Maceracılar ve adrenalin tutkunları, klasik tatil anlayışımızdan her zaman farklı bir bakış açısına sahip olmuşlardır. Onlar için tatil yalnızca deniz, kum ve güneş olmamıştır. Kendilerine heyecan katacak ve belki de bir nebze tehlikeli anlara kendilerini atmışlardır.
Bu tatil için dünyayı gezip, adrenalin yaşamak isteyenler için gitmemelerini önereceğimiz bazı turistik bölgeleri derledik.
Umarım fikirlerinizde oynamalar olur. :)
Dünyayı evimiz olarak kabul etmemiz gerekiyorsa, Ölüm Vadisi de onun sıcacık fırınıdır, diyebiliriz. Bunun sebebi ise oldukça açık, bu zamana kadar en yüksek sıcaklık rekorunu elinde bulunduruyor. Tam tamına 56.7 derece!
Evet yine de gezmek isteyenler varsa, buradaki kavurucu sıcaklardan dolayı çok çabuk yorulacağınızı söylemek isterim. Ayrıca yanınıza bolca su almanız da bir diğer tavsiyemdir. Nitekim su olmadan burada yalnızca 14 saat hayatta kalabilirsiniz.
Dünyanın Cehennemi'ne hoş geldiniz! Evet Danakil Çölü tam anlamıyla dünya üzerindeki cehennem olarak nitelendiriliyor. Fakat buna rağmen pek çok maceracı oldukça ilgili bir şekilde buraya akın ediyor.
Yılın çoğu zamanı 50 derece olmasının yanı sıra aktif volkanları ve zehirli gaz püskürten gayzerleri içinde barındıran bir çöldür.
Ayrıca minik bir hatırlatma yapmakta fayda var. Çölde gezmek isteyenlerin yanlarında mutlaka deneyimli bir tur rehberinin olması gerekiyor. Yalnız başınıza gezmeniz yasaktır.
Washington Dağı'nın zirvesi elinde büyük bir rekor tutuyor. Bu rekor, dünya yüzeyindeki en hızlı rüzgarlar, diyebiliriz. Kayıtlara geçmiş olan en yüksek hız, 327 km/s.
Yalnızca kuvvetli rüzgarlar için mi çekinmeniz gerekiyor? Hayır tabii ki de. Senenin her anı yağan kar ve çoğu zaman eksi 40 derece olması da bir diğer ürkütücü özelliği. Aslında dağın yüksekliği 2000 metreye yakın olsa da, dağın dondurucu özelliklerde olması insanı bir adım geri attırabiliyor.
Bu yanardağ, Endonezya'nın Sumatra adasında bulunuyor ve hala aktif. Ne acı ki, 2010, 2013, 2014 ve 2015 yılında patlamış ve yakınlarında bulunan pek çok yerleşim yerini lavlarla kaplamıştır. İnsanlar her gün daha da uzağa kaçmaya çalışmaktadır.
En son patlama 27 Şubat 2016 da oldu. Bu patlama, 2,500 metre yükseklikten ölümcül volkanik gazlar, taşlar ve küllerle etrafı sardı. Ve bir sonraki patlamanın ne zaman olacağı kestirilemediği için, kimse ne yapacağını bilmiyor.
Brezilya'nın gizli köşelerinden birine saklanmış olan bu ada, dünya üzerindeki en tehlikeli yer desek yanlış olmaz. Nedeni de oldukça basit, ada dünyanın en tehlikeli ve en zehirli yılan türü olan Bothroplarla dolu. Korkutucu ama metrekare başına 5 yılan düşüyor.
Bir zamanlar bir fener korucusunu, yılanlar saldırarak öldürdükleri hikayesi de bilindiği için, Yılan Adası'nın deniz feneri, bu olaydan sonra otomatik hale getirildi. Ve Brezilya Hükümeti, herhangi bir ziyaretçinin buraya gelmesini yasakladı.
İlk bakışta oldukça cezbedici dursa da oldukça tehlikeli bir park. 'Niye yaa?' dediğinizi duyar gibiyim ama maalesef öyle. Dünyadaki en saldırgan ve zehirli faunalara ev sahipliği yaptığı için oldukça tehlikeli.
Ayrıca bu parkta yer alan herhangi bir bitkiye temasınızda bile, cildinizde kaşıntı, baş dönmesi ve deride dökülmeler görülebilir. Hatta herhangi bir kesim ve küçük bir yara, tropikal parazitlerle enfekte olabilir.
Rusya'da bulunan Kamçatka'da kendi Ölüm Vadisi vardır ve Gayzer Vadisine de oldukça yakındır.
Bu alanda bulunan yüksek konsantrasyonlardaki toksik gazlar, her canlıya ciddi bir tehdit oluşturur: bitkiler ve hayvanlar hızla ölürken, insanlar kısa süre sonra kendini iyi hissetmemeye başlar ve ateş, baş dönmesi ve soğuk algınlığı yaşarlar.
Okyanusların kendi himayesine aldığı ve cennet olarak nitelendirebileceğimiz kadar mükemmel görünüyor değil mi? Keşke! Bikini Atolü, aslında pitoresk bir Bikini adasını radyoaktif bir çorak araziye dönüştüren çok sayıda nükleer test programına ev sahipliği yapıyordu. Buranın sakinleri bu nedenle evlerini terk etmek zorunda kaldılar.
Bugün bile bu atol, canlılar için tehlikeli olmaya devam ediyor: Burada kaydedilen anormal derecede yüksek radyasyon seviyesi kansere neden olabilir.
Aslında olayımız tamamen timsahlarla alakalı!
Tatilinizin ortasında bir timsah çiftliğine düştüğünüzü anlasanız ne yaparsınız? Evet, yarı kapalı küçük bir sal kiraladınız ve nehir üzerinde seyir yapıyorsunuz ve bir bakıyorsunuz ki, timsahlar!
Salın içerisinde sizi net bir şekilde muhafaza edecek korunaklı bölüm bulunurken, size olta temin ediyorlar ve bu oltaların ucuna et parçaları gibi çeşitli yemler konuluyor. Bunu nehre doğru uzattığınızda timsahların suyun içinden resmen zıplayarak aldığını görüyorsunuz.
Etleri ön tarafa tuttuğunuzda aç hayvanların mücadelesinin gözler önüne serilmesiyle ufak bir heyecan yaşayabilirsiniz.
Etiyopya'nın Afar Bölgesi'nde Erta Ale Yanardağı, gezegen üzerindeki en tehlikeli yanardağlarından biridir. Olayı ise şu, sürekli küçük depremler meydana gelmekte ve bu durum geniş ve derin uçurumlar ortaya çıkarmaktadır. Bu, Erta Ale'nin zirve kraterinde iki lav gölü içerdiğinden gerçekleşir.
Ne korkunç ki, içlerindeki lav miktarı sürekli değişiyor ve bu da Dünya yüzeyinin yukarı ve aşağı sallanmasına neden oluyor.
Bu görüntüyü görünce 'Bu dünyadan değildir yaa!' gibi bir izlenime kapılmış olabilirsiniz ama bu Tanzanya'da bulunan Natron Gölü.
Gölün yüzeyindeki alkali tuz kabuğu o kadar tehlikelidir ki, yakınına giden tüm canlılar onunla temasa geçerler. Belli sebeplerden dolayı, bu gölde yüzmek kesinlikle yasaktır.
Gölün yüzeyinden gelen güçlü hidrojen sülfür kokusu, muhteşem manzaralara hayran kalmanıza ne yazık ki çok müsaade etmez.
güzel olan her şey tehlikeli değil mi zaten?