Koca şehirlerde yaşayan bizlerin en büyük derdi beton savaşları olsa gerek. Evden işe, işten eve derken, 'hayat koşturmacası' dediğimiz kelimenin dışına çıkamıyoruz bazen. Bu yüzden bir manzara fotoğrafı gördüğümüzde uzun uzun bakarız. Sizlere o manzaralardan birinden, Bolu Yedigöller’den kısaca bahsedeceğim.
İstanbul ve Ankara’dan 3’er saat mesafede olan bu güzelliğe doğru giderken, yolda anlıyorsunuz zaten sizi nelerin beklediğini. Yavaş yavaş büyüsüne kapılıyorsunuz Yedigöller diyarının. Adını birbirlerine 100 metre uzaklıkta olan, Büyükgöl, Deringöl, Seringöl, İncegöl, Nazlıgöl, Sazlıgöl ve Kurugöl’den alıyor.
Yedigöller’in kıymetlisi Büyükgöl, canlı alabalık yetiştirilmesi için damızlık olarak kullanılıyor. Hatta ilginç bir bilgi vermek istiyorum. Ülkemizde ilk alabalık üretme istasyonu 1969 yılında burada kurulmuş.
Bölgenin en önemli özelliklerinden birisi de, çok fazla bitki türüne ev sahipliği yapması. Kayın, meşe, kızılağaç, gürgen, titrek kavak, sarı çam, fındık, ıhlamur ağaçları gibi birçok ağaç bulunuyor. Bu durum, ülkemizde bitkiler üzerine araştırma yapan uzmanlara da adres gösterir nitelikte.