Kapitalizm bizi ne duruma düşürüyor işte.
Kapitalizm bizi ne duruma düşürüyor işte.
Düşündüğünüzün aksine bu, sizin rahat etmeniz için değil arabaları daha çok ürünle doldurmanız için yapılan bir taktiktir. Neden gereğinden fazla ürünle eve döndüğünüze şaşırmamalı! 'Brandwashed Pazarlama ve Reklamcılık Sektörünün Uyguladığı Hilelere Çarpıcı Bir Bakış' isimli kitabın yazarı ve pazarlama danışmanı olan Martin Lindstrom'a göre; bir deney sırasında bilim insanları alışveriş arabalarını daha büyükleriyle değiştiriyor ve bu küçük değişim müşterilerin %40 daha fazla ürün almasını sağlıyor.
Bu demek oluyor ki, yılın özel günleri barındıran dönemlerinde o günlerle özdeşlemiş pek çok ürün (özellikle de çikolata) müşterilere sunuluyor. Bazen bu ürünlere ihtiyacımız olmamasına rağmen onları alırken buluyoruz kendimizi çünkü biz daha üzerine düşünemeden marketler sanki o ürünlere ihtiyacımız varmış algısını yaratıyorlar.
Peki bunun arkasındaki mantık ne? Butler Üniversitesi'nin 'Sağlığınız İçin Market Alışverişi' makalesine göre, bu bölüm, kokuları ve renkleri karıştırarak kendimizi daha iyi ve sağlıklı hissetmemizi ama aynı zamanda dürtüsel olarak başka şeyler satın almamızı sağlayan 'baskı azaltıcı bölge' olarak biliniyor. Makalenin yazarları, yayınlarında 'Pek çok insanın süpermarkette sağlıklı yiyecekler satın alma hedefi olduğu bir sır değil, ancak baskın ortam bu amacı gerçekleştirmeyi zorlaştırıyor' dedi.
“Acıktığınızda alışverişe çıkmak bir felaket reçetesidir ve sizi baştan çıkarıcı tatlılar ve abur cuburlar satın almaya sevk eder. İnsan vücudu açken ve özellikle yiyeceklerle çevrili olduğunda, kontrolünü kaybetmeye meyillidir.' Bu, Butler Üniversitesi'nin 'Sağlığınız İçin Market Alışverişi' makalesinden alınan başka bir nokta. 2015 yılında yapılan bir araştırma, açlığın insanların genel olarak satın almaya teşvik ettiğini göstermiştir.
İlla ki bir süpermarket koridorunda yürürken nefis kokan sucuk dilimlerini ya da taze peynir küplerini denemeniz teklif edilmiştir. 2004 yılında 'Supermarket News'de' yayınlanan bir makaleye göre; ABD, Indianapolis'teki bir süpermarketteki tüketicilerin % 68'i, denemeleri için ikram edilen ürünlerin onları satın almaya teşvik ettiği söyledi. Bu da, marketlerin tanıtmaya çalıştıkları belirli ürünlerin satışlarının % 600 ila % 2.000 arasında artırmayı başardığı gösterdi.
Bu, ürünü gerçek değeri ne olursa olsun bir şeyler satın almak istemenize neden oluyor. Mesela örnek olarak mısır gevreklerini ele alalım. Bu ürünlerin paketlemelerinde genelde animasyon karakterler olur ve çocuklar gördüğünde hemen o ürünü isterler. Ayrıca bu ürünler özellikle çocukların ulaşabilmesi için ideal yüksekliklere yerleştirilir. İşte tam da bu yüzden Şili ve Meksika gibi bazı ülkeler, kurgusal karakterlerin mısır gevreği kutularında görünmesini yasaklama fikrini ortaya atıyorlar. Bu strateji, her iki ülkeyi de etkileyen yüksek obezite oranlarını azaltmayı amaçlıyor.
Bu kampanyalar göründükleri kadar iyi olmayabilirler. Örneğin 3 al 2 öde durumunda her ürünü %33'lük bir indirimle alıyor olduğunuz doğru ancak pratikte tam olarak böyle değil çünkü indirimi alabilmeniz için 3 ürün almanız gerekir, bu da ihtiyacınız olandan daha fazlası demek olabilir. Yani eğer çok miktarda ürüne ihtiyacınız varsa ya da uzun süre bozulmayacak ürünler (sıvı yağ, diş macunu vb.) alıyorsanız ürünlerin orijinal fiyatını önceden arttırmadıkları sürece bu iyi bir fikir olabilir. Aksi halde o kadar çok ürünü almadan önce tekrar bir düşünmek isteyebilirsiniz.
Bu yöntem temel olarak ürün değerlerinin tüketicide bırakacağı etkiye göre fiyatlandırılmasıdır. Farklı psikolojik fiyatlandırma stratejileri vardır fakat süpermarketlerde en çok kaşımıza çıkan yöntem garip fiyatlandırmalardır. Örneğin 100TL değerindeki bir ürünü 'indirimli' başlığı altında 99TL'ye satıldığını görürüz. Bunun nedeni, tüketicilerin bu fiyatları gerçekte olduğundan daha düşük görme eğiliminde olmalarıdır.
Müzikler yavaş ve sakin olduğu sürece mağazanın koridorlarında daha çok vakit geçirmeye yatkın olursunuz.
Bu da yine zararsız gibi görünse de, aylık faturalarınız üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilecek bir numaradır. Minimum sipariş değerlerine ulaşmak veya ücretsiz teslimat için başkalarıyla birlikte sipariş vermek iyi bir çözüm olabilir.
Bu nedenle, aradığınızı bulana kadar tüm koridorlarda yürümek zorunda kalırsınız. Sanki bu yeterli değilmiş gibi, mağazalar sık sık tüm düzenlerini değiştirirler. Bu, esas olarak insanların kaybolması için yapılır, ki çoğu zaman gerçekten ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın almaya yönlensinler.
Bu nedenle süpermarketler, belirli ürünlerin daha taze görünmesi için özel aydınlatma kullanır. Örneğin, meyve ve sebzeler her zaman tarladan yeni toplanmış ve mağazaya getirilmiş gibi görünür. LEDVANCE'deki AB Mağazası Dikey Uygulama Müdürü André Schweinsberg 'Aydınlatma müşteriyi alışveriş yaptığı süre boyunca yönlendirmeli. Mükemmel şekilde hazırlanmış satış alanları, satın alma zevkini ve satış başarısını artırabilir.' diyor.
Aslında renk psikolojisinin de bununla çok ilgisi var. Birçok süpermarkette, her departmanın sattığı ürün türüne bağlı olarak farklı bir rengi vardır. Örneğin kasap reyonu, etin daha iştah açıcı görünmesini sağladığı için ağırlıklı olarak kırmızı bir renge sahip olmalıdır.
Bu, temel olarak, tüketicinin satın alma dürtüsünü teşvik etmek için ürünleri yazar kasanın yanına yerleştirmektir. Temel olarak, her tür ürün oraya yerleştirilebilir. Bu, insanların yeni ürünleri denemesini sağlamanın bir yoludur.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda bizlerle paylaşmayı unutmayın.
Bravooo tekerleği icat ettiniz
Geçenlerde yandaşın biri bunları yazınca "habelebe vay sen misin yok piyasa bilmezler vs vs" Ama onedio yazınca "incelik" oluyor.
dışarıdan yazı araklıyorsunuz bari tercümesini doğru düzgün yaptırın..