Son Dönemlerin Yeni Trendi Hâline Gelen ve Ateşin Keşfine Pek Sıcak Bakmayan Raw Beslenmeye Dair Her Şey

Kemerleri bağlayın! Bir beslenme şeklinden daha fazlası olan raw beslenmeyi keşfetmek için bir yolculuğa çıkıyoruz. Temeli ilk insanlara dayanan, 1800'lü yıllarda başlayıp günümüzde popülerleşen raw beslenmenin iyisi, kötüsü ve nasıl uygulandığına dair derin bir araştırma yaptık. Hadi, detaylara inelim!

Raw beslenme tam olarak nedir?

Raw beslenmeyi en basit haliyle sebze, meyve, yağlı tohumlar ve baklagillerin pişirilmeden tüketilmesi şeklinde açıklayabiliriz. Isıl ve kimyasal işlem görmemiş gıdalarla beslenen insanlar, raw (çiğ) beslenme felsefesini benimsemiş oluyorlar. Peki, neden felsefe diyoruz? İlk insanlar, ateşi bulmadan önce beslenmelerini yiyecekleri pişirmeden sağlıyorlardı. Tabii ki bu durum ateşin keşfinde sonra değişti ama ünlü felsefeciler, din adamları ve matematikçiler çiğ beslenmenin kudretine olan inancını kaybetmedi. Hepsi raw beslenmenin hastalıkların tedavisini kolaylaştırdığını ve daha sağlıklı bir vücuda sahip olmayı sağladığını düşünüyorlardı. Aynı fikirde olan pek çok insan da ateşin keşfini reddedercesine beslenmeyi sürdürdü. Raw beslenmeyi benimseyenler, bunu bir yaşam tarzı olarak görüp öze dönmek olarak değerlendiriyorlar. Anlayacağınız mesele oldukça ciddi.

Çiğ beslenenler hangi yiyecekleri nasıl tüketiyorlar?

Adı üzerinde, çiğ beslenme olduğu için kesinlikle besinleri pişirmeden tüketiyorlar. Besinlerin içerisindeki tüm yararlı bakteri, vitamin ve enzimler; en fazla 45 dereceye kadar yaşadığı için 45'ten dereceden düşük ısılara maruz bırakabiliyorlar sadece. Her türlü sebze ve meyveyi rahatlıkla tüketiyorlar. Kurutulmuş mantarlar, kuruyemişler ve baharatlar yine tüketilebilecekler arasında. Hayvansal süt ve süt ürünleri, rafine şeker, un, alkol ve kafein ise listenin dışında kalıyor. Peki et? Tüketen de var tüketmeyen de. Eğer raw beslenmeyi tam olarak uygulamak istiyorsanız eti hayatınızdan çıkarmalısınız.

Raw beslenmenin yararları neler?

Bilimsel araştırmalara göre beslenmede %75 oranında çiğ besinlere yer vermek; daha dinç ve fit bir vücut, kaliteli bir uyku ve güçlü bir bağışıklık sistemi vadediyor. Raw beslenme de bunu neredeyse yüzde yüze yakın bir oranla sağladığı için bir düşünün ne yararları var. Besinlerin pişmemesi; içerisindeki vitamin, enzim ve yararlı bakterilerin ölmemesini sağlıyor. Ayrıca bu beslenme felsefesinde kafein ve alkol de olmadığı için vücut daha az yoruluyor ve daha geç yaşlanıyor. Ağır ve yağlı yemeklerin olmadığı bu beslenme şeklinin cilt sağlığında da büyük etkisi olduğunu söylemeye bile gerek yok. Lifli yiyecek tüketimini desteklediği için sindirim sistemini rahatlatıyor. Kafein alımının olmaması sebebiyle de karaciğeriniz ilk doğdunuz andaki gibi sapasağlam. Böyle düşününce insan ocaktan, tencereden bir soğuyor sanki; değil mi?

Peki, raw beslenmenin zararları yok mu?

Elbette, her güzel şey gibi çiğ beslenmenin de olumsuz yanları var. Artı ve eksilerini tartarak ve kendi yaşam biçiminizi de göz önünde bulundurarak çiğ beslenmeyi benimseyip benimsememek size kalmış. Bu beslenme tarzında meyve, sebze ve diğer pişmemiş gıdaların tüketildiğini söylemiştik. Bu gıdalar, pişirilmeden tüketildiği için günlük almanız gereken kaloriyi karşılamakta zorlanabilirsiniz. Kaloriyi karşılamak için pişmiş gıdalara göre daha fazla çiğ gıda tüketmeniz gerekir. Bu da birazcık zor. Ayrıca et, süt ve süt ürünleri olmadığı için raw beslenme protein ve mineral açısından oldukça zayıf kalıyor ki özellikle büyüme çağındaysanız protein, mutlaka almanız gereken bir besin. Uzmanlar, bu beslenme şekli için bitkisel protein kaynakları olarak yağlı tohumlar, tahıllar ve kuru baklagilleri öneriyor. Bu gıdalar, protein ihtiyacınızın yüzde 10'nu karşılıyor. Bunun yanında çiğ beslenme, vücuttaki yağ oranını ciddi derecede düşürüyor. Kandaki kolesterol düzeyini düşürüp dişlerde erozyon riskini arttırdığı da çalışmalarla kanıtlanmış. Şimdi de tencerelere biraz haksızlık etmiş gibi hissettik.

Çiğ beslenmek zayıflamak için uygun mu?

Raw beslenmeyi enine boyuna incelediğimizde diğer diyet ve beslenme türlerine göre daha az kalori aldırdığı bir gerçek. Kısa bir detoks için çok iyi bir seçenek olabilir. Birkaç kilo vermek için de gayet uygulanabilir ama ciddi bir zayıflamaya ihtiyacınız varsa çiğ beslenmeyi, uzun bir zayıflama süreci içerisinde aralıklarla uygulamanız daha doğru olur. Çünkü bu süreçte vücudunuz için gereken protein ve minerali, çiğ beslenerek almanız pek mümkün değil. Bu besin değerlerinin eksikliği sonucunda çeşitli sağlık problemleri de yaşamanız olası. Aman diyelim.

Raw beslenmek ne kadar zor olabilir ki?

Artık siz de bir çiğ beslenenler grubunun bir üyesiyseniz eski tarif kitaplarınızı bir kenara atmanın vakti geldi. Size tamamen çiğ gıdalardan oluşan menüler lazım. Evet, bunun için internetten birçok tarife ulaşabilirsiniz. Pişmeyen çorbalar, salatalar, yulaf kâseleri, kurutularak yapılmış ekmekler, smoothie'ler, meyve suları... Ancak eğer dışarıda yemek yemeyi planlıyorsanız planlamamanız daha iyi olabilir. Herhangi bir restoranda en basit salatada bile pişmiş tavuk parçaları varken ve doğal olmayan soslar kullanılırken raw beslenmeye uygun ve seveceğiniz bir yemek bulmakta zorlanabilirsiniz. Bulsanız bile çok sınırlı ve muhtemelen pahalı olacaktır. Ayrıca evinizde sürekli çiğ gıda menüsü hazırlamak da sıkıcı gelebilir. Bunun için alışveriş yapmak ve hazırlamak ayrı bir efor istiyor. İçerik kontrolü yapmayı alışkanlık haline getirmelisiniz. Evet, pişirme süreci yok ama doğal bir granola yapmak için malzemeleri ıslatmak ve kurutmak 3 gününüzü alabilir. Gözünüz korkmadı, değil mi?

Olaya biraz da iyi yanlarından bakmayalım mı?

Öncelikle doğalgaz faturanızda bir düşüş yaşayacağınız kesin. Yemek pişirme derdi yok. Yiyeceklerin kurutulma süreçleri sizi biraz yorsa da çok miktarda hazırlayıp uzun süre tüketebilirsiniz. Granolanızı badem sütüyle birleştirin ve hazır! Fasulye, kepekli tahıllar ve sebzeler gibi lifli gıdalar tok kalma sürenizi uzatıyor. O yüzden açlık, çiğ beslenmede bir sorun değil. Daha hafif ve doğal besleneceğiniz için cilt sağlığınız da çok daha iyi durumda olacak, pahalı cilt bakım ürünlerinden de kurtuldunuz diyelim. Ayrıca daha hafif ve fit bir vücut herkesin hayali. Raw beslenmeyle bu da mümkün. Yeni tatları keşfetmeniz için de harika bir fırsat. Daha önce cevizli karabuğday tohumlu pizza denediniz mi? Ya da Tahiti vanilya soslu papaya ve ananaslı puding? :)

Çiğ beslenenler, aynı zamanda vegan da sayılır mı?

Pratikte öyle gibi görünüyor ama aslında hayır, sayılmazlar. İki beslenme tipinde de hayvansal gıda tüketimi yok ama çiğ beslenmede pişirme zorunluluğu olduğu için, veganlıkta ise hayvanların yaşam hakkı gözetildiği için et ürünleri bulunmuyor. Ayrıca vegan beslenmede her türlü pişirme tekniği serbest ama raw beslenmede yasak. İki felsefe, bu noktalarda keskin biçimde ayrılıyor.

Bu içerikler de ilgini çekebilir.

Hayvanlar Canlı da Sebzeler Değil mi? Bitkilerin de Acı Çektiğini Öne Süren Frutaryen Beslenme Nedir?
5 Yaş Daha Genç Hissetmeye Ne Dersiniz? Çok Daha Dinç Hissetmenize Yardımcı Olacak Bazı Aktiviteler
Sonbaharın Gözdesi Ayvanın Kendine Has ve Mayhoş Tadıyla Buluşabileceğiniz Lezzetler

Popüler İçerikler

Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi