Sadece fotoğraf çekmek ya da öyle bir görüp gelmek için seyahate çıkmak gezgin olmaya yetmiyor maalesef. Herkesin deneyimi farklıdır ama belli başlı ipuçları yol gösterici olabilir.
Sadece fotoğraf çekmek ya da öyle bir görüp gelmek için seyahate çıkmak gezgin olmaya yetmiyor maalesef. Herkesin deneyimi farklıdır ama belli başlı ipuçları yol gösterici olabilir.
Hatta bir süreliğine orası sizin de eviniz olsun. Yabancı olduğunuzu unutun ve sanki her gününüzü orada geçiriyormuş da birkaç gün izninizi şehri tanımaya ayırmışsınız gibi hissedin.
Sokak sokak, her heykeli her kafesiyle şehri ezberleyin diyen yok. Ama hem heyecanınızı canlı tutmak hem de az biraz kendinizi hazırlamak adına iki göz gezdirin, araştırın.
Saçma, anlamsız gibi sözcükleri bir süreliğine lügatınızdan çıkarın. El kol hareketleri, mimikler, giyim kuşam her şey alışık olduğunuzdan farklı olabilir ama zaten bu farklılığı görmek için burada değil misiniz?
Gittiğiniz yerin dilini şakır şakır konuşmanıza gerek yok ama restoranda siparişinizi çat pat verebiliyor olsanız ya da şuraya nasıl giderim diye sorup geri kalanını anlamasanız hoş olmaz mı?
Sizin gibi seyahate çıkmış olanlar da olabilir ama en güzeli oralı birileriyle arkadaş olabilmek. Size gittiğiniz yeri en etkili şekilde tanıtabilecek olanlar tabii ki oranın yaşayanlarıdır.
Mesela Paris'e gidip Eyfel Kulesi anahtarlığı alıp dönmeyin. Bir Fransız olsanız kendinize yani bir yabancıya hatıra olarak ne alırdınız? Bunu keşfedin!
Gezgin olmanın ön koşulu kısa ya da uzun fark etmeden orada kaldığınız süreyi gerçekten oradan biriymiş gibi geçirebilmek, öyle hissedebilmek. Otel odasında bunu yapabilmeniz oldukça zor.
Biliyoruz çerez niyetine kızartılmış böcek yemek size oldukça uzak ama o kadar insan yiyor da bir şey olmuyorsa size de olmaz, rahat olun.
Tatildesiniz ve en önemlisi siz bir gezginsiniz. Zaman kısıtlamanız yok, yetişmeniz gereken bir yer, sizi bekleyen birileri yok. Durup kendinizi dinleyin, bu yeni yeri en ince detayına kadar içinize işleyin.
Trenler kaçırılmak, müzeler kapalı günlerine denk getirilmek içindir. Yapacak bir ton başka şey bulabilirsiniz.
Yarım saat şehir meydanı, kırk beş dakika çarşı gezmece sonrasında bir saat yemek molası... Eveet zamanımız doldu otobüslere! Gerek yok bunlara, keyif sizin, zaman sizin.
Yorulmadan olmuyor maalesef bu işler. Harita, navigasyon elbette yardımcınız olacak ama rastgele yol sorduğunuz birinin tarif ettiği kestirmeyi kullanırken semt pazarına denk gelmenin keyfi bir başka!
Yürüyerek varamayacağınız noktalar elbet olacak. Alın büfeden beş binimliği otobüs metro aktarmayla gidin gideceğiniz yere.
Sağa dönü sola dön diye hatırlayın, 48 numara yerine 58 numaraya binin ama ne yaparsanız yapın mutlaka kaybolun!