Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Erdoğan Çiçekçi, konuyla ilgili bugüne değil, 2004 yılına bakılması gerektiğini, atıkları vahşi toplayıcı denilen sokakta çalışanlar yerine AB standartlarında firmaların yapmasının planlandığını ifade etti.
Düzenlemeye göre, firmaların bir ekip kurması ve özel kıyafetler de hazırlamaları gerektiğini anlatan Çiçekçi, şunları söyledi:
'Kağıtlar, plastik ve cam şişeler, atık yönetmeliğine göre kaynağında ayrılması lazım, yani evlerde ayrılması lazım. Bu belediyelerin yetkisinde. Belediyelerin bunlara uygun depolar yapmaları lazım. Bunlar yapılmayınca yönetilmelik çıksa da yine gidip çöp bidonlarından mutlaka kağıtları toplayanlar çıktı. Daha sonra toplanan bu ürünler, ara kullanıcılara satılıyor. Bu sistem doğru sistem değil. Türkiye'de bir şeyi önlemek için çok büyük cezalar, sanayicilerin önüne konmamalı. Bunun yerine, bunun alt yapısını oluşturarak hareket edilmesi lazım' dedi. Konuyu sadece bir bakanlığın da çözemeyeceğini savunan Erdoğan Çiçekçi, 'Ayrıca bu iş sadece bir bakanlığın yapacağı bir şey değil. 'Ben yönetmelik çıkardım' demesiyle olmuyor. İçişleri Bakanlığı'nın da, çalışmaya ortak olması lazım. Toplumca, geri dönüşümün ne kadar önemli olduğu bilincinin oluşması lazım. Bakanlığa yaptığımız ziyaretlerde destekler istedik. Lisanslı toplayıcılar için belediyelerin de kaynağında atıkları ayırma sistemini geliştirmelerini istedik. Bunun için katı atık bertarafıyla ilgili herkes her ay su faturalarımızda katı atıklarının ayrılması için para ödüyoruz. Bu paralarla bazı belediyeler bunları bitirdi, bazıları yapmadı. Bunun için belediyeler, kaynağında yöntem geliştirmezse, bu kağıtları yine iş edinip toplayan çıkar. Sanayici esasen, ne olduğu belli olmayan bu kaynaklardan ürün alınmasının taraftarı olamaz. Lisanslı toplayıcılardan almak ister. Burada en büyük rol belediyelere düşüyor.'
Çok çalışıyorlar, artık daha az kazanıyorlar
Her gün soğuğa, yağmura, kara aldırış etmeden kilolarca ağırlıktaki atıkları, çöpleri karıştırarak toplayan ve evlerini geçindirmeye çalışan sokaktaki toplayıcılar, bu sistemde en mağdur olan taraf oldu.
Bu toplayıcılardan Erdal Uslu, şunları söyledi:
“Kağıt alımı bir ara yasaklandı. Alım durduruldu, fabrikalar almamaya başladı. Arkadaşların kimi biriktirdi kimi toplamadı, şu anda alımlar başladı ama fiyat düşürerek başladı. Çalışanlara sigorta yapılması, çalıştırdıkları kişilere kıyafet verilmesi durumunda toplanabileceği söylendi. Ben emekliyim, ama ev geçindirmeye çalışan binlerce insan var. Günde 20 - 30 TL yevmiye almak için çabalıyor. Bu ellerinden alınırsa, o insanlar ya hırsızlık yapacak ya da başka yola girecek' dedi. Her gün en az 12 saat çalışan ve böbrek hastası bebeğinin tedavi giderlerini karşılamaya çalışan Rıdvan Dağlı da, 'Kağıt toplama yasaklandı, kim yasakladı bilmiyorum. Şimdi evde biriktiriyoruz. Tekrar alımlar başlarsa bizim için iyi olur. Bu iş zor, ben hükümlüyüm, iş bulamıyorum. Evliyim, çocuğum var geçinmek için bu işi yapmak zorundayım. Çocuğum böbrek hastası. Bu konuda bir an önce yeni düzenleme olması lazım' diye konuştu. Toplayıcılardan Kemal Türksoy ise, 'Alımlar, yasaklandı. 5 - 6 gün yasaklandı yine toplanmaya başladık. İşler eskiden iyiydi. Kilosunu 25 kuruştan satıyorduk. Şimdi 15 kuruşa almaya başladılar. 'Yasaklandı diye fabrika almıyormuş' dediler. Bunun için bizden alımları ucuzlattılar. Ekmeğimiz için çalışıyoruz. Günde en az 14 saat çalışıyoruz. Yasak ama herkes yapıyor, başka da iş bulamıyorum.'
DHA
Bir işi yapanların sayısı arttı diyerek o işi yok etmek de tam akape'ye göre zaten...
o zaman sokakta kagit satarak gecinen insanlara is bulun
adamlar köpekbalığının yüzgecindeki balıklar gibi kirlettiğimiz çevrenin temizliğini sağlamakta rol üstleniyordu, bazı yorumlarda yer aldığı gibi sanırım devlet bu işten kendisinden başka kimsenin kar sağlamasını istemiyor. ayrıca o kadar çok yasak var ki, hiç birine uyulduğunu hiç birinin denetiminin yapıldığını pek görmüyorum.