Madenci ailelerinden dayanışma çağrısı
26 yaşındaki oğlunun kaybeden madenci babası İsmail Çolak, 9 gündür aynı yalanları dinlediklerini, gerçek suçlunun siyasi iktidar olduğunu, bakanların gelip hesap vermesini istediklerini vurguladı.
Eşini kaybeden Nursel Kocabaş da bu davanın peşinde olmayı sürdüreceklerini kaydetti, yeni 301’ler kaybetmemek için herkesi dayanışmaya çağırdı.
Sosyal Haklar Derneği’nden Kamil Kartal söz aldı. Kartal, davanın eksik olduğunu ve tüm sorumluların yargılanmadığını belirtti, işverenle işbirliği yapan sarı sendikayı işaret etti.
Duruşma sırasında sinir krizi geçiren Elmas Anne de “Ben içeride susmayınca tehdit ediyorlar. Ben sussam bile kalbim susmuyor. Bir sigara içsen dumanı çıkar, bu acının dumanı çıkmıyor. Duvarda izlediğim filme bile duygulanıyorum, içeridekiler nasıl duygulanmıyor?” sözleriyle sanıklara tepki gösterdi.
’16 Mayıs’ta Soma’dayız’
DİSK vekili Av. Aziz Aytaç da 16 Mayıs’ta DİSK, KESK, TTB ve TMMOB’nin çağrısıyla Soma’da yapılacak mitingi duyurdu. Davaya katılım taleplerinden söz eden Aytaç, “Bize marjinal örgüt dediler ama ben hiçbir marjinal örgütün tek kalemde 301 kişini öldürdüğüne tanık olmadım” dedi.
Duruşma öğle arasının ardından, ailelerin sanıklara tepkileri eşliğinde başladı.
Av. Gürsel Atkıcı:
Müvekkil olaydan 6 gün önce gazdan zehirlenmiş ve hastaneye kaldırılmıştır. Akabinde tekrar madene inmiş ve vefat etmiştir. Bu durum bize olayın göz göre göre geldiğinin bir delilidir. Bu sanıkların tamamı kasten insan öldürmekten yargılanmalıdır.
Av. Kürşat Karabey, Barolar Birliği adına davaya katılma talebinde bulundu.
Av. Ahmet Altun:
Bu suç 13 Mayıs’ta değil 13 Mayıs’tan çok önce Enerji Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, TKİ Müdürü ve diğer kamu görevlilerince işlenmiştir. Kamu görevlileri gerekli önlemleri almayarak 301 madencinin ölümünden sorumludur. Kanun değişikliği ile delil karartma ihtimalleri olduğundan görevlerinin durdurulmasını talep ediyoruz.
Soma’da hayatını kaybedenler için hukuk ölmüştür. Ölen hukuk, ancak gerekli cezalar verildiği anda hayata dönecektir.
'Katliamdan önce Soma bilinmezdi'
Somalı avukat Mehmet Aydın:
Katliamdan önce Soma bilinmezdi. Tebligatlar “Soma/Kütahya” diye gelirdi. Google’a yazdığımızda “Somali mi demek istediniz?” diye sorardı. Artık maalesef tüm dünya duydu. Biz de kuzenimizi kaybettik. Ailelere çocuklarının cesetlerini gösteremedik, nedenini anlamışsınızdır herhalde. Ellerinde kınalarıyla bir madenci eşiyle konuştum orada. 13 günlük evlilik izninden sonra çalıştığı ilk gün eşi ölmüştü.
Sendika temsilcilerinin tanıklığına başvurulmasını istiyoruz. Mutlaka işçiler onlarla konuşmuştur katliam gelirken. “Hadi hadi projesi”ne göre istenen 3,5 milyon tonun üstüne kömür çıkarılması gerçekten mümkün müdür? Araştırılsın. Havanın tersine çevrilmesi talimatını kim vermiştir? Üretim zorlamasını yapan dayıbaşları çavuşlar da yargılanmalı. Süleyman Sarı’nın tanık olarak dinlenmesini istiyoruz. Kendisi Soma A.Ş’de önemli bir noktadadır. 4 ay önce neden ayrıldığını anlatmalıdır.__Olayın bir anda meydana geldiği iddiası var ama dünyada hiçbir olay bir anda meydana gelmez. Her olay bir önceki olay nedeniyle olur. Ben değil, bilim kabul etmez.
'Katliamın en büyük sorumlusu devlettir:
Av. Ali Aslan:
Anayasa’da Türkiye Cumhuriyeti’nin insan haklarına saygılı bir devlet olduğu söylenmektedir. Katliamın en büyük sorumlusu devlettir. Devlet bir yandan kömürü her türlü alma garantisi vererek, bir yandan güvenlik tedbirlerini yerine getirmediği için ölüme sebep olmuştur.
Manisa Baro Başkanı ve hemen hemen tüm sanıkların suçladığı Mehmet Efe’nin eşinin avukatı da katılma talebinde bulundu. Bu sırada madenci yakınlarından biri “Uyan Mehmet Efe uyan” diye bağırdı.
'Bu şirketi hepimiz tanıyoruz'
Somalı avukat Sercan Okur:
Soma’da doğum, büyümüş, okumuş, avukatlık yapmış biri olarak bu şirketi tanıyorum, hepimiz tanıyoruz. Bu şirket Soma’da sendikaya, siyasete müdahale etti. Değil işçilere, eşlerine bile hangi partiye oy atacaklarına kadar müdahale etti. Bu kazanın kopyası 2008’de yaşandı ama tahliye kolay olduğundan kimsenin burnu kanamadı. Bu kazadan sonra Park Teknik işletmeyi devretmek zorunda kaldı. O kazaya ilişkin araştırma yapılmasını istiyoruz.
Av. İsmet Erkul oğlunu yitirmiş ve kendisi de aynı madende çalışmış bir babanın dilekçesini sundu:
Hak edenlerin hak ettiği kadar ceza almaları, hake etmeyenlerin de almaması için 23 yıl madende çalışmış biri olarak beyanda bulunuyorum. Sen 1,5 milyon ton kömür çıkarmayı hesap edip, sonra 3,5 milyon tona çıkarırsan aynı işi aynı güvenlik tedbirleriyle yapamazsın. Kömürün yerine kül basamazsın.
6-7 aydır madende aşırı sıcak olduğunu oğlum bana söyledi. Bu yangın önlenebilirdi. Ama yangını söndürecek malzeme ve işçi olmadığı için önüne geçilememiştir.
1979 yılında 5 arkadaşım havalandırma 5 dakika çalıştırılmadığı için hayatını kaybetmişti. Bize önce tahkimat, sonra kömür felsefesi öğretildi. Ama şimdi durum tam tersine döndü.
Siyasi sorumlular yargılanmadığı sürece vicdanım rahat etmeyecektir!
Savcı mütalaasını sundu
Madenci yakınlarının avukatlarının beyanları noktalandı. Savcı, defterlerin delil sayılamayacağını belirterek el konulamayacağını belirtti. Keşif yapılmasını talep eden savcı, katılma talepleri ile ilgili de yasal mirasçıların katılma taleplerinin kabulünü, diğer kurum ve kişilerin katılma taleplerinin reddini istedi.
Savcı, delil karartma talebi ile ilgili olarak da ret isterken, tutuklu sanıkların ise tutukluluklarının devamını istedi.
Madenci yakınından tepki
Savcı mütalaası ile ilgili değerlendirmeler alındı, sanıklar söz söylemezken bir madenci yakını ayağa kalkarak “Benim diyeceğim var. Oğlum 10 yaşında. Bu sabah ‘Anne, onlar tutuklanınca babam gelecek mi’ diye sordu” dedi. Mahkeme başkanı madenci yakınının susturmaya çalıştı, “Sıranızı bekleyin” dedi, madenci yakınları ise “Bekle bekle şiştik” karşılığı verdi. Ardından sanık vekillerine söz verildi.
Bir sanık vekili, müşteki avukatlarının kendilerine saldıran bir dil kullandığını iddia etti. Müşteki avukatları hep birlikte itiraz etti. Salonda gerginlik artı.
Sanık avukatlarının delil arayışına ailelerden ‘301 delil’ karşılığı
Sanık avukatları tahliye talebinde bulundu. Sanık avukatının “Hangi delil var?” sorusuna bir madenci yakını “301 tane delil var”, bir madenci yakını da “431 çocuk delil var” diyerek karşılık verdi. Sanık avukatları, madenci yakınları dışındakilerin katılma taleplerinin reddedilmesini istedi.
Sanıklar kurtarma çalışmaları yüzünden çocuklarının yüzünü görememiş!
Sanık avukatları, müvekkillerinin kurtarma çalışmaları sırasında evlerine gidemeyip çocuklarını göremediğini söyleyince madenci aileleri ayaklandı. Avukatlar, madenci ailelerinden şikayetçi olacaklarını söyleyince müşteki avukatları ayaklandı. Salonda gerilim bir kez daha tırmandı.
Ara kararı Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı açıkladı
Davanın ara kararında tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına, 4 tutuklama talebinin reddine karar verildi. Madenci ailelerinin ve yaralıların davaya katılımı kabul edilirken, örgütlerin ve baroların katılım talepleri ise reddedildi. Dava 15 Haziran 09.00’a ertelendi.
Kararların okunmasının ardından 8 oturum süren ilk duruşma sona ermiş oldu. Aileler salonda sanıklara, sanık avukatlarına tepki göstererek “Anaların öfkesi katilleri boğacak” sloganlarıyla çıktı.