Hasan Alkış, askerliğin kendileri için bir yaşam biçimi haline geldiğini belirtiyor. Bu işi bir iş olarak değil kutsal bir görev olarak gördüklerini anlatıyor. Askeri lise yıllarında hiçbir sorunla karşılaşmamasına rağmen intibak eğitiminde ciddi baskılara maruz kaldığını ifade ediyor. Alkış peygamber ocağı olarak gördüğü askeri okuldan ayrılma sürecinde yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor:
'FETÖ'cü subaylar neden göstermeden bizi şok mangasına aldı, psikolojik ve fiziki eziyetler başladı. Üst sınıflardan intibak kampının ne kadar zorlu olduğunu, şok mangasında bezdirmek için aşırı derecede zorlu eğitimler yaptırdıklarını duyuyorduk. Bir sürü taktikler aldık şok mangasına girmemek için. 'Dikkat çekici olma, ne önde ne arkada ol, daima ortada ol. Sorumluluk alma, sıradan ol'. Subay olmak böyle bir şey değil ki. En önde olmak gerekli her zaman. En önde olmazsan, arkandakilere örnek olmazsan seni nasıl, niye takip etsin asker, peşinde niye canını feda etsin. Bizden sorumlu Hakan Erol Üsteğmen, grup içinden bana 'Sen gözlüklü, buraya gel' diye seslendi. Şok mangasına dahil oluşum bu olay ile başladı.'