Erdoğan, 'Suriye, Irak, Yunanistan, Ukrayna gibi komşularımızdaki durum ortadayken, Meclisteki tüm siyasi parti genel başkanlarının, ülkenin geleceğini düşünerek adım atmaları gerekiyor' dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftar yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, pazartesi günü AK Parti ve CHP ile başlayan ilk tur koalisyon görüşmeleriyle ilgili değerlendirmeler yaptı.
'Dün itibarıyla başlayan, bugün de devam eden koalisyon görüşmelerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini ve hayırlı bir neticeye ulaşmasını temenni ediyorum.
Suriye, Irak, Yunanistan, Ukrayna gibi komşularımızdaki durum ortadayken, Meclis'teki tüm siyasi parti genel başkanlarının, ülkenin geleceğini düşünerek adım atmaları gerekiyor.
Sıkılı yumruklarla musafaha olmaz. Siyaset, özü itibarıyla bir uzlaşma, müşterekler üzerinde mutabakata varabilme sanatıdır. Siyasilerin görevi, taktik manevralarla millet iradesine çalım atmak değil, bilakis sandıkta tecelli eden karara tâbi olmak, onu hayata geçirmektir.
Bugüne kadar Anayasa'nın bana verdiği görev çerçevesinde nasıl süreci kolaylaştırıcı, ön açıcı görev ifa etmişsem, inşallah bundan sonra da aynı tavrı sürdüreceğim. Tüm siyasi parti genel başkanlarından da aynı hassasiyeti göstermelerini diliyorum.'
'Paralel yapı'ya karşı destek çağrısı
Cumhurbaşkanı Erdoğan isim vermeden 'paralel yapı' dediği Fethullah Gülen Cemaati ile ilgili sivil toplum temsilcilerinden destek istedi.
'Ben sizlerden bir konuya özel hassasiyet göstermenizi bekliyorum. En kutsal değerlerimizi istismar eden, örgüt amaçları uğruna her türlü kirli ilişkiye giren paralel ihanet çetesinin neden olduğu tahribatın sarılması gerekiyor. Himmet diyerek, hizmet diyerek, milletten topladıkları paraları nerelere harcadıklarını hep birlikte gördük. Maalesef iyi niyetle verilen hayır hasenat, Türkiye'nin hasmı lobilere, kumar masalarına, zevk ve şatafat düşkünlüğüne peşkeş çekildi. Körpe zihinler, gencecik dimağlar, geleceğimizin teminatı olan binlerce gencimiz bu örgüt elinde ülke ve millet karşıtı bir konuma sürüklendi. Buna karşı son derece dikkatli, son derece hassas olmak durumundayız. Bu paralel örgütün işlediği cürümlerin, devlette ve vatandaşlarımız arasında sebep olduğu fitnenin izale edilmesi noktasında sizlerin daha fazla çaba sarf etmesini bekliyorum. Öğrenci yetiştiren, yurt açan, yoksulun elinden tutan, tefekkürü ve tezekkürü çoğaltan gayretlere ihtiyacımız var. Sizler ayakta olduğunuz, yükü omuzladığınız müddetçe, inşallah Türkiye'nin istikbali de parlak olacaktır. Ben sizlere güveniyorum, inanıyorum.'
'Mevcut rejime ehvenişer muamelesi yaparak...'
Erdoğan ayrıca Suriye'deki iç savaşla ilgili uluslararası topluma tepkisini sürdürdü.
'İnsan hayatı, hırslara, çıkar hesaplarına kurban edilemeyecek kadar değerlidir, azizdir. Her gün, kimyasal silahlarla, bombalarla çocukların katledildiği, yetim ve öksüz bırakıldığı bir dünyanın huzur ve sükûn bulması mümkün değildir. Ölen her masum, insanlığımızdan da bir parça götürüyor. Yok edilen her şehirle birlikte kadim medeniyetimizin çok kıymetli bir cüzü, hatırası da ortadan kalkıyor. Artık herkesin elini vicdanına koyup, bu vahim tablonun geri döndürülmesi, yaşanan vahşetin son bulması için harekete geçmesi şarttır. Savaşın sebep olduğu mülteci sorununu komşu ülkelerin üzerine yıkarak, sınırları kapatarak, mevcut rejime ehvenişer muamelesi yaparak, bu sorun çözülemez. Suriye halkı, DEAŞ terörü, bununla birlikte Esed'in devlet terörü arasında bir tercih yapmak zorunda bırakılamaz, bırakılmamalıdır.'
'İnisiyatif alınması gerekiyor'
'Şayet gelecekte yeni Srebrenitsa katliamlarının, Ruanda katliamlarının yaşanmasını istemiyorsak, başta BM Güvenlik Konseyi ülkeleri olmak üzere tüm uluslararası ve bölgesel güçlerin inisiyatif alması gerekiyor. İnşallah önümüzdeki günlerin bu noktada yeni açılımların yeni müjdelerin habercisi olmasını temenni ediyorum.'
'Suriye kasabı Esed'e teslim ediliyorlar'
Geçen cumartesi günü 20. yıldönümü olan Srebrenitsa Katliamı'na değinerek tarihten ders çıkarılması gerektiğini söyleyen Erdoğan şöyle devam etti:
'20 yıl önce Avrupa'nın tam ortasında gerçekleşen Srebrenitsa Katliamı, esasında uluslararası toplumun acziyetinin resmiydi. İrade eksikliğinin, kayıtsızlığın, kısır çekişmelerinin ve çıkar hesaplarının ne tür felaketlere sebep olabileceğinin en bariz ifadesiydi. Ders alınmayan tarih tekerrür eder. Şu anki yaşanan hadiseleri önümüze koyduğumuzda maalesef böyle bir dersin çıkarılmadığını görüyoruz. Ne yazık ki bugün de benzer olaylar Suriye başta olmak üzere dünyanın bir çok ülkesinde tekrarlanıyor. 20 yıl önce kendine sığınan sivilleri, Sırp kasabı Ratko Mladiç liderliğindeki o askerlerin insafına teslim eden anlayış, bugün de milyonlarca sivili Suriye kasabı Esed'e teslim ediyor.'
Bosna Savaşı ile kıyasladı
'Bosna Savaşı sırasında 300 binden fazla insan hayatını kaybetmiş, 2 milyondan fazla kişi de evlerini terk etmek zorunda kalmıştı. Bugün Suriye'de 300 bininin üzerinde insan hayatını kaybetti. 2 milyonu bizim ülkemizde olmak üzere, yaklaşık 4 milyon kişi ülkesini terk etti, 6 milyon Suriyeli de ülke içinde yer değiştirmek zorunda kaldı. Uluslararası toplumun irade eksikliğinin bedelini 20 yıl önce Boşnaklar ödemişti, bugün de bu bedeli masum Suriyeliler, Iraklılar ödüyor. Aynı şekilde, Filistin'de, Mısır'da, Libya'da, Myanmar'da, Somali'de dünyanın birçok yerinde mazlumların yaşadığı acılar yüreklerimizi sızlatıyor.'
AA ve Al Jazeera