Son Bölümündeki Türkiye Vurgusu İle Ülke Gündemimize Oturan Dizi Designated Survivor

19.11.2017 - 00:42

27.11.2017 - 21:38

İkinci sezonu devam eden Amerika'nın sevilen dizisi Designated Survivor, son bölümünde işlediği konu ile ülke gündemimizin ortasına oturdu. Hali hazırda gergin olan Türk-Amerikan ilişkilerini popüler kültür bağlamında Amerikan halkına kendi dili ile anlatan diziye hep birlikte bir göz atalım.

Designated Survivor ülkemizde çok fazla takip edilen bir dizi değildi.

İkinci sezonu devam eden Designated Survivor'ın konu ve işleyiş bakımından ülkemizde ilgi gören dizilerden biraz uzak olması sebebiyle, çok izlendiğini söylemek biraz zor.

Ancak bu durum dizinin yayınlanan son bölümü ile değişeceğe benziyor.

Dizinin son bölümünde kurmaca bir hikaye ile Amerikan-Türk ilişkileri ele alınıyor.

Designated Survivor nedir?

Designated Survivor, aslında Amerikan yasalarında geçen bir terim. Beklenmeyen bir felaket ya da saldırı durumunda hayatta kalan ve başkanlık görevini devam ettirecek başkan yardımcısı ya da kabineden bir üyeyi tanımlayan bu terim; aslında yönetimdeki devamlılığı sağlamak için alınmış bir son çare önlemi olarak da düşünülebilir.

Dizinin hikayesi de tam olarak bu kavram üzerine kurulmuş.

Dizide toplantı halindeyken terörist bir saldırıya uğrayan Amerikan Kongre binasında tüm kabine, başkan yardımcısı ve başkan hayatını kaybediyor. Böylece toplantıda bulunmayan ve yasaya göre 'Designated Survivor' olan Şehircilik Bakanı Tom Kirkman, saldırının hemen ardından yemin ederek göreve başlıyor. Öyle ki toplantı öncesinde başkan, Kirkman'ı görevden alacağını söylüyor. Dönüş planları yapan Kirkman ailesi bir anda enkaz halinde bir ülkeyi yönetmek üzere yönetimi devralıyor.

Dizinin her bölümünde Başkan Kirkman global bir sorun ile karşı karşıya kalıyor.

Dizinin her bölümünde hem yerel hem de global bir sorunun üstesinden gelen Tom Kirkman'ın şahsı üzerinden Amerikan demokrasisi, yönetim şekli ve tarihi hakkında bilgiler izleyicilere aktarılıyor. Genel olarak da Amerika'nın mükemmel bir sistem ve yönetime sahip olduğu mesajı veriliyor.

Dizinin son bölümü ise bizi oldukça ilgilendiriyor.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu dizide güncel gerçek sorunlar bir kurgu içinde Amerikan kamuoyuna aktarılıyor. Bu haftanın kurgusunda da Amerika'nın Türkiye ile yaşadığı bir kriz ele alındı. Hayali kurguya göre fotoğrafta görülen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Fatih Turan bir kriz üzerine Washington'a geliyor.

Cumhurbaşkanı Fatih Turan Türkiye'de darbenin sorumlusu olarak görülen ve Amerika'da yaşayan Nuri Şahin'in iadesini istiyor.

Başkan Kirkman ise Nuri Şahin'in sadece bir akademisyen olduğunu ve iddia edilen suçları işlemediğini savunuyor.

Kurgu senaryoda işler ailevi boyuta varıyor.

Senaryoya göre Türkiye, Nuri Şahin'i iade etmeyen Amerika'ya karşı NATO'dan ayrılma kartını oynuyor. Türkiye'nin NATO'dan ayrılmasını göze alamayan Amerikan yönetimi, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın Başkan Kirkman'ın oğlu üzerine bir şantaj organizasyonu düzenlediğini tespit ediyor.

Amerikan Başkanı Kirkman bu skandalı ifşa etme tehditi ile Fatih Turan karşısında bir zafer kazanıyor.

Kirkman, Turan'ın politik bir konuyu ailevi bir noktaya getirmesini bir koz olarak kullanarak; ülkesinin Nuri Şahin'i iade etmeyeceğini Turan'a söylüyor. Ayrıca Türkiye'nin de NATO'dan ayrılma kararından geri dönmesi gerektiğini, aksi taktirde konunun ailevi boyutunu açıklayacağını da bildiriyor.

Böylece Tom Kirkman yine büyük bir sorunun üstesinden gelmiş oluyor.

Dizinin senaryosunda her bölüm sonunda Tom Kirkman'ın abartılı başarılarının vurgulandığını eklemek gerek.

Bölümün finalinde Oval Ofis'e davet edilen Nuri Şahin'e Amerikan güvencesi garanti ediliyor.

Senaryoya göre Başkan Kirkman Georgetown Üniversitesi'nde bir öğretim üyesi olan Nuri Şahin'e çalışmaları sebebiyle hayran olduğunu belirtiyor. Laik Türkiye'nin tek umudu olarak gösterilen Nuri Şahin'in istediği kadar Amerika'da kalacağı ve destekleneceği mesajı ile bölümün kapanışı yapılıyor.