Son Dönemin En Çok Konuşulan Konusu Aşının Dünyada, Osmanlı'da ve Türkiye'deki Hikayesi

Aşı nasıl bulunur, ne kadar sürede kullanılmaya başlar, yan etkileri nasıl ortaya çıkar gibi sorular son dönemde hepimizin ortak merakı. BBC'nin Aşı Belgeseli, aşı konusundaki bir çok sorumuza cevap niteliğinde.

BBC Türkçe 3 bölümlük bir aşı belgeseli hazırladı.

Belgeselin ilk bölümünün konusu Dünyada, Osmanlı'da ve Türkiye'de Aşı. Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs sebebiyle hepimizin gözü gelecek olan aşı haberinde. Aşı ile ilgili dikkat çekici detayları sizler için derledik.

Tüm dünyayı etkisi altına alan ve dünya tarihinin dönüm noktalarından biri olan çiçek hastalığı aşının ne denli önemli olduğunu ortaya koyan hastalıkların başında geliyor.

Çiçek en ölümcül hastalıkların başında geliyordu ve bulaştığı 10 kişiden 3'ünün ölümüne sebep oluyordu. Hayatta kalanlarda da kalıcı hasarlar ve izler bırakıyordu.

Hastalık, tüm dünyada aşı seferberliğinin başlamasıyla 1980 yılının Mayıs ayında tamamen bitti. O günden bu güne 200 milyon insan bu hastalıktan ölmekten kurtuldu.

Aşı 18. yüzyılda geliştirilmeye başlandı.

Önceki yüzyıllarda dünyanın farklı yerlerinde 'varilasyon' yani aşılama çalışmalarının yapıldığı düşünülüyor. Örneğin çiçek hastalığına yakalanan Çin İmparatoru Khan Shi'nin yaraları ufalanarak çocuklarının burunlarına üflenir. Bu şekilde çocukların hastalığa yakalanması engellenir. Kendisi de hastalığı atlatır.

Batı'da ise aşının geliştirilme çalışmaları 'Aydınlanma Çağı' ile birlikte başlar.

Kolera, veba gibi salgınlar Avrupa'da büyük kayıplara neden oluyordu. Bu salgınlar o kadar uzun sürüyordu ki, günlük hayatın bir parçası haline geliyorlardı. Bu durum sanata ve mimariye de yansıyordu. 

İletişim ve ulaşım olanakları oldukça kısıtlıydı. Salgın bir yerde gücünü kaybederken bir yerde zirve noktasına ulaşıyordu. Hastalığın gemilerden gelen yolcularla taşınabileceğini düşünen

Venedikliler, gemi yolcularını 40 gün kadar limanda bekletirdi. Böylece 'karantina' kavramı ortaya çıktı.

İtalyanca'da 'quaranta' kelimesi 'kırk' anlamına gelir. Karantina kavramı da bu kelimeden gelmektedir. 

16. yüzyıldan itibaren salgın hastalıklar belirtilerine ve vücuda etkilerine göre tanımlanmaya başlandı. Örneğin 'tifüs' Yunanca'da bulanık anlamına gelir. Tifüse yakalananların zihinlerinin bulanıyor olmasından dolayı hastalığa bu isim verilmişti.

Dönemin İngiliz konsolosunun eşi olan Mary Wortley Montagu'nun notlarına göre 'ilk çiçek aşısı' İstanbul'da yapılmıştı.

Mektubunda bu durumdan şu şekilde bahsetmiştir. 

“Bizde pek umûmî ve pek zalimane olan çiçek hastalığı bu memlekette keşfedilen aşılanma sayesinde ehemmiyetsiz bir şey. Bu yöntemin iyiliğine o kadar eminim ki, sevgili yavruma yaptırmaya karar verdim. Vatanımı çok sevdiğim için bu tekniğin oraya da gelmesini arzu ederim.”

Lady Montagu'nun bahsettiği yöntemde, hastaların döküntülerinden ceviz kabukları ya da incir yaprakları ile irin toplanıyor, sağlıklı insanların derisinin altına uygulanıyor ve yara izi gül yapraklarıyla kapatılıyordu. Bu yöntem ile ölüm oranı %95 düşürülmüştü.

Aşı bugün bildiğimiz biçimine ise Edward Jenner tarafından getirildi ve uygulandı.

1976 yılında, süt sağan kızların çiçek hastalığına yakalanma oranının daha düşük olduğunu farkeden Jenner gözlerimlerine devam etti. Gözlerimleri sonucunda daha az görülen ve daha az zaralı olan 'sığır çiçeği' hastalığı geçirenlerin çiçek hastalığına daha az yakalandıkları sonucuna ulaştı.

Teorisini kanıtlamak için sığır çiçeği hastalığı geçirmiş bir kızdan aldığı sıvıyı, bu hastalığı geçirmemiş bir çocuğa enjekte etti.

Çocuk bu hastalığı birkaç günde atlattı. Aynı şekilde çiçek hastalığı geçiren birinden aldığı sıvıyı aynı çocuğa enjekte etti ve çocuk hastalanmadı. Bu şekilde tahminleri doğrulanmış oldu. 

Aşı kavramının ismi de 'sığır çiçeği hastalığı' ile ortaya çıktığından, bu kelimeden türedi.Latince inek anlamına gelen 'vacca' kelimesinden 'vaccination' yani aşı kelimesi ortaya çıkmış oldu. Bu kavram 1803'te resmiyet kazandı.

Aşı için ikinci bir dönüm noktası da 1876'da yaşandı.

Alman hekim Heinrich Hermann Robert Koch, mikropların mercek altında görüntülenişinden 200 yıl sonra bu mikropların tüberküloz, kolera ve şarbon hastalığına sebep olduğunu buldu.

Fransız mikrobiyolog ve kimyager Louis Pasteur ise laboratuvar ortamında ilk aşıyı üreten kişi oldu.

1879'da bulduğu bir yöntem aşı üretimine yepyeni bir boyut kazandırdı. 

Bilindiği üzere Pasteur kuduz aşısı üzerine de çalışmalar yürütüyordu. Sokakta gördüğü kuduz köpeklerin salyalarını topluyor ve araştırmalar yapıyordu. Araştırmaları için birçok devletten maddi yardım talebinde bulundu.

Yardım çağrısına cevap veren isim II. Abdülhamid oldu.

Pasteur'e çalışmalarını  İstanbul'da yürütmesi şartıyla yardım edebileceğini söyledi. Pasteur bu teklifi reddetti. 

Mecidiye nişanı ve yüklü bir miktar para karşılığı Pasteur'e 3 asistanla çalışması için bir teklif daha sunuldu. Pasteur bu teklifi kabul etti ve dünyanın 3. kuduz laboratuvarı Osmanlı topraklarında kuruldu.

Osmanlı, aşı ile bağışıklama konusunda öncü devletlerden biriydi.

1885'de Çiçek Nizamnamesi yürürlüğe girdi. Bu nizamnemeyle aşı olmayanların orta ve yatılı okullara girmesi yasaklanıyor ve çocuklarına aşı yaptırmayan ailelere ceza veriliyordu.

20. yüzyılda aşılarla birlikte bir dönem amansız sayılan birçok hastalık ortadan kalktı ya da oldukça basitleşti.

Mikrobiyolog Maurice Ralph Hilleman, aşı konusunda uzmanlaştı ve kabakulak, zatürre, kızamık, su çiçeği, menenjit gibi hastalıklar başta olmak üzere 40'ın üzerinde hastalığın aşısını geliştirdi.

Aynı dönemde Mustafa Adil ve sonrasında Refik Saydam Türkiye'deki aşı hareketinin öncüleri oldu.

Verem, kuduz, tifüs ve kolera aşılarını ürettiler. Cumhuriyetin ilk saplık bakanı Refik Saydam bulaşıcı hastalıklarla ilgili ciddi çalışmalar yaptı. Hıfzısıhha Enstitülerini kurdu ve ilkokul kitaplarına aşı ile ilgili bilgilendirici hikayeler konuldu.

Günümüzde aşılar oldukça güçlü ve DNA teknolojilerinin gelişmesiyle oldukça kısa sürede de üretilebiliyor.

Aşılar sayesinde birçok hastalık tamamen ortadan kalktı, bir çoğu da kontrol altına alındı. 

Günümüzde tüm dünyada kovid-19 için aşı bulma yarışı söz konusu. İnsanlık varoldukça dünya birçok tehlikeli salgınla daha karşı karşıya kalacak gibi görünüyor. Önümüzdeki günlerde neler yaşanacak, hep birlikte göreceğiz.

Belgeselin tamamına buradan ulaşabilirsiniz;

Salgın Kabusu Her Dönem Vardı! Osmanlı'da Hangi Salgınlar Görüldü ve Bu Salgınlarla Nasıl Mücadele Edildi?
Çin'den Koronavirüs Savunması: Suçumuz Yok, Virüs Her Yerden Çıkabilir
Kovid-19 Nedeniyle 53 Gün Kapalı Kalan Mağazadaki Ürünlerin Geldiği Hali Görünce Epey Şaşıracaksınız!

Popüler İçerikler

Fenerbahçe Asbaşkanı Acun Ilıcalı'dan Derbi Öncesi Çok Konuşulacak Açıklama: ''Hakemlerle İlgili Kaygım Var''
Milyonlarca Emekliyi Bekleyen Tehlike! Emekli Maaş Zammında Sıfır Zam Endişesi
Güldür Güldür Show'dan Duygulandıran 29 Ekim Skeci Geldi
YORUMLAR
26.06.2020

insanı kurtaracak tek inanç bilime olan inanç. hiç bir dua bunu bize sağlamazdı.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ