Anormal yapımları sevenler bu içerikte toplanıyor! Yaşadığımız dünyanın hiç görmediğiniz yönlerini keşfedeceğiniz 16 distopya dizisini sizler için sıraladık. 👇
Not: Dizi özetleri Beyazperde'den alınmıştır.
Anormal yapımları sevenler bu içerikte toplanıyor! Yaşadığımız dünyanın hiç görmediğiniz yönlerini keşfedeceğiniz 16 distopya dizisini sizler için sıraladık. 👇
Not: Dizi özetleri Beyazperde'den alınmıştır.
Kass Morgan'ın aynı isimli kitap serisinden uyarlanan The 100, bir kıyamet sonrası draması. Bir nükleer savaş dünyayı yok ettikten 97 yıl sonra, insanlıktan kalan tek örnekleri barındıran bir uzay gemisi, 100 genci dünyayı tekrar insanlarla doldurmak için geri gönderir.
İkiye bölünmüş dünyada bir taraf modern, zengin bir yaşam sürerken diğer taraf ise ekonomik açıdan oldukça kötü, sefalet ve yoksulluk içinde hayatta kalmaya çalışmaktadır. Zorlu şartlarda yaşayan insanlara dünyanın daha iyi olan tarafına geçmek için bir şans verilir. Fakat bu şansı elde etmek hiç kolay olmayacaktır. Çünkü aday olan insanlardan sadece %3'ü sefaletten kurtulabilecektir.
Prof. Simon Petrikoff ve şeytani kızı Marceline ile onları deliye çeviren bir taç sayesinde hayatta kalır. Aradan geçen 1000 yıldan sonra yeni bir krallık kurulur ve bu krallığın başındaki kişi Prenses Çiklet'tir. Finn ve Jake de Prenses Çiklet, Marceline ve Simon ile arkadaş olur.
Cylonlar'ın On İki Koloni'ye saldırmasından sonra sadece bir savaş gemisi kurtulmayı başarır; Galactica. Komutan William Adama tarafından yönetilen gemi, kayıp gezegen Dünya’yı bulmak için harekete geçer. Görevi tamamlamaya çalışan gemi mürettebatı bu sırada bir dizi sorunla karşı karşıya kalır.
Dizinin her bir bölümü bir başka hikayeyi anlatıyor. İlk bölüm, sosyal medyanın başa bela olabileceğini gösterirken, ikinci bölüm televizyondaki yarışmaların bir gün varabileceği noktaya parmak basıyor. Üçüncü bölüm ise; yakın bir gelecekte insanlar taktırdıkları hafıza çipleri sayesinde tüm hayatlarını depolayabilmektedirler. Hiçbir şey unutulmuyor, hiçbir ayrıntı atlanmıyordur. Peki ya bu, iyi bir şey midir?
Yakın gelecekte geçecek ve uzaylı saldırısına karşı işgal altında olan Los Angeles’ı mesken tutacak dizide Holloway; şehirde büyüyen direniş hareketi sonucu işgal hükümetiyle işbirliği yapmak zorunda kalan, Will Bowman isimli eski bir FBI ajanına hayat verecek.
Hamburg-Boston seferini yapan 627 no'lu uçak, tüm yolcuları ve mürettebatı bir çeşit kimyasal saldırıya maruz kalmış halde, Boston Logan Havalimanı'na iniş yapar. Bu akıl almaz olayı araştırması içinse FBI Özel Ajanı Olivia Dunham ve John Scott görevlendirilir.
Fakat Scott'un bir patlama sonrası komaya girmesi, aynı zamanda sevgilisi olan Dunham'ı harekete geçirir.
Bir zamanlar hükümetin gizli deneyleri için çalıştıktan sonra, 17 yıl boyunca bir akıl hastanesine kapıtılan Walter Bishop'a ulaşan Dunham, yıllar önce üstü örtülen bir dizi doğaüstü ve paranormal deneyin de yeniden canlanmasına aracı olacaktır. Bu sayede geleneksel bilimin açıklayamadığı vakaları incelemek üzere, İç Güvenlik Teşkilatı'nın üst düzey ajanlarından Phillip Broyles'ın yetkisi dahilinde FBI'a bağlı Fringe ekibi kurulmuş olur.
İnandığı bilimsel değerlerin daha ötesini görmeye başlayan Dunham sayesinde biz de, gerçek yaşamlarında hiç kimsenin kendi kimliği ile hareket etmediğini keşfederiz...
Yetişkin bir nüfusun yok olduğu ölümcül bir virüsün bulunduğu kıyamet sonrası dünyayı konu alıyor.
Nükleer saldırı altında kalan Amerika, Jericho şehrinde hayatta kalan insanların hayat mücadelesi anlatılıyor.
Phil Miller ailesini çok seven ve bankadaki işinden nefret eden sıradan bir adamdı, ancak şimdi insanlığın son umudu! Dünyada kalan son insan olan Phil, gezegende bir canlı olduğunu daha fark eder. Bu iki yabancı, insanlığın kurtulması için tüm farklılıklarını göz ardı edecek ve işbirliği yapacaklardır.
Phillip K. Dick’in aynı isimli romanından uyarlanan The Man In The High Castle, Nazi’lerin İkinci Dünya Savaşı’nı kazandıkları distopyasından yola çıkarak, bu durumda Kuzey Amerika’nın ne halde olacağını ekranlara yansıtıyor. Almanya ve Japonya’nın hükmettiği bu düzende insanlığın bir bölümü baskılara karşı direnmeye çalışırken, diğer bölümü bu işleyişi kabullenir.
Sihirli bir kılıca sahip olan Jack, Aku'yu yok edebilecek tek kişidir.
Yaşayan ölüler diyarına hoş geldiniz!
Kasabanın polis şefi Rick Grimes bir gün vurularak hastaneye kaldırılır; fakat o komadayken geçen sürede bildiği yaşam altüst olmuştur. Artık dünya, insan etiyle beslenen zombilerin insafına kalacak! Tabii birazcık insani duyguları kaldıysa... Atlanta'da kaostan sonra sessizce hayatta kalmaya çalışan küçük bir grup insanınsa, birbirlerinden başka tutunacak kimseleri yok...
Margaret Atwood’un aynı isimli romanından uyarlanan dizi, Gilead isimli bir toplumda geçiyor. Doğal sebepler nedeniyle nüfus düşüşü yaşayan bu toplumda kadınlar devletin malı olarak kabul ediliyor. Toplumun yeniden çoğalması için üreme hizmetine zorlanan Offred, bu acımasız koşullarda hayatta kalmaya çalışıyor.
Karanlık bir gelecekte geçecek dizi, zengin kesime hitap eden bir eğlence parkını mekan edinecek. Yapay zekaların kullanıldığı, gelen ziyaretçilerin katılabildiği oyunlarla dolu bu parkta; vahşi batı macerası sunan kısımda bir sorun ortaya çıkacak. Eğlenmeyi uman müşteriler, peşlerindeki silahlı nişancıdan kurtulmaya çalışacaklar.
The Society, gizemli bir şekilde zengin New England kasabasına tıpa tıp benzeyen başka bir yere gönderilen bir grup gencin hikayesini konu ediyor. Gençler, yaşadıkları kasabanın benzeri olan bu yerde ailelere dair hiçbir ize rastlamaz. Başlarına gelenlere anlam vermeye çalışan gençler eve ve ailelerinin yanına dönmenin yolunu arar. Ancak her şeyden önemlisi öncelikle hayatta kalmanın yolunu bulmaları gerekir. Nobel Edebiyat Ödüllü İngiliz romancı ve şair William Golding'in imzasını taşıyan 'Sineklerin Tanrısı' romanından esinlenilen dizi Chris Keyser ve Marc Webb'in imzasını taşıyor.