Ancak işin gerçeği tam olarak o değil. Yani tabi öyle bir soğuk gerçekten öldürücü sonuçlar doğuruyor ama sadece 10C sıcaklığında bir odada yaşamakta sağlığa olumsuz etkilerde bulunabiliyor.
BBC'den James Gallagher bunu gözlemlemek için soğuk evlerin vücudumuza etkilerini gözlemlemek için bir deneye katıldı. South Wales Üniversitesi'nden Prof. Damian Bailey, 'Kulağa gayet dayanılır geliyor ama aslında bu gerçek bir fiziksel zorluk' diyor.
Gallagher, katıldığı deneyde ilk olarak 21C sıcaklığında bir odaya giriyor. Sonrasında ise sıcaklık aşama aşama 10C'ye gerileyecek. Deney sayesinde insan vücudunun bu sıcaklığa nasıl tepki vereceğini inceleyecekler.
Deney başlamadan önce Gallagher'ın vücuduna birçok sensör takılıyor. Tüm değişimleri gözlemlemek için bu gerekli.
Gallagher, odanın ısısının 18C'nin altına düşmesiyle parmaklarının üşümeye ve beyazlamaya başladığını söylüyor. Vazokonstriksiyon olarak bilinen fizyolojik olay başlıyor yani ellerimdeki kan damarları, sıcak kanı kritik organlara saklayabilmek için kendini kapatılıyor.
Kadınlarda bu durum erkeklerden çok daha hızlı yaşanıyor. Portsmouth Üniversitesi'nden Doktor Clare Eglin, 'Kadınlar soğuğu daha çok hissetme eğilimindedir, çünkü hormonlar (östrojen) ellerindeki ve ayaklarındaki kan damarlarının daralma olasılığını artırır. Ve bu bizi üşütür' diyor.
10 dereceye ulaşıldığında havalandırma kapatılıyor ve Gallagher, bir rahatsızlık hissettiğini ama donmadığını söylüyor. Tüm vücut ölçümleri bu sıcaklıkta tekrarlanıyor.
Prof Bailey, 'Vücut 10 derecede çok sıkı çalışıyor' diyor.
Vücut ısısı düştükçe beyne giden kan miktarı da azalıyor. Teste giren editör şekil sıralama oyununu normalden çok daha uzun sürede tamamladığını belirtiyor.
Prof Bailey, “Bu sıcaklıkta beyne daha az kan iletiyorsunuz. Bu nedenle beyne daha az oksijen ve daha az glikoz [şeker] giriyor ve bu zihin jimnastiğiniz üzerinde olumsuz bir etki yaratıyor” diye özetliyor.
Prof Bailey, 'Kanıtlar, soğuğun sıcaktan daha ölümcül olduğunu açıkça gösteriyor. Soğuk algınlığından kaynaklanan ölümlerin sayısı, sıcaktan kaynaklanan ölümlerden daha fazla. Bu yüzden, gerçekten soğuk kaynaklı tehditlere karşı farkındalığın artması gerektiğini düşünüyorum' diyor.
Ayrıca Prof Bailey, kanın yapısının da değiştiğini ve 'biraz pekmez gibi olduğunu' söylüyor. Bu daha tok ve yapışkan olan kan aynı zamanda tehlikeli bir damar tıkanıklığı riski de artırıyor.
Yale Üniversitesi'nden bir immünobiyolog olan Prof Akiko Iwasaki, kuru havanın virüslerin daha uzak mesafelere seyahat etmesine izin verdiğini söylüyor.
O soğuk havalarda nefes almanın, burunda işlemeye başlayan bağışıklık sisteminin çalışmasını nasıl etkilediğini görmek için deneyler yaptı.
Prof Iwasaki şöyle anlatıyor:
“Düşük sıcaklıklarda, bağışıklık tepkinizin etkisi azalır ve bu, virüsün burnunuzun içinde daha etkin olmasını sağlayabilir.'
Normalde hepimiz yaşam alanlarımızı oda sıcaklığında tutmak isteriz. Ancak bu mümkün olmadığı durumlarda neler yapabiliriz? Prof Bailey, bu durumda yapılacakları 'bir dağcılık gezisine hazırlanmak gibi” ifadesiyle anlatıyor.
Yapılabilecekler:
Yünden veya iyi yalıtım sağlayan giysilere odaklanın
Eldivenler ve sıcak tutan çoraplar şapkadan daha önemlidir (ama yünlü bir şapka da yardımcı olacaktır)
Daha yüksek karbonhidrat içeren besinler tercih edin.
Tüm günü bir koltukta oturarak ve TV izleyerek değil, hareket ederek daha fazla vücut ısısı üreterek geçirmeye çalışın.