Sizde de Olabilir! Masum Bir Bebeği Psikopata Dönüştüren Faktör Olarak 'Seri Katil Beyni'

20.04.2018 - 02:11

Kriminoloji ve nörobilim araştırmalarının gösterdiği üzre seri katillerin beyinleri birbirleriyle epey benzeşiyor. Tabii bu özelliklere sahip olan herkes seri katil olacak diye bir kural yok. Fakat yine de bütün bunların acımasız bir seri katille kimseye zararı dokunmayan bir insanı ayıran en kilit özellikler olduklarını söylemek mümkün.

Peki nasıl ortak özelliklerden bahsediyoruz?

Öncelikle kabul edilen tanımla başlayalım. Seri katil, birbirinden farklı zamanlarda üçten fazla insan öldürmüş kişilere deniyor.

Ayrıca her infazın arasında bir süre sakinleşme periyodu olması gerekiyor.

Seri katiller genellikle stres döngüsü içinde cinayetlerini işliyor.

Her cinayetin ardından geçici bir rahatlama yaşıyorlar, fakat sonrasında tekrardan stres sürecine girip devam eden cinayetleri işliyorlar. Pratikte cinayetlerin en yaygın motivasyonları olarak para, heyecan, güçlü hissetmek ve dünyayı kötülüklerden temizlemek gösterilmiş.

50 seri katil üzerinde yapılan bir araştırma, büyük çoğunluğunun çocukluk döneminde istismara uğradığını gösteriyor.

Seri katillerin %18’i ilgisizlik, %26’sı cinsel istismar, %36’sı fiziksel istismar (dayak, işkence vs.) %50’si psikolojik istismar, %68 genel olarak kötü yetiştirilme koşulları yaşamış. %32’lik bir kısım ise herhangi bir istismara uğramadığını ifade etmiş.

Dr. Helen Morrison’ın 136 seri katille gerçekleştirdiği bir başka araştırmanın bulguları da bir o kadar çarpıcı.

Mülakatların ardından seri katillerin dünyaya herhangi bir aidiyet hissetmedikleri ortaya çıkmış. Yani duygusal olarak hasarlı büyümek, seri katillerin kurbanlarıyla empati yapmasını engelliyor. Bir başka ortak özellik de kromozom anomalileri.

Nörobilimci Jim Fallon’ın bulguları da önemli. Aslında Fallon’un hikayesini ilgi çekici yapan şeylerden biri de, kendisinin de bir psikopat seri katilin özelliklerine sahip olması.

Genel olarak duygusuz, katı ve sakin biri olarak tanımlanan Fallon, fendisinin ve oğlunun beyin taramalarını psikopatlarınkiyle kıyasladı ve tıpkı psikopatlarınki gibi düşük orbital korteks aktivitesine sahip olduklarını fark etti. Düşük orbital korteks aktivitesi, öfke, şiddet, yeme içme ve seks gibi davranışların daha az bastırılmasına sebep oluyor.

Bir başka benzerlik de, beyindeki serotonini düzenleyen MAO-A geninin eksikliğiymiş. Savaşçı geni olarak adlandırılan bu gen duygudurumuna doğrudan etki ediyor.

Bu kadarla da sınırlı değil. Fallon geriye yönelik soykütüğünü araştırdığındaysa, katillerin olduğunu görmüş. Yani psikopatlığın büyük ölçüde genetik olduğunu söylemek mümkün.

Yine de araştırmaları Fallon’ın düşünce tarzında önemli bir değişime neden olmuş.

Önceleri en etkili belirleyenin genler ve beyin fonksiyonları olduğunu düşünürken, şimdi çocukluk deneyimlerinin her şeyi değiştirebileceğini düşünüyor.