Ekmeksiz doymuyorum bahanesini bir kenarı bırakalım artık!
Ekmeksiz doymuyorum bahanesini bir kenarı bırakalım artık!
20. yüzyılda içine giren katkı maddeleriyle ekmek hamurun yapısı da tamamen değişti. Böylece yemekten vazgeçildiği takdirde vücutta meydana gelen değişiklikler de bir o kadar fark edilir hale geldi. İsterseniz o değişikliklere şöyle bir bakalım:
İşlem başlangıcında buğday taneleri vitamin bakımından yüksektir ancak tahıllar işlenirken tüm yararlı maddeler ortadan kaybolur. Üstün kaliteli beyaz unlar bile işlenmeden önce içerdikleri faydalı maddelerin sadece %30'unu tutar ve ne yazık ki bu maddeler sadece 2 hafta sonra etkisiz hale gelir. Bu noktada unun raf ömrünün 12 ay olduğunu da belirtmemiz gerekiyor.
Beyaz ekmeği kestiğinizde yediklerinizin tadının daha lezzetli olduğunu ve beyninizin tek bir tada odaklanmasından dolayı yemeklerin daha doyurucu olduğunu anlayacaksınız.
Çiftçiler, daha kısa sürelerde daha fazla buğday yetiştirmek için çeşitli ilaç kullanır ve unu beyazlatmak için birçok üretici hijyen için kullandığımız benzoil peroksit, persülfatlar ve klor dioksit gibi maddeleri unun içine katarak ağartır. Ekmeği bıraktığınız takdirde içindeki ilaçlara maruz kalmazsınız ve daha sağlıklı bir şekilde hayatınıza devam edersiniz.
Unlu mamulleri çok fazla tüketen kişilerde sivilce problemi sıklıkla görülür. Ekmeğin içindeki glüten sivilceye sebep olan bileşenlerden bir tanesidir. Vücudumuz glüten salgılayamadığı için bağırsak hasarına da neden olur. Bu yüzden akneleriniz için bir güzellik uzmanına veya dermatoloğa gitmeden önce diyetinizi değiştirmeyi deneyin.
Glütenin yukarıda bahsettiğimiz gibi vücudumuza farklı etkileri vardır ve sindirim sorunları da onlardan bir tanesidir. Tam tahıllı ekmek önemli bir lif içerirken, unlu ürünlerde bu yoktur. Günde 5-6 dilim tam tahıllı ekmek, günlük normları karşılayacak kadar lif sağlar. Bu normu meyve ve sebze yiyerek elde etmek istiyorsanız 14 elma, 21 havuç, 25 domates yemeniz gerekir.
Vitamin içermeyen yiyecekler yemek vücudumuzun genç kalmasını imkansız hale getirir. Bu nedenle rafine un ürünlerini sevenler, gerçekte olduklarından daha yaşlı görünme eğilimindedir.
Beyaz un, kandaki şeker seviyesinin yükselmesine ve bunun sonucunda da insülin seviyesinin artmasına neden olur. Bir dilim ekmek yediğinizde kan şekeriniz hızla yükselir ancak sonra hızla düşer ve daha kötü hissetmeye başlarsınız. Kendinizi daha iyi hissetmek için daha fazla karbonhidrat yemek istersiniz. Kan şekeri seviyelerindeki bu tür şiddetli değişiklikler diyabete bile yol açabilir.
Pek çok insan için kilo vermek, rafine un içeren yiyecekleri yemeyi bırakmanın bir numaralı nedeni olabilir. Ekmek yemeyi bırakanların %70'inden fazlası ilk 2 hafta içinde kilo verir. Orta boy bir dilim ekmek, 0.6 g lif içerir ve diğer bileşenler vücut yağına dönüşür. Ekmeğin glisemik indeksi çikolatadan bile daha yüksektir. Ve hamur işlerinde bulunan nişasta sindirim sisteminde parçalanır ve kan dolaşımına giren glikoza dönüşür, bu da sizi yakında acıktıracağı anlamına gelir.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım...
Yazıdan buram buram cahillik akıyor. Mesela "benzoil peroksit" bir zehir değil. Maaşallah memlekette herkes kendini doktor sanıyor anasını satayım.
9: aç kalırsınız..
halk ekmekte sıra bekleyen vatandaşa izah edeyim ben bunu