş’e En Yakın Gezegen Olan Merkür’e Adım Atmamızın Mümkün Olup Olmadığını Açıklıyoruz!
Uzay Konusunda Büyük İşler Başaran NASA Şimdi de Kasıtlı Olarak Gök Taşı Vurmaya Hazırlanıyor!

Popüler İçerikler

Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Daron Acemoğlu'nun Atatürk Hakkındaki Yorumlarına Gelen Tepkiler
Üç Milyon Emekliyi Bekleyen Tehlike: 2025'te 12 Bin 500 TL Maaş Almaya Devam Edebilirler!
YORUMLAR
05.11.2021

konu hakkında ciddi fizikçiler tarafından kaleme alınmış "terraforming" konulu bir hayli kitap var. özellikle mühendisler için okuması zevklidir.

05.11.2021

filmi görüp netflixte arayanlar burada mı ? Nerede la bu film

05.11.2021

Sinemalarda

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ