Bazen üşenip günlerdir üzerinde kaldığı eşyalarınızla bütünleşen, çoğu zaman hapşırmanıza neden olan ev tozlarının içinde hiç beklemediğiniz şeyler olabilir!
Bir söylentiye göre süpürgeyle aldığınız, toz beziyle dokunduğunuz, paspasladığınız ya da hiç elinizi sürmediğiniz tozlar çoğunlukla kendi ölü deriniz olabilir. Peki işin aslı gerçekten de öyle mi? Gelin, cevabına birlikte bakalım...👇
Deri hücreleri, ev tozu yapısının bir parçasıdır, ancak başka birçok bileşen vardır. Bunlar arasında boya, lifler, küf, saç, inşaat malzemeleri, polen, bakteri, virüsler, böceklerin vücut parçaları, deri pulları, kül, mineraller ve toprak parçaları da bulunur.
Örneğin, yeni inşa edilmiş bir evde çok fazla alçıpan tozu veya inşaattan kaynaklanan diğer tozlar hala etrafta olabilir.
'Kanada Toz Çalışması'nda ise, eski evlerin ev tozlarında genellikle daha yüksek kurşun seviyeleri ortaya çıktı. Kurşun boya ve kurşunlu benzinin 1970'lerin sonunda aşamalı olarak kullanımdan kaldırıldığı düşünülürse bu hiç de şaşırtıcı gelmiyor elbette.
2009 yılında ABD'de ev tozuyla ilgili yapılan bir araştırmaya göre, tozun bileşenlerinin yüzde 60'ı içeriden, yüzde 40'ı ise dışarıdaki kirden ve diğer malzemelerden geliyor. Bu iç mekanın yüzde 60'ı, sadece dökülen deriyi değil, organik liflerden inşaat malzemelerine kadar her şeyi içeriyordu.
Aslında, Mary Roach'un 'Packing for Mars' adlı kitabına göre, 1960'larda insanları aya göndermek için yapılan hazırlıkların bir kısmı, deneklerin iki hafta boyunca (deri ve yağların küçük bir uzay kapsülü içinde birikmesinden kaynaklanabilecek olası sorunları simüle edebilmek adına) banyo yapmaktan kaçınmasını içeriyordu.
Ay görevi için 14 günlük bir tatbikat olan 'Gemini 7' görevinin komutanı Frank Borman, kafa derisinde deri hücrelerinin biriktiğini bildirdi. Ancak mürettebat arkadaşı astronot Jim Lovell, gemide, yer çekimsiz ortamdaki deri hücreleri ile ilgili herhangi bir sorun olmadığını söyledi.
Evinizde atılan derinin toza dönüşmesi o kadar da kötü bir şey olmayabilir. 2011 yılında yapılan bir araştırma , tozdaki yüksek kolesterol ve skualen (ölü deride bulunan yağlar) düzeylerinin iç mekanlarda daha düşük ozon seviyeleri ile ilişkili olduğunu ortaya çıkardı.
Yapılan araştırma; akciğerde tahrişe neden olabilen bir kirletici madde olan ozonun, skualen ve kolesterol gibi yağlarla reaksiyona girdiğinde, tozdaki skualenin iç mekandaki ozonu yüzde 2 ila yüzde 15 oranında azaltabildiğini buldu. Bu nedenle evinizdeki tozları görünce tedirgin olmayın deriz. :)