Büyük takımların kazanma refleksi oldukça belirleyici bir şey. Maçtan önce beklenti İspanya’nın topa yüksek oranlarda sahip olması ve oyunu domine etmesi. Bunu hep yapıyorlar. 2. Beklentiyse topa çok sahip olsalar da milli takımımızın benzer bir taktiğiyle oynamaları. Yani kısa boylu bir takım ve santraforsuz oyun. İspanya bizden iyi ayaklara sahip olsa da onlar santraforlu oynuyorlar ama Morata da merkez santraforu tipinde bir santrafor değil. Bu yüzden Türkiye gibi gol bölgesinde topu tutmakta zorlanıp dış şutlarla gol arıyorlar. İtalya karşısındaki tek kale oynayıp milyon tane şut atıp bir tane kendi kalesine gol ile kazanmalarının hikâyesi buydu. Aynı şey yine bekleniyor.
Maç beklendiği gibi İspanya’nın kontrolünde başladı. Topa çok yüksek oranda sahip oldular. Dakika 18 de Normand’ın kendi kalesine golü beklenmeyen bir skoru gözler önüne serdi ve Gürcistan öne geçti. Dakika 39 da Rodri skoru dengeye getirene kadar bir sürü uzaktan şut denediler golü de ceza sahası dışından buldular devre 1-1 bittiğinde 17 şut atmışlardı bile.
2. yarıda hızlı oyun devam etti ve dakika 50’de Fabian Ruiz baskıdan felç olmuş Gürcistan savunması içerisinde bir kafa vuruşunda bom boş bırakıldı. Sonuç 2-1 oldu.
Bu dakikadan sonra oyun tam olarak İspanya’nın istediği gibi bir formata geldi. Gürcistan skordan dolayı biraz açılmaya başlayınca öyle şuursuz yüksek bir tempoyla değil tam olarak taktiksel olarak orta şiddetli bir ofans yaklaşımı ile pozisyonlar bulmaya başladı. 75’te Nico Williams ile skor 3-1’e geldi. 83’te de skoru belirleyen gol Olmo ile geldi. İyi bir futbolla İspanya adını çeyrek finale yazdırdı.
Instagram
Facebook
X
Linkedln
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio