Keşke her biri gerçek olsa, keşke her birine eskisi gibi gönülden inanabilsek...
Keşke her biri gerçek olsa, keşke her birine eskisi gibi gönülden inanabilsek...
Çıkar ilişkileri hayatın her alanına yansıdığı bu çağda nezaket artık enayilik olarak görülüyor. Birkaç kişi dışında kimse kimseye çıkarı olmadığında yardım etmiyor ya da nezaket göstermiyor. Herkes birbirini ezme telaşında. Nezaket de neredeyse sadece gösteriş için yapılmakta. Yine de nezaketi asla asla bırakmıyoruz. Bırakın enayi desinler...
Bunu ilk olarak söyleyen insanın ve buna inanan insanların nasıl bir psikoloji içerisinde olduklarını ya da ne kullandıklarını bilmiyoruz. Elbette paranın çözemediği sorunlarla boğuşan insanlar var ama bir çoğu için para en azından koşullarının iyileşmesi için oldukça önemli. Günümüzde her şeyin maddiyatla ölçüldüğü şu dünyada paran olmadan karnını bile doyurman mümkün değilken hala Pollyannacılıkta master yapan insanların kullanmaktan sıkılmadığı bir terim 'Parayla saadet olmaz'.
İnsanlara eziyet eden, önüne geleni ezen, onları kullanan kişiler en üst makamlara kadar ulaşırken; iyi niyetinden kimseye en ufak bir kötülük dahi yapamayan insanlar hep kaybetmeye mahkum oluyorlar.
Tamam iç güzellik önemlidir ama kimse için de dış güzelliğin, zenginliğin, zekiliğin önüne geçemez. Sırf iyi niyetli olan başka hiçbir özelliği olmayan bir insanı sadece kullanırlar. Onun bu özelliğine hayran olmazlar. Şu an olmasa bile kıymeti yakın zamanda anlaşılacaktır.
Biz bunu 'Ancak çok çalışırsan hayatta kalabilirsin.' olarak değiştirelim. Çünkü artık çalışarak zengin olmak mümkün bile değil. Bir ev almak için bile 20 seneni vermen gerekiyor. Emeğinle hak ettiğin yere ulaşman imkansız. Şirketler kurup emrinde yüzlerce insan çalıştırırsan eğer, başkalarını da çok çalışmaya ikna edebilirsen o zaman zengin olursun işte.
Bu da zenginlerin uydurduğu bir palavra. İnsanlara hep, kendinden kötüsünü örnek göstererek yukarıdakileri rahat bırakması sağlanmış. Sen aza tamah et ki, sana aza tamah etmeyi öğütleyen insan daha fazla kazanabilsin. Onun seviyesine geleme. O zenginliğini her daim korusun...
Aksine işini yapan insan göze batar. En alt seviyedeki çalışandan en üst seviyedeki yöneticiye kadar hepsi onu kullanmaya çalışırlar. Arkasından konuşurlar, yeri geldiğinde kuyusunu kazarlar. Sömürebildiği kadar onu sömürürler.
Koskoca dünyanın senin düşüncelerinle şekilleneceğini düşünüyorsan yanılıyorsun. Tamam her zaman umut vardır ama kaybettiklerinin de geri dönüşü yoktur. Bir şeyi istiyorsan onun için mücadele etmen hatta savaşman gerekli. Sadece olumlu düşünerek o şeyin gerçekleşmesini bekleyemezsin.
Siz her gün 12 saatten haftanın 6 günü çalışırken, başkaları sadece zengin bir ailede doğdular diye gününü gün edebiliyorlar. Elinizden gelen bir şey yok, onların yerine geçmek gibi bir şansınız da yok. Belirli zorunluluklarınız var. Onlar için didinmek zorundasınız. Şans?
İnsanların birlikteyken bile çıkar hesapları güttüğü, üstünlük savaşları verdiği ilişkilerde hala gerçek sevgiden bahsetmek pek mümkün değil. 'İlişkinin ipi kimin elinde?', 'Kim daha çok kazanıyor?', 'Aileler bu ilişkinin neresinde?' gibi sorular oldukça çok düşünülüyor, konu sevgiye gelemiyor bile.
Aklınızda her şeyi geride bırakıp yola çıkma fikri mi var? E ne duruyorsunuz, hemen şimdi çıkın. Durun durun çıkmayın tamam, şaka yaptık. Belirli bir maddi desteğiniz olmadan, bir planınız olmadan, gideceğiniz yer hakkında fikir sahibi olmadan nereye gideceksiniz ki? Otostop falan çeker giderim diyorsanız yanılıyorsunuz. İsterseniz deneyin. 3 günde şehir dışına zor çıkarsınız. Hem hayatınız yollarda geçer valla. Geri de dönemezsiniz. Siz inanmayın öyle her şeyi bırakıp otostopla dünyayı gezen yabancılara.
Hayat, muhteşem başlangıçlar yapıp erkenden yıkılmış insanların başarısızlıklarıyla dolu. Bitmemiş projeler, binlerce kez tekrarlandığı halde sonuca ulaşmayan deneylerin varlığı yadsınamaz. O yüzden bir işe başlamanın yanı sıra o işi devam ettirebilmek son derece önemli. Devamının kendi kendine gelmesini beklerseniz, o iş başladığınız gibi kalır.
Nerede kazanıyor ya iyi insanlar sorabilir miyim? Hangi masalda yani? Artık filmlerde ya da dizilerde bile bu yalanı neredeyse hiç işlemiyorlar. Etraf iyi olduğunu sanıp ya da öyle gösterip insanları kandıran kötü liderlerle dolu. Doğruyu söylerseniz her yerden kovulur, iyi olmaya çalışırsanız her yerde kullanılırsınız. O yüzden siz sadece yakınlarınıza iyi olun yeter. Kazandığınız şeyler teselli ödülünden öteye geçemez yoksa.
Bunu söyleyen insan net hayaller aleminde yaşıyordur. Evine ocağına incir ağacı dikilmiş, her şeyini kaybetmiş adam, düşünsene yaklaşıp ona 'Mutlu olmak senin elinde.' diyorsun. Adamı fena yaparlar valla.
Oğlum saçmalamayın, iyi bir şey olacak ki mutlu olalım. Öyle mutlu olmak senin elinde deyip işin içinden sıyrılmakla olmuyor. Hem durup dururken mutlu olmak da kendini kandırmak değil mi?
Bir şeyleri zamana bırakmak kesinlikle iyi geliyor. Zaman hiçbir şeyi geçirmez arkadaşlar, sadece yaralarınız kabuk bağlar. Tekrar deştiğinizde o yara aynı acıyı yaşatacaktır size. Zaman tedavi etmez, aksine daha çok çürütür insan bedenini. O yüzden, zamana bırakayım unuturum demeyin. Alışırsınız, unutmazsınız...
Sevgili editör ne çok dolmuşsun. :D Ama sonuna kadar haklı bir içerik.
Gördüğüm en haklı paylaşım...
Parayla Saadet olabilir. Yalnızca parayla olmaz. Onu düzgün kullanmanız ve biraz da şansınızın yaver gitmesi gerekir. O sözde kastedilen aslında paranın olması saadetin garantisinin olmadığı. Biraz muğlak bir söz olduğu için karışması normal tabix