Soğuk Savaş'ın Sonunu Hazırlayan Prag Baharı'nda Neler Yaşandığını Mutlaka Okumalısınız

İkinci Dünya Savaşı sonrası iki kutba ayrılan dünyada Sovyetler Birliği liderliğindeki Doğu Kampı içinde en büyük gedik Çekoslovakya'da açıldı.

Günümüzde Çekya ve Slovakya olarak iki farklı devletle varlığını sürdüren Çekoslovakya, o dönemde Sovyetler Birliği'ne bağlı bir ülkeydi.

1968 yılı geldiğinde ise ülke içinde bu birliğe karşı ayaklanmalar başladı. Bu sürecin sonunda ise şiddetli müdahalelerle Soğuk Savaş'ın son perdesi aralanacaktı.

Prag Baharı olarak isimlendirilen ve yakın tarihin en etkili olaylarından birisi olarak uluslararası literatüre geçen süreç, Soğuk Savaş tarihi için de büyük önem taşıyor.

5 Ocak 1968 tarihinde, yani  56 sene önce, Çekoslovakya politik olarak liberalleşmeye başlayarak Sovyetler Birliği'nden ayrı bir duruş sergilemeye yöneldi.

Çek ve Slovak halklarından oluşan bu ülkede çıkan ekonomik sıkıntılar, artık bardağı taşırıyordu.

Büyük bir halk ayaklanmasının ayak sesleri de bahardan önce 1968'in ilk günlerinde duyulmaya başlandı.

1960'ların başından itibaren Çekoslovakya ekonomik olarak dar boğaza girmeye başlamıştı. 1968 başında Çekoslovakya Komünist Partisi'nin başına Antonín Novotný yerine Slovakya Komünist Partisi lideri Alexander Dubček geçti.

Nisan ayında Dubček, liberalleşme politikasının ilk adımlarını attı. 

Bu politika basının özgürleştirilmesi, tüketim maddelerine önem verilmesi, hatta daha demokratik ve çok partili bir hükûmet kurulması gibi değişik ve önemli düzenlemeler içeriyordu. 

Bu bağlamda federal bir anayasa yazılarak Çekoslovakya Sosyalist Cumhuriyeti'nin eşit iki ulusa bölünmesi de tasarlanmıştı.

Bu gelişmeler Sovyetler Birliği'nin merkezi olan Rusya'yı hiç memnun etmedi.

Prag'da başlayan bu direniş hareketlerinin diğer Doğu Bloku ülkelerine yayılmasını istemeyen Rusya, müdahale hazırlıklarına başladı.

Sovyetler'in en büyük korkusu Çekoslovakya'nın bloktan ayrılması ve Sovyetler Birliği ile NATO arasındaki olası bir savaşta bu durumun Doğu Bloku'nu olumsuz etkilemesiydi.

Bu durum olası bir savaşta Sovyetler Birliği'nin sadece Çekoslovakya'nın stratejik konumundan yararlanamamasıyla kalmayıp Çekoslovakya'nın endüstriyel altyapısından da mahrum kalması anlamına geliyordu. 

Bu durum Sovyetler açısından kabul edilemezdi.

Kağıt üstünde Çekoslovak liderlerin Varşova Paktı'ndan ayrılma gibi bir niyetleri yoktu ama Moskova, yine de Prag'da yaşanan gelişmelerden endişe duyuyordu.

Varşova Paktı'na üye diğer ülkeler Prag Baharı'nın durdurulamadığı takdirde Polonya ve Doğu Almanya'ya sıçramasından ve mevcut durumun kötüye gitmesinden kaygılanıyorlardı.

Sovyetler Birliği'nde Estonya, Litvanya, Letonya ve Ukrayna cumhuriyetlerinde yükselen milliyetçi fikirler benzer hareketlerin sinyalini veriyordu.

Prag'daki hareketlenmeler bastırılmazsa bu Sovyetler'in sonunu getirebilirdi.

Doğu Bloku ülkeleri kaygılanmakta haksız değillerdi. Zira Prag bir anda bir sembole dönüşüp Sovyetler'e karşı kampanyaların merkezine yerleşmişti. İşler artık çığırından çıkıyordu.

Buna ek olarak Çekoslovakya'nın Demir Perde'nin diğer tarafında olan Avusturya ve Batı Almanya'ya sınırları vardı. Bu da dışarıdan birçok ajanın kolayca Çekoslovakya'ya ve diğer Doğu Blok'u ülkelerine girebilmesine ve ilticacıların Batı'ya gidebilmesine olanak sağlıyordu.

Haziran sonlarına doğru artık müdahale fikri ağırlık kazanmıştı. İsyan şiddetle ve kanla bastırılacaktı. 

Çekoslovakya'ya müdahale için Doğu kampından ülkeler birlikler oluşturmaya başladı.

Ağustos ayında yapılan müzakerelerden bir sonuç alınamayınca 20-21 Ağustos gecesi Çekoslovakya'nın işgal edildi. Ancak bu işgal o kadar kolay gerçekleşmeyecekti.

Ülkeye o gece 250.000 Varşova Paktı askeri ve 2.000 tank girdi. 

İşgalci askerlerin toplam sayısı sonunda 500.000'e ulaştı. 

Romanya ve Arnavutluk bu işgalde yer almadı.

 Arnavutluk ise bu olaydan sonra Varşova Paktı'ndan çıktı.

İşgal iyi planlanmış ve koordine edilmişti; kara kuvvetleri eşzamanlı olarak sınırı geçti, ancak ilerleyen saatlerde ciddi bir halk direnişi başladı.

Varşova Paktı ordularının saldırıları sırasında 137 Çekoslovak öldürüldü. Bazıları tankların altında ezildi. Ülkenin kan gölüne döneceğini anlayan Alexander Dubček halkına "direnmeyin" çağrısı yaptı.

Askeri olarak kontrolü sağlayan işgal kuvvetleri, bunu zor kullanarak gerçekleştirdiği için Çekoslovak halkı ile tüm duygusal bağını yok etti.

Bu olayların ardından Çekoslovakya'nın yalnızca zoraki olarak Doğu Bloku'nun bir parçası olduğu algısı yerleşti.

Hayatını kaybeden insanlar geniş katılımlı törenlerle anıldılar.

Prag Baharı asla unutulmayacak bir süreç olarak hafızalara kazındı.

Prag Baharı sonrası Çekoslovakya'dan Batı ülkelerine büyük bir göç dalgası başladı. Büyük kısmı eğitimli insanlardan oluşan 300 bine yakın kişi Batı'ya göç etti.

Avrupa ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri, Prag'dan kaçan insanları zorluk çıkarmadan ülkelerine kabul ettiler.

Bu kabul edişin en önemli sebebi, bu büyük göç dalgasının Sovyetler Birliği içindeki çözülmeyi gözler önüne seriyor olmasıydı.

Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrası 1968'de Prag'a müdahale eden ülkeler özür dileyerek yaşananların bir işgal hareketi olduğunu kabul ettiler.

İlgini çekebilir...

Sovyetler Birliği'nin Son Lideri Gorbaçov'un İstifa Sürecini ve Soğuk Savaş'ın Sona Ermesini Anımsıyoruz

İlgini çekebilir...

Sovyet Rusya Diktatörü Josef Stalin'in Okuyunca Yok Artık Dedirten Akılalmaz Hareketleri

İlgini çekebilir...

Tarihin Tozlu Sayfalarında Unutulmaya Yüz Tutmuş Eski 28 Sovyet Eseri

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı