Ünlü gece hayatı ve dünyanın dört bir yanında sanatçıları kendisine çeken sanat ortamıyla, Berlin gençlerin yaşamak istediği şehirlerin başında geliyor. Oldukça eski bir tarihi olan ve her ırktan insanın yaşadığı bu şehri ziyaret ederseniz, mutlaka yapmanız gereken bazı şeyler var. İşte onlardan bazıları;
Grunewald Ormanı, bölgedeki en büyük ağaçlı alan. Charlottenburg'un güney batısında kalan ormana S-bahn ile ulaşmak gayet kolay. Haftasonları burada piknik yapan, gitar çalan ve eğlenen onlarca genç insana rastlamak mümkün.
Ünlü Unter den Linden caddesinin doğu ucunda bulabileceğiniz ve gerçekten de müzelerle dolu bu adacıkta en az 1 gün geçirmelisiniz. Spree Nehri'nde bulunan bu ada, UNESCO tarafından Dünya Mirası Sit Alanı olarak korunmakta. 5 farklı müze gezebileceğiniz bu adacık, Avrupa kültürü hakkında hiç bilmediğiniz şeylerle karşılaşmanıza olanak sağlayacak.
Berlin'in mimarisi tek tip değil. Tarih boyunca yıkılıp yeniden inşa edilen bu şehirde, onlarca tip mimari görmek mümkün. Bunlardan en dikkat çekeni ise Reichstag, yani Alman Parlamentosu. Binanın üst tarafında bulunan cam çatının da sembolik bir anlamı var: Saydamlık. Her Alman vatandaşı, binanın tepesine çıkarak cam çatıdan parlamentoyu izleme, görevlerini yerine getirip getirmediklerini denetleme hakkına sahip.
Sovyetler Birliği'nin Berlin'i işgali 1990 yılında sona erdi. Fakat günümüzde, DDR Müzesi'ne giderek o eski günlerin neye benzediğini görme şansına sahibiz. İnteraktif bir yapıya sahip müzede, tüm ziyaretçiler müzede sergilenen şeylerle etkileşime girme, örneğin eline alma veya üzerine oturma, hakkına sahip. O günleri tecrübe etmek isterseniz, mutlaka buraya uğramalısınız!
Berlinlilerin en çok dikkat ettikleri şeylerden bir tanesi de yeşil alanlar. Prenzlauer Berg'in ortasında bulunan ve halk tarafından sık sık ziyaret edilen alanlardan birisi de Mauer Park. Pazar günleri bu parkta görüp görebileceğiniz en ilginç pazarlardan biri kuruluyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma asker botlarından, 60'lı yılların plaklarına; ilginç yiyeceklerden müzik gösterilerine, pazar gününü haftanın en güzel gününe dönüştürüyor.
Berlin'in uzun ve çetrefilli bir Yahudi tarihi var ve buna tanık olmak için tek yapmanız gereken Jüdisches Müzesi'ne uğramak. Tartışmalı mimar Daniel Libeskind tarafından tasarlanan bu modern yapıda, Yahudi toplumunun Almanya tecrübesine tanık olmak sizde farklı duygulara uyandıracak.
Berlin'in en ünlü yapılarından biri de, Soğuk Savaş Dönemi'nden kalma Berlin Duvarı. Bazıları tarafından Utanç Duvarı olarak anılan bu yapı elbette yıkıldı fakat o karanlık günlerin bir hatırlatıcısı olarak, duvarın bir kısmı hala duruyor. Üzerine sanatçıların ilginç çizimler yaptığı bu duvarı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Bradenburg Kapısı, bir zamanlar Napoleon ve birçok diğer ismin hakkında yazılar yazdığı, tarihin göbeğinde öylece dikilen bir alan. İkinci Dünya Savaşı sırasında ayakta kalmayı başaran bu tarihi kapı restore edildi ve ziyaretçilerin büyük ilgisini çekiyor. Eğer tarihe meraklıysanız, burayı kesinlikle programınıza eklemelisiniz.
Bauhaus Archiv'i gezerseniz, bu dünyada herkesin bir tasarımcı olabileceğini düşüneceksiniz... Weimar Almanyası döneminde ortaya çıkan pragmatik sanat okulunun gelişimine tanıklık etmek ve birbirinden ilginç tasarımlar görmek isterseniz, burayı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Berlin'in ünlü photoautomaten'inde 4 karelik selfie çektirmek neredeyse bir mecburiyet! Bu siyah ve beyaz fotoğraflar için dilediğiniz saatte kulübeye girebilir ve ilginç pozlar verebilirsiniz. Bundan birkaç sene sonra, bu fotoğraflara bakarak orada ne kadar güzel vakit geçirdiğinizi hatırlayacaksınız.
Söz konusu gece hayatı olduğunda, Avrupa'nın başkenti kuşkusuz Berlin'dir. Her zevke, her tarza göre bir eğlence mekanının bulunduğu bu şehirde, oldukça güvenli ve hoş geceler geçirebilirsiniz. Tek yapmanız gereken ünlü(!) yerlerden uzak durmak ve sadece kitlesinin bildiği özgün yerleri keşfetmek!
Dürüst olmakta fayda var: Berlin, Avrupa'nın en az güneş alan şehirlerinden biri. Hal böyle olunca, güneş doğar doğmaz, her Berlinli kendini çimlerin üzerine atar ve güneş ışığının tadını çıkarır. Fakat sizin böyle bir ihtiyacınız olmadığını göz önüne alırsak, orada geçirdiğiniz süre boyunca Spree Nehri'nin tadını çıkarabilirsiniz. Bir parka gidip oturmaktan çok daha fazlası olduğunu, oraya gittiğinizde karşılaşacağınız aktivitelerden anlayacaksınız!
'Avrupalının damak tadı yok!' ön yargısını bir kenara bırakın ve Berlin'in bu muhteşem lezzetini mutlaka deneyin. Yol üstü büfelerde, restoranlarda ve hatta her yerde bulabileceğiniz Currywurst'ün tadı damağınızda kalacak!
Berlin, 21. Yüzyıl'ın sanat başkenti olmak konusunda oldukça iddialı. Dünyanın her yerinden genç sanatçılar Berlin'e yerleşiyor. Eğer siz de bu muhteşem şehirde vakit geçirme şansını bulursanız, mutlaka ama mutlaka sanat aktivitelerine katılın. Bunlardan en dikkat çekeni kuşkusuz Kulturforum'u ziyaret etmek olmalı. Tiergarten'ın güneyinde oldukça kapsamlı bir müze kompleksi olan bu yerde, Berlin sanat dünyasının derinliklerine dalabilirsiniz.
Berlinliler bisiklete olan düşkünlükleri ile bilinir. Eğer yolunuz buraya düşerse, mutlaka bir bisiklet kiralayın ve şehrin dört bir yanına yayılan bisiklet yollarını kullanarak gezin. Göreceksiniz ki, arabalar bisiklet sürenlere özel bir saygı gösteriyor ve aileler bebeklerini bile bisikletle taşımaktan çekinmiyor.
Sn.Cakyz, gitmişken Ramms+ein görebilme, dinleyebilme ihtimali?