Alanya'da Görmeniz Gereken 10 Muhteşem Yer

Kendisi de kısa bir süre içerisinde il olma adayı olan Alanya, Antalya vilayetinin ilçelerindendir ve Akdeniz sahil şeridinin en önemli turizm merkezidir. Alanya, kabaca iki kısma ayrılabilir. Yokuş yukarı yollardan ve kuleden müteşekkil eski Alanya’nın kurulu olduğu kayalık yarımada, Alanya’yı iki kısma ayırmaktadır. Şehrin bu kısmı, tatmin edici bir şekilde iyi muhafaza edilmiş ve eski çekiciliği hala mevcuttur. Yarım adaya hâkim muhteşem kale, şehrin her iki tarafını bir kuşun bakışı görmektedir. Kalenin 6,5km uzunluğunda ki, düzlükten kayalık yarımadaya yükselen eski şehrin savunma duvarlarının ilk taşları Helenistik dönemde ustalar tarafınca konulmuştur. 11. Ve 13. Yüzyılda bölgenin hâkimi Selçuklu Türkleri, mevcut duvarları uzatmış ve 110 tane daha kule eklemişlerdir.

Alanya şelale ve Alanya koyları mutlaka gezilmesi, görülmesi gereken yerler arasındadır.

Not: Listemizde yer alan Dim çayı, Damlataş mağarası giriş ücretleri sezonsal değişiklikler göstermektedir. İşletmeyi internet üzerinde arayarak güncel bilgilere ulaşabilirsiniz.

1. Yeni Alanya ise, yarımadanın doğu ve batısında uzanmaktadır. Ulaş Plajından, Gazipaşa’ya kadar uzanan kumluk plaj, Alanya’nın en önemli özelliği olan kayalık yarım ada tarafınca ikiye bölünmüştür. Son on yılı aşkın bir süredir, oteller, pansiyonlar ve ikametgâhlar, plaja paralel olarak uzanan ve şehri ikiye bölen yolun her iki tarafında yayılmıştır.

Daha önce muz ve portakal bahçesi olan ve kıyı boyunca uzanan bahçeler, yerini birçok yeni apartman bloğuyla değiştirmiştir. Arta kalan bahçeleri görmek ve yeni yapılaşmayı görmek için şehir merkezinden Turbelinas ve Gedevet Yaylalarına doğru direksiyon sallayabilirsiniz.

Son birkaç yılda, Alanya doğuya doğru hızla genişlemiş ve Alanya şehir merkezi, Gazipaşa yolu üzerindeki köyler ve kasabalar olan Obaköy, Tosmur, Çamyolu, Mahmutlar ve Kargıcak ile birleşmiştir. Tüm bu küçük beldeler şu anda şehrin dış kenarlarını oluşturmaktadır. Toros dağlarından kaynaklarını alan birçok dere ve çay sularını Akdeniz’e boşaltmaktadır. Kar eriyiklerinden ve kaynak sularından oluşan bu dere ve çaylar, yerleşik insanlara ve turistlere sıcak yaz ayları boyunca ferahlık sağlamaktadır. Bu latif çayların etrafında piknik yerleri de mevcuttur.

2. Eski Şehir

Alanya şehir merkezi gezisine iskeleden başlamak iyi bir fikir olacaktır. Yaz ayları boyunca, gezinize, boğucu sıcakların henüz başlamadığı sabahın erken saatlerinde veya havanın serinlemeye başladığı akşamüzerleri başlamak iyi bir fikir olacaktır. Kızıl Kule’yi, Tersane’yi ve civarını ziyaret edebilirsiniz.

3. Kızılkule

Kızıl Kule Alanya’nın sembolü ve en ön plana çıkan atraksiyonudur. 1226 senesinde Selçuklu Sultanı, Alaattin Keykubat tarafınca yaptırılan mazgallardan müteşekkil kule, savunmaya yönelik bir binadır. Sekizgen şeklinde, beş katlı ve 33 m yüksekliğindeki kule, adını yapımında kullanılan kırmızı renkli tuğlalardan almaktadır. Şu anda zemin kat, Osmanlı döneminden kalan, el yapımı bindallılar, çıkrıklar ve tezgâhlar gibi etnografik öğelerin teşhir edildiği bir müze olarak hizmet vermektedir. 87 basamağın sonunda gözetleme güvertesi olarak kullanılan üstü açık alana ulaşırsınız. Burada mevcut olan birçok açıklıktan, şehri görebilirsiniz. Gözetleme güvertesi, Alanya’nın panoramik görüntüsünü selamlamaktadır.

Saatler: 08.30-12.00 / 13.30-17.30

4. Tersane

Kızıl Kule’nin dibindeki surların üzerinde ilerlediğinizde, Selçuklu ve Erken Osmanlı dönemlerinden ahşap gövdeli gemilerin inşa edildiği, Kızıl Kule’nin inşasından 2 sene sonra Sultan Keykubat tarafınca yaptırılan, beş adet 43 m derinliğinde olan ve denize açılan odadan oluşan ve günümüze kadar kalabilen tek Selçuklu tersanesi olan Tersaneye ulaşırsunız.

5. Alanya Kalesi

Kaleye birincisi, Şehir merkezinde ki Kuyularönü Camiinin arka kısmından, ikincisi ise Damlataş Mağarası tarafından olmak üzere iki yoldan ulaşabilirsiniz. Kaleye giden yol boyunca molalar verebileceğiniz birçok açık hava kafeteryaları mevcuttur. Tepeye ulaşan yolun yarısında ilginç alanlar görürsünüz. Çifte giriş kapılarından antik alana giriş yaptıktan sonra, bir yamacı dik yolu boyunca karşınıza çıkan kule ve surlara tırmanabilir ve güzel manzaranın tadını çıkartabilirsiniz. Halen iskân edilen eski mahallede, bir zamanlar 11. yy kilisesi olan Süleymaniye Camisini, şu anda restoran, bar, kafeterya ve otel olarak hizmet veren antik han, Bedesten’i ve bir zamanlar kale kumandanının konutunun bulunduğu Ehmedek’i görebilirsiniz. Mahallede aynı zamanda Aksede Sultan Mescidi ve türbesi de dâhil olmak üzere etkileyici Selçuklu ve Osmanlı dönemi evlerini de görebilirsiniz. Kalenin avlusuna girebilmeniz için cüzi bir miktar giriş ücreti ödemek zorundasınız ama bu ücret Alanya yarımadasının, dağların ve sahil şeridinin nefes kesici manzarası için değecektir.

Ücret: 5 TL

Saatler: 10.00-18.

6. Damlataş Mağarası ve Plajı

7. Damlataş Mağarası ve Plajı

Kaleyi gezdikten sonra, yarımadanın batısından inen ikinci yolun üstünde bulunan Damlataş Mağarasını ziyaret edebilirsiniz. Damlataş Plajı, mağaranın hemen önündedir. Rengârenk sarkıt ve dikitler, 22-23 derecelik sabit ısısıyla büyülü bir atmosfer sunan mağarayı, ziyarete gelenleri karşılamaktadır. Mağara içinde nem oranı %90-100 arasındadır. Çok yüksek karbondioksit oranı ve radyoaktif derecesiyle mağaranın alerjik olmayan astım rahatsızlığına ve romatizma rahatsızlıklarına iyi geldiği söylenmektedir. Mağara 13,5 m uzunluğunda ve 15 m yüksekliğindedir.

8. Fosforlu, Âşıklar ve Korsanlar Mağaralarına tekne turları

9.

Bir tekne veya geleneksel Türk yatlarıyla iskeleden hareketle yarımadanın etrafını gezebilir ve Kızıl Kule’yi, Tersane’yi ziyaret edebilir ve kaleyi denizden görebilirsiniz. Bu seyahatiniz sırasında yolunuz üzerindeki üç adet mağarayı ziyaret edeceksiniz. Birincisi, 10 m uzunluğunda ve 5 m yüksekliğindeki Korsanlar Mağarasıdır. Mağaranın içine tekneyle girilebilmektedir. Mağaranın içerisindeki rengârenk kayaları görebilir veya suyun geldiği koridoru takip ederek mağaranın sonuna ulaşabilir veya serinlemek için karanlık serin sulara dalabilirsiniz.

Bu noktadan sonra tekneniz sizi yarımadanın en uç ve son çıkıntısını oluşturan ve bir kere döndükten sonra artık Antalya istikametine yöneldiğiniz Dilvarda Burnu’na götürecektir. Hemen burnun üstünde Bizans dönemi kiliseyi, darphaneyi ve sağ tarafınızda 250m yükseklikte dikilmiş sur duvarlarını göreceksiniz. Kalenin üst noktasından zor bir yürüyüş parkurunu takip ederek bu kilise ve yapıları ziyaret edebilirsiniz. Bir sonraki ziyaret yeriniz Âşıklar Mağarasıdır. 72 m’lik mağaranın iki girişi bulunmaktadır ve her ikisi de içine teknelerin girebileceği genişliktedir. Bir sonraki ise yine içine teknelerin girebildiği Fosforlu Mağara’dır. Mağara ismini zeminden gelen, fosfor gibi parıldayan ışık huzmelerinden almaktadır. Suya atlayın ve parıldayan suyun içerisinde yüzün. Teknenizle son ziyaretiniz yüzme molasından sonra tekrar iskeleye döneceğiniz Damlataş Plajına olacaktır.

10. Alanya Müzesi

hangi açıdan bakarsanız bakın, Alanya zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Alanya Müzesini ziyaret ederek bu zenginliği daha iyi anlarsınız. Müze, üç bölümden oluşmaktadır. Helenistik, Roma ve Bizans kalıntıları, tarih öncesi dönem eserleriyle birlikte ilk bölümde sergilenmektedir. Herakles’in 51,5 cm boyundaki etkileyici bronz heykeli de bu bölümde sergilenir. Herakles’in heykellerinin birçoğunun aksine, ayakta durur pozu, heykeltıraşlık tarihinde ayrı bir yer tutmaktadır. İkinci bölümde El yazımı Kur’an-ı Kerim’ler, hat sanatı örnekleri ve eski Alanya Evinin dekorasyonu da dâhil olmak üzere daha çok Osmanlı dönemine ait el yapımı ve etnografik eserler sergilenir. Üçüncü bölümü oluşturan bahçe de ise birçok lahit ve diğer arkeolojik bulgular sergilenir. İ.Ö. 2. yy. yapıldığı düşünülen heykelin yapım yeri belli değildir.

Saatler: 08.00-12.00 / 13.30-17.30

11. Dimçayı

Alanya’nın 6km doğusunda yer alan, Toros Dağları’nın bağrında doğan Dimçayı, 60 km. akışı sonucunda Akdeniz’e sularını boşaltır. Dimçayı köprüsünün solunda uzanan asfalt yol sizi dağın eteklerine ulaştırır. Sel gibi coşkun çayın kükreyen sesiyle birlikte etrafın yeşilliği duygularınızı teskin edecektir. Su hem yaz hem de kış soğuk akar. Eğer denizde yüzerek serinleyemezseniz, Dimçayı sularına dalmayı denemelisiniz. Birçoğunun yıl boyu açık olduğu çay boyu sıralanmış restoranlar, balık ızgara, tavuk, kırmızı et ve içecek sunmaktadır. Eğer yemeğinizde taze alabalık olsun isterseniz, deniz kıyısında 7,5 km kadar içerideki regülâtöre gitmeniz gerekecektir. Regülâtörü geçtikten 500m sonra piknik alanlarının ve alabalık restoranların bolluğunu göreceksiniz. Dimçayı’nda ayriyeten rafting ve kayaking de yapabilirsiniz..

12. Dim Mağarası

Dim Mağarasında şelaleleri andırır birçok kaya oluşumu fark edeceksiniz. Mağara, deniz seviyesinden 230m yukarıda, Dim vadisinin içerisinde bulunmaktadır. Dimçayı Vadisi ve Alanya manzarası görülmeye değerdir. Eylül1998’de mağara, ziyarete açılmıştır. Mağaraya ulaşmak için Alanya’nın 11km doğusunda bulunan Kestel Beldesine ulaşmanız, oradan da sola dönüp, tabelaları takip etmeniz gerekmektedir. 6km sonrasında mağaraya ulaşacaksınız.

Sultan Ahmet Köftecisi, mağarayı gezdikten sonra oturup, manzaradan faydalanabileceğiniz bir şubesini, Seyrantepe mevkiinde, mağaran girişine açmıştır. Mağara, 232m rakımı ve 360m uzunluğu, 10-15 m yüksekliğiyle Türkiye’nin 2. En büyük mağarasıdır. Yıl boyu 09:00 17:00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Ortalama sıcaklığı 18 derece olan Mağarada yayaların yürüyebilmesi için mükemmel aydınlatma ve yürüyüş yolları mevcuttur. Makamlar sarkıt ve dikitleri korumak amaçlı kablolardan örülme bir ağ kurmuşlardır. Mağaranın üçüncü galerisinde donmuş bir şelaleyi andıran bir kaya yapısı mevcuttur. Son galeride ise bir havuz vardır. Ziyaretçiler fotoğraf çekebilmektedirler. Elektrik kesintilerine karşı acil durum jeneratörü mevcuttur.

13. Leartes Antik Şehri

Bu Roma şehir kalıntılarını görmek için, Dimçayı kavşağından 7km, Alanya’dan ise 12 km ilerideki Mahmutlar Kasabasına ulaşmanız gerekmektedir. Bununla beraber, asıl şehir, Alanya’dan 27km ileride kuruludur. Bu bölüme ise ulaşım zorluğundan kaynaklanan sebeplerden dolayı ancak 4x4 arazi araçlarıyla ulaşabilirsiniz. Şehir, Cebelireis Dağı’nın 900m rakımdaki eteklerindeki tepeler üzerinde kurulmuştur. Leartes Antik Şehrinin en parlak dönemini İ.S. 1. Ve 3. y.y’lar arasında yaşadığına inanılmaktadır. Şehirde kilise, hamam, sarnıç, stadyum ve evlerin kalıntıları görülebilmektedir. Stadyumun hemen yanı başındaki kilisenin freskoları çok dikkat çekicid