Size Varoluşun ve Hayatın Anlamını Sorgulatacak, Mutlaka Okunması Gereken 30 Büyük Felsefî Roman

'Okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?' Franz Kafka.

Özellikle 19. yüzyılın sonundan itibaren ve 20. yüzyılın büyük bölümünde edebiyat ve felsefe el ele yürüdü. Büyük romancılar felsefî sorunları birer sanatçı olarak irdelerken, filozoflar ise felsefî görüşlerini edebî biçimde anlattılar. Bu durum da 'felsefî roman' olarak adlandırılan bir türü ortaya çıkardı. Aşağıdaki listede bu bağlamda değerlendirebilecek edebî ve felsefî açıdan çok güçlü kitaplar ile karşılaşacaksınız. İnsanı sarsan kitaplarla...

Not: Bazıları gerçek mânâsıyla 'roman' olmasa da, 'anlatı' oldukları için başlıkta roman olarak adlandırmakta sakınca görmedim.

1. "Yabancı", (1942), Albert Camus

Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Fransız felsefeci ve edebiyatçı Albert Camus'nün, Saçma (Absürd) felsefesini anlattığı eseridir.

Kitabın olay örgüsünde her şey çok kısa bir zaman aralığında olup biter: Cezayir’de rastlantısal biçimde bir Arap’ı öldüren orta sınıftan bir Fransız olan Meursault, kendisini adım adım ölüme götüren süreci tamamen kayıtsız biçimde izler. 

Yapıtta Meursault kendine, topluma, hayata hatta ölüme dahi kayıtsız kalacak biçimde tüm varoluşa yabancılaşması yalın bir dille anlatılır.

2. "Karamazov Kardeşler", (1880), Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Dünyadaki en büyük romancıların başında gelen, Fyodor Mihayloviç Dostoyevski'nin metafizik romanlarının belki de en büyüğü olan 'Karamazov Kardeşler' hayata, ölüme, Tanrıya, insan ilişkilerine, özgürlüğe, ideolojilere dair muazzam sorgulamalarla dolu bir çok büyük bir yapıttır.

3. "Böyle Buyurdu Zerdüşt", (1883), Friedrich Wilhelm Nietzsche

Tam adı 'Böyle Buyurdu Zerdüşt: Herkes ve Hiç kimse için Bir Kitap' olan eser, dâhi Alman filozof Friedrich Nietzsche'nin felsefesini anlattığı en önemli eserdir.

Roman kategorisine tam olarak girmemekle beraber, felsefî bir anlatı olduğunu söylemek mümkündür. Yine de sınıflandırmak açısından zor bir yapıttır. 

Nietzsche kendi kitabını 'yazılmış en derin eser ve insanlığa bir hediye' olarak tanımlamıştır. 

Nietzsche'nin felsefî görüş ve kavramları açısından çok önemli bir yer tutmaktadır. Eser aynı zamanda çokça eleştirilmiş ve yanlış anlaşılmıştır.

4. "Suç ve Ceza", (1866) Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Dostoyevski'nin en meşhur romanı olan 'Suç ve Ceza' fakir bir hukuk fakültesi öğrencisi olan Raskolnikov'un tefeci bir kadını ve kardeşini öldürmesiyle ilerler. 

Dostoyevski'nin ahlâk, suç, ceza, masumiyet, iyilik ve kötülük, Tanrı ve din gibi önemli konu ve kavramları işlediği metafizik romanlarından bir diğeridir...

5. "Dönüşüm", (1915), Franz Kafka

Kimilerince 'uzun öykü' kimilerince ise roman olarak değerlendirilen 'Dönüşüm' Gregor Samsa'nın böcekleşmesi ile başlar.

Gregor Samsa'nın bir böceğe dönüşmesi, sistem içindeki çarkların bir dişlisi olan; eleştirmeyen, sorgulamayan, sadece boyun eğip, topluma uyan bir kişi olmaktan çıkıp, kendi bireyselliğini bulma ve dolayısıyla toplum dışına itilme anlamını taşır.

6. "Bulantı", (1938), Jean Paul Sartre

Nobel Edebiyat Ödülü'nü reddeden Jean Paul Sartre ilk romanı olan eser, varoluşçuluğun kült kitaplarından biridir. 

'Günlük' biçiminde yazılan kitapta güçlü bir bireyci ve toplum karşıtı görüş ortaya koymuş; kendi felsefesinin temel öğelerini bu kitapta anlatmış ve kitabın başarısıyla büyük bir şöhret sahibi olmuştur.

7. "Veba", (1947), Albert Camus

Veba Albert Camus'nün 1947 yılında yayınlanan en önemli romanlarından biridir. Camus, romanda, Cezayir'deki Oran şehrinde yaşanan veba salgınını çeşitli satırarası okumaları ile anlamlandırılacak şekilde anlatmıştır. 

Kitapta yapılan analojilerin en önemlisi tüm Avrupa'ya adeta kara bir veba gibi yayılan Naziler'in Fransa'yı işgalidir. 

Camus 'Saçma' felsefesini bu yapıtta da geliştirmeye devam eder. Varoluşun saçmalığına karşı, yine de umutlu olmayı, mücadele etmeyi ve hayata anlam katmayı önerir.

8. "Savaş ve Barış", (1869), Lev Nikolayeviç Tolstoy

Dünyanın en büyük romancılarından biri olarak kabul edilen Tolstoy'un anıtsal romanında, Tanrı'nın varlığı, nihilizm, vatanseverlik,  ahlâk gibi kavram ve bu kavramlar etrafında dönen sorunlar irdelenir. 

Roman aynı zamanda Dünya Edebiyatı'nın en önemli tarihî romanlarından biridir.

9. "Siddhartha", (1922), Herman Hesse

Hermann Hesse'nin, Siddhartha Gautama'nın yani Buda'nın hayatını konu alan, Budizmi ve Budist felsefeyi, anlatan, yazarın en ünlü eserleridir.Roman kahramanı Siddhartha, tıpkı Buda gibi bir prenstir. 

Gerçek bilgiye ulaşmak için babasının uzun süreli direnişine aldırmayarak sarayını, gençliğini ve ailesini geride bırakarak ormanlara çekilir. 

Gezgin bir dilenci olarak yaşamını sürdürdüğü uzun bir dönemin ardından Buda ile karşılaşır ve aralarında uzunca bir sohbet geçer. Buda ona, Budizm'in yapısını ve felsefi derinliğini anlatır ve Siddhartha hayatında yeni bir yola girer...

10. "Düşüş", (1956), Albert Camus

Albert Camus'nün 1956 yılında yayımladığı 'Düşüş' isimli yapıtı, modern insanın, kendi bencillik ve çaresizliklerini adım adım görmek zorunda kalışını ve çelişkilerini irdeleyen bir romandır.

11. "Budala", (1868), Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

'Budala' da Dostoyevski'nin başyapıtlarından biridir. Dostoyevski'nin 'Budala'daki amacı mutlak anlamda 'iyi' ve 'ahlâklı' insanı irdelemektir. 

Prens Mişkin bu ahlâki idealin timsalidir ve yapıt yazarın büyük romanları içinde en açık olandır denilebilir.

12. "Anna Karenina", (1877), Lev Nikolayeviç Tolstoy

Dünya edebiyatının en önemli eserlerinden biri kabul edilen yapıt. Aşk, evlilik, ihanet gibi olgular etrafında etik, ahlâki değerler, gerçek felsefe ve spiritüalizm gibi felsefî konu ve sorunları tartışıyor.

13. "Dava", (1925), Franz Kafka

Bir sabah ansızın tutuklandığını; ama normal yaşamına devam edebileceğini öğrenen Josef K., neyle suçlandığı bildirilmediği için önce bunu bir şaka sansa da, kısa sürede durumun ciddiyetini kavrar. Ancak ne mahkemeye çıkarılır ne de savcılarla görüşebilir. Çalıştığı bankada, kaldığı pansiyonda, gittiği yerlerde herkes, anlaşılmaz bir biçimde bu davadan haberdardır. Kaderin bir tür oyunuyla sürüklenir durur, savunma gücü yoktur, bir hiçtir o.

Aslında ortada gerçek bir dava da yoktur.Kafka'nın burada anlatmak istediği Bay K. zaten yaşam ya da dünya tarafından tutuklanmış; fakat bunun bilincine hiçbir zaman varamamış olmasıdır.

Tüm modern edebiyatın en büyük isimlerinden biri olarak kabul edilen, eserlerini Almanca kaleme alan Çek yazar Franz Kafka'nın 'Kafkaesk' olarak tanımlanan, kendine özgü tarzının en önde gelen örneklerinden olan 'Dava', bir distopya olarak da okunabilir. Kafka'nın şahsi kabuslarıyla, kabusa dönüşen bir bürokrasinin bileşimiyle oluşan bir distopya...

14. "Niteliksiz Adam", (1930) Robert Musil

Avusturyalı yazar Robert Musil'in 'Niteliksiz Adam' başlıklı dev romanı, günümüzde modernizmin roman alanındaki birkaç başyapıtından biri sayılmaktadır.

Musil, 1921 yılından başlayarak ölünceye kadar Niteliksiz Adam üzerinde çalıştı. Romanın ilk iki kitabı 1930'da, üçüncü kitabı ise 1933'te yayımlandı. Tamamlanmadan kalan dördüncü ve son bölümün yayımlanması ise ancak aradan neredeyse yirmi yıla yakın bir süre geçtikten sonra gerçekleşebildi.

Yazar tarafından 'İmpkralya' diye adlandırılan, gerçekte 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başında artık çöküş sürecine girmiş olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nu simgeleyen bir ülkede Musil, modernizm sürecindeki bir toplumun ve bireyin tüm çalkantılarını sergilemeyi amaçlar.

Bu çalkantılar, romanın başkişisi, yani 'niteliksiz adam' olan Ulrich'in kimliği aracılığıyla sergilenir... (Tanıtım Bülteninden).

15. "Candide", (1759), Voltaire

'Candide ya da İyimserlik' Aydınlanma Çağı'nın ünlü filozofu Voltaire'in 1759'da yazdığı 'pikaresk' türünde olan en önemli yapıtlarından biridir. 

Kitap, Voltaire'in Candide (Türkçede saf, temiz anlamlarına gelmektedir) adını verdiği kahramanın hayatında başına gelen yarı gülünç yarı trajik olayların anlatıldığı satirik bir eserdir. 

Voltaire eserini dünyadaki acıların birer zorunluluk olduğunu ve Tanrının bundan daha iyi bir dünya yaratmasının mümkün olmadığını ileri süren Leibniz'in 'mümkün dünyaların en iyisi' felsefesini eleştirmek için yazmıştır.

16. "Zorba", (1946), Nikos Kazancakis

'Zorba', Nikos Kazancakis'in ölümsüz eseridir. 1930'larda geçen roman, adı kitapta hiç belirtilmeyen Yunan asıllı genç bir İngiliz yazarın ağzından anlatılır. Hayattan fazlaca bir beklentisi olmayan bu mutsuz entellektüel, bir süreliğine kendisini dinlemek ve yaşantısına çeki düzen vermek üzere kitaplarını bir kenara koyarak Yunanistan'ın Girit adasına gelir.

Burada kendisine ait linyit kömürü madenleriyle de ilgilenecektir. Yazar burada aşırı davranışları olan, kaba saba ama hayata şehvetle bağlı orta yaşlı bir Yunan olan Alexis Zorba ile tanışır ve onu işe alır. 

Zamanla hayatı tutkuyla yaşayan Zorba'nın felsefesi, yazarı derinden etkileyecektir...

17. "Yeraltından Notlar", (1864), Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

'Yeraltından Notlar', Fyodor Mihayloviç Dostoyevski'nin büyük metafizik romanlarının ilki ve fikirlerinin filizlendiği eserdir. Dostoyevski'nin felsefeye girişidir bir bakıma.

'Ben hasta bir adamım… Gösterişsiz, içi hınçla dolu bir adamım ben. Sanıyorum, karaciğerimden hastayım...', diyerek başlayan bu kısa romanda, Yeraltı Adamı aracılığıyla insan hayatı sorgulanır.

18. "Huzursuzluğun Kitabı", (1982), Fernando Pessoa

Fernando Pessoa, asıl ününü öldükten sonra kazanan sıra dışı bir yazardır. Kendine her biri farklı tarzlarda yazan, farklı felsefeleri ve edebî duruşları olan onlarca kurmaca kimlik üretmiştir.

'Huzursuzluğun Kitabı' Bernardo Soares isimli kurmaca kimlik imzasıyla yazılmıştır. 

Yapıt klasik roman kalıbına uymamakla beraber, roman olarak düşünebilecek bir anlatı olarak görülebilir. Ancak bir günce, bir deneme olarak da okunabilir...

19. "1984", (1949), George Orwell

Romanın distopik dünyasında totaliter bir merkezi tek partinin yönetiminde korku, propaganda ve beyin yıkama faaliyetleri ile halkın sürekli yönlendirilmesi ve baskı altında tutulması anlatılmaktadır. 

Kitap komünizm ve faşizm gibi totaliter rejimlerin sağlam bir eleştirisidir. Roman daha sonra çok ünlenecek olan 'Büyük Birader' gibi kavramları da içermektedir. 

Sadece distopya veya felsefî roman türünün en başarılı örneklerinden biri değil, genel anlamda en başarılı roman örneklerinden de biridir...

20. "Varolamanın Dayanılmaz Hafifliği", (1984), Milan Kundera

'Romanlarımdaki kişiler kendime ilişkin gerçekleşmemiş olabilirliklerdir... Her biri benim ancak kenarında dolaştığım bir sınırı aşmıştır... Çünkü romanın sorguladığı sır o sınırın ötesinde başlar. Roman yazarın itirafları değildir; bir tuzak haline gelmiş dünyamızda yaşanan insan hayatının araştırılmasıdır.'

Kundera'nın kendi sözleriyle insan hayatını araştıran bir yapıt 'Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği'.

21. "Gülün Adı", (1980), Umberto Eco

Yüzey katmanda bir polisiye hikâyesi anlatılırken, derin katmanda Orta Çağ, Hristiyanlık ve bu bağlamda gelişen dinî/felsefi konuların irdelendiği bir yapıttır 'Gülün Adı'.

Çok konuşulmuş, çok satmış, filme uyarlanmış bir yapıt olmasına popüler olarak nitelendirilemeyecek nitelikli bir eserdir.

22. "İvan İlyiç'in Ölümü", (1886), Lev Nikolayeviç Tolstoy

İvan İlyiç’in Ölümü, son günlerinde, ölümle önce mücadele eden, daha sonra çaresizce kendisini ona bırakan bir adamın yaşadıklarını anlatır. Yüksek rütbeli bir yargıç olan İvan İlyiç, iyi bir hayat yaşadığını düşünür; ancak hasta yatağında ölümün yaklaştığını anladıkça, yavaş yavaş aslında ne kadar boş bir ömür sürmüş olduğunu fark eder. 

O güne kadar büyük anlam yüklediği ve uğruna büyük çaba verdiği serveti, şöhreti ve saygınlığı, ölüm döşeğinde bir anda gözüne boş ve saçma görünür. Tolstoy’un bu etkileyici romanında, insan doğası, hayatın anlamı ve ölümün gerçekliği gibi temel varoluşsal sorulara cevap aranır.

23. "Zen ve Motorsiklet Bakım Sanatı", (1974), Robert M. Pirsig

ABD'li felsefeci Robert M. Pirsig'in 1974 yılında yayımlanmış olan bir kitabı ve nitelik metafiziğini konu eden ilk metinlerden biridir. Kitabın ismi, 1953'te yayımlanan ve Eugen Herrigel imzalı Okçuluk Sanatında Zen isimli bir başka kitabın başlığı üzerinde bir kelime oyununa dayalıdır.

24. "Cesur Yeni Dünya", (1932), Aldous Huxley

ankakedisi.files.wordpress.com

Zamyatin'den bir hayli etkilenen Huxley'in romanı da 26. yüzyılda geçer. Genetik bilim ve üreme yolları vasıtasıyla insanlar bir çok yönden değiştirilmiştir. İnsanlar hastalıkları yenmiş; ırklar arasında eşitlik sağlanmış, sağlıklı, zengin ve mutlu bir toplum oluşturulmuştur. 

İlk etapta ütopya gibi görülecek bu durum ancak bir çok insanî değerin yok edilmesiyle mümkün olmuştur...

25. "Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi", (1916), James Joyce

James Joyce’un yarı otobiyografik bu romanı, genç Stephen Dedalus’un bir sanatçı olabilme arzusuyla, hayal gücünü boğan ve yaratıcılığını sindiren kiliseye, okula ve topluma başkaldırışını anlatıyor.

Joyce’un İrlanda’da geçen çocukluk ve gençlik yıllarından esinlenerek kaleme aldığı bu anlatı, sanatçının bağımsızlığını ilan etmesi için ailevi, kültürel ve milli değerlerini sorgulamasını ele alıyor. 19. yüzyıl sonunda Dublin’de dünyaya gelen Stephen Dedalus’un bilinci, İrlanda’nın tarihî ve siyasi hareketleriyle, Katolik Kilisesi’nin kültürü ve değerleriyle yoğrulmuştur. 

Roman boyunca entelektüel, cinsel ve manevi gelişimini adım adım izlediğimiz Stephen, aldığı dinî eğitim ve ilkgençlik yılları boyunca kendisini öğretmenlerinden, ailesinden ve çevresinden ayrı tutanın ne olduğunu fark edeceği bir uyanış anına doğru ilerlemektedir. (Tanıtım Bülteninden).

26. "Sineklerin Tanrısı", (1954), William Golding

Nobel ödüllü İngiliz edebiyatçı Golding'in romanı 2. Dünya Savaşı'nın hemen ardından bir nükleer savaş sırasında geçer. Bir adaya bırakılan çocuklar ve gençler arasındaki yaşam ve liderlik mücadelesi anlatılır. Çocukların masumiyeti ve iyilik potansiyeli yerine, 'kötülük' olarak adlandırdığımız kimi davranışların insanın özüne ait olduğunu savunur...

27. "Ütopya", (1516), Thomas More

More, Yunanca yer anlamına gelen sözcüğün önüne iyi anlamına gelen 'eu' ve yok anlamına gelen 'ou' takılarını birlikte çağrıştıran bir hece getirmiş, böylece aynı anda 'iyi yer' ve 'yok yer', yani 'olmayan iyi yer' gibi bir anlam taşıyan bir tür cinas yapmıştır.

Yapıtın modern anlamda bir roman olduğunu söyleyemeyiz. Ancak bir 'kurgu' olduğu için 'anlatı' olarak kabul edebiliriz. 

Anlatı var olmayan bir kurgusal adada geçmektedir. More kitabında Ütopyalıları ve onların yaşam biçimlerini anlatarak, döneminin İngilteresi'ne bir eleştiri getirir. 

İyi yaşamın, ideal devletin ne olduğu sorusunu ortaya atar.

28. "Anthony Burgess" (1962), Otomatik Portakal

rjdent.files.wordpress.com

Orijinal ismi 'A Clockwork Orange' olan yapıt İngiliz edebiyatçı ve müzisyen Anthony Burgess tarafından kaleme alınmıştır. Kitap, esas olarak insanın makineleştirilmesine yönelik klasikleşmiş bir distopya ve kara mizah örneğidir. Yapıt, usta yönetmen Stanley Kubrick tarafından filme de alınmıştır ve en başarılı roman uyarlamalarından biri olarak kabul edilmektedir.

'Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna bir baskı yöntemi uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum...' Anthony Burgess.

29. "Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?", (1968), Philip K. Dick

nsaxonanderson.files.wordpress.com

ABD'li yazar Philip K. Dick'in başyapıtı olarak kabul edilen roman 2021 yılında savaş sonrası  San Francisco'da geçer. Roman insanların çevre sorunları, felaketler ve makineleşme karşısındaki durumunu irdeler. 

Yapıt,  Ridley Scott tarafından 'Blade Runner' adıyla sinemaya da uyarlanmıştır.

30. "Solaris", (1961), Stanislav Lem

Romanda dünyaya yakın bir gezegen olan Solaris ile girilen etkileşimden ve bu etkileşim sonucunda oluşan olaylar üzerinden felsefe, din, psikoloji gibi çok çeşitli konular üzerine gönderme yapılmaktadır. 

İnsanlar bu yakın fakat garip gezegen hakkında olabildiğince bilgi toplamaya ve nihayetinde gezegenden pratik faydalar sağlamayı hedeflemektedir ve bu da gezegen hakkında çok daha ayrıntılı bilgi sahibi olmayı, yani gezegeni yerinde tanımayı gerektirmektedir.

Roman tam da bu çabaların sıkıştığı bir noktada başlamakta ve aynı karamsarlıkla bitmektedir.

Dâhi yönetmen Andrey Tarkovski tarafından da filme uyarlanmıştır.

Her liste, özellikle kitaplar ve filmler üzerine olanlar, baştan eksik ve kusurludur. Dolayısıyla bu liste de öyledir. Sizlerin görüş ve önerileriniz ile daha sonra listeyi güncelleyebiliriz. Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin!

Bonus: Anthony Quinn, "Zorba" (Dans Sahnesi).

Popüler İçerikler

Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!