'Siyasilerimiz Fransa'dan Ders Almalı'

Fransa'nın başkenti Paris'teki Cumhuriyet Yürüyüşü'ne katılan Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, Fransızların bugün dünyaya özgürlükleri savunmak için her türlü görüş ayrılığını unutabileceklerini gösterdiğini belirterek, 'Bu ülke ruhunu özgürlüklerden alan bir ülke. Bugün bütün dünyaya gösterdiler ki, eğer özgürlüklerine bir saldırı olursa toplum bu saldırıya tek bir millet olarak cevap verir' dedi.

Özkök, bu birliktellikten Türkiye'deki siyasetçilerin de ders alması gerektiğini ve herkes için de en gerekli şeyin özgürlük olduğunu söyledi.

Başkent Paris'teki Cumhuriyet Yürüyüşü'ne Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök de katıldı. Paris'te 6 yıl yaşadığını belirten Özkök, DHA'ya yaptığı açıklamada, 'Bu semte Saint germaine'de kartiye Laiten Saint Michele'de oturdum. Merakımdan bu kiliseye epeyi geldim. Pazar ayinlerine falan. Hayatımda bu kiliseyi hiç bu kadar kalabalık görmedim' dedi.

Cumhuriyet Yürüyüşü'ndeki kalabalığa değinen Özkök 'Bugün söylenen rakamlar doğruysa 1944'teki Paris'in Alman işgalinden kurtuluşundan beri en büyük kalabalık toplanmış. Biri düşman işgalinden kurtulma, biri de özgürlükler ve demokrasi için. Fransızlara kızarsınız kızmazsınız ben onu bilmem. Ben bu ülkede yaşadığım için biliyorum, bu ülke ruhunu özgürlüklerden alan bir ülke. Bugün bütün dünyaya gösterdiler ki eğer özgürlüklerine bir saldırı olursa toplum bu saldırıya tek bir millet olarak cevap verir' ifadesi kullandı.

TÜRKİYE ARTIK TEK MİLLET DEĞİL

Türkiye'nin artık tek millet olmadığını savunan Özkök, 'Bugün ben en çok neye gıpta ettim biliyor musunuz? Türkiye artık tek millet değil. Maalesef kutuplaşmadan dolayı biz üç ayrı millete bölündük. Tek millet olmamız için ille bir acı mı çekmemiz gerekiyor, ille böyle bir saldırıya mı uğraması gerekiyor. Buna lüzum yok, bundan alınacak asıl ders şu; bu çağda 21. Yüzyılda insanları insan yapan en önemli özelliklerden bir tanesi özgürlükler, özellikle ifade özgürlüğü' diye konuştu.

MARJİNAL BİR DERGİ

Bugün uğruna bir buçuk milyon insanın toplandığı Charlie Hebdo'nun aslında marjinal bir dergi olduğunu ve 30 bin sattığını söyleyen Özkök, şöyle konuştu:

'Fransızlara sorsanız çoğunun da tanımadığı bir dergidir belki. Merkez Fransızların çok sevmediği bir dergi. Ne oldu biliyormusunuz? Marjinal bir dergi için verildi. Asıl burdaki en önemli mesaj o. Yani diyor ki Fransızlar bunun ilede merkezde ki kurumlara saldırı olması gerekmiyor. En marjinalimize yapılan saldırı bizim özgürlüklerimize yapılmış saldırıdır. Çünkü gerçek anlamda özgürlükler merkezdeki insanların özgürlüklerinden çok kenarda marjda bulunan insanların özgürlüklerini savunmaktır. Bugün benim dikkatimi çeken şey şuydu; sloganlara baktım Fransızlar Liberte egalite fıternite yani özgürlük, eşitlik ve kardeşlik. 1789'dan 1968'e kadar geçen 150-200 yüz yıl içerisinde beş büyük toplumsal olay yaşadı. 1789'u ihtilali, 1830 İhtilali, 1848 İhtilali, 1871 Paris komünü ve 1968 ve bu demokrasi bu beş büyük halk ayaklanması sonucunda ortaya çıkmış bir demokrasi. Fransızları kutlamak ve onlardan ders almak gerekiyor.'

'BUNDAN BİZİM SİYASİLERİNDE DERS ALMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM'

Fransızların bütün dünyaya özgürlükleri savunmak için her türlü görüş ayrılığını unutabileceğini gösterdiğini belirten Özkök, 'Ben bundan bizim siyasilerin de ders alması gerektiğini düşünüyorum. Bizim hepimiz için. Tayyip Erdoğan için de Başbakan için de Devlet Bahçeli, Kılıçdaroğlu, Demirtaş için de herkes için de en gerekli şey özgürlük. Önce özgürlük. birlikte olmak. İyiki geldim buraya iyiki geldim. Bunu gidip torunlarıma anlatacağım. Gördüğüm şeyi. Keşke onları da getirseydim buraya diye düşünüyorum. Çünkü Fransızlar şunu gösterdiler, özgürlükler hayati derecede önemli şeyler. Ve birde özgürlükler uğruna gerektiğinde bir bedel ödemaya hazır olmak gerekir. Ben Türkiye'de bizim hepimizin asıl sorununun bu olduğunu düşünüyorum. Çok korkak bir millet olduk. İşadamlarımız korkak, gazetecilerimiz korkak, siyasetçimiz korkak, sokaktaki insan korkak. Bir tane otoriter kimlik geldiği zaman herkes pısıyor. Korkmamak lazım' diye konuştu.

Özkök, 'Dünyanın en büyük şeyi geldi buraya, öldürdüler insanları. Herkes ayakta. Bugün baktım küçücük çocuklardan gencecik insanlar. Bu olay Fransızlara milli marşını da geriye verdi. Bugün baktım orda herkes Marseilles söylüyor. Ben gençken 1970'de burada biz solcular Marseillesi küçümserdik. Fransız solcuları küçümserlerdi bu çok çok kanlı bilmem neli diye. Bugün hepsi o Marseillesin ne olduğunu da anladılar. Bizim İstiklal marşımız da böyle onun arkası nda büyük bir mücadele var. Dolayısıyla bence bütün dünya burada Republique Heykeli'nin etrafındaki bayraklara baktım. Enteresan Türkiye açısından da. PKK bayrağı var, Türk bayrağı yanında Filistin bayrağı, onun yanında Fransız, Alman bayrağı var. Bundan ders çıkarmak lazım' dedi.

Cumhuriyetçilik adına yapılan fanatizmi de terör olarak yorumlayan Gazeteci Ertuğrul Özkök şöyle devam etti:

'Hep kafamızı gömüyoruz, yani İslamcı terörist olmaz. Oluyor işte. Hıristiyancı da olabilir terör, Yahudilerin de yaptığı terör de olabilir. Herhangi fanatik hangi inanç hangi ideoloji uğruna olursa olsun cumhuriyetçilik adına da fanatizm yaparsan o da terördür. İslamcılar adına da yaparsan terördür. Ben artık İslamcı terör olmaz ona DAİŞ diyelim bunların hepsi palavra. Sonunda bizim hepimizin hak etmemiz gereken ve bedelini ödemeye hazır olmamız gereken bir özgürlük meselemiz var. 21. Yüzyılda insan gibi yaşamak istiyorsak eğer, özgürlüklerin bedelini ödemeye hazır olmamız gerek. Orda on tane gazeteyeci hayatlarını ödediler. Hebdo dergisi yayın yönetmeninin röportajını izledim. Soruyorlar 'korkmuyor musun' adam diyor ki, 'Ben kredi kartı kullanmam, evli değilim, çocuğum yok'. Ama diyor ki 'Bana sorarsanız diz çökerek yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih edirim' diyor ve öldü.'

Öldürülme korkusunun ne olduğunu çok iyi bildiğini ifade eden Özkök, 'Bir gazetecinin hayatında belkide en sembolik şekilde öldüğü yazı işleri toplantısının ortasında öldü. Ben bunun ne demek olduğunu biliyorum. Ben çünkü 20 yıl boyunca öldürülmüş bir genel yayın yönetmeninin koltuğunda oturdum. Yani o öldürülme korkusunun ne olduğunu ben çok iyi biliyorum. Yaşayarak öğrendim bunu ama o bedeli ödemeye hazır olmak gerekiyor yoksa bizim insan kalan tarafımız ne bir diktatör gelip höyt dediği zaman biz yere yatacaksak yuh bize ya. Bu Kurtuluş Savaşını vermiş ülke bu mücadeleleri vermiş ülke bir tane diktatör gelecek bir tane o bağırtacak, bir tane terörist gelecek iki tane silah atışı yapacak bunlara papuç bırakmamak gerek. O yüzden ben diyorum herkese; Türkiye'de işadamlarıda o korkak işadamlarıda gelip burada görselerdi. Nasıl bedeller ödeniyor özgürlükler uğruna. Turgut Özal'ın söylediği bir şey vardı; Liberalizmi savunuyorsunuz, liberalizm yalnız sebest piyasa liberalizmi değildir. Liberalizm aynı zamanda liberal düşüncedir. İnanaçta liberal inanmaktır. Özgürce düşünmek, özgürce inanabilmek, özgürce yaşaya bilmek ' diye konuştu.

'Bizim peygamberimizden kalan böyle bir Müslümanlık yok' diyen gazeteci Özkük, sözlerini şöyle tamamladı:

'Öldü insanlar, hayatlarından da oldu. Ama bütün dünyaya da çok olumlu mesajlar verdiler. Bir de burada çok sembolik şeylerde var. Yazı işleri masasında 10 tane gazeteci öldürüldü. Saldıranlar güya Müslümanlık adına yapıyorlar. Hangi Müslümanlıksa o. Bizim peygamberimizden kalan böyle bir Müslümanlık yok. Bize öğretilen böyle bir Müslümanlık yok. Kuran böyle Müslümanlıktan bahsetmiyor. Kendi uydurdukları Müslümanlık adına bu insanları öldürdüler. Ama yazı işleri masasında öldürdükleri çocuklardan biri karükatürüstlerden biri de Müslümandı. Dışarda onları bekleyen polis Müslüman. Sonra gittiler. Yahudi marketini bastılar orda bir Müslüman çocuk 15 kişinin hayatını kurtardı. Sembollerle dolu. Hangisi Müslüman bunların? Bana göre, elinde silahla dolaşan korkaklar değil. Bana göre, Müslüman içeride o Yahudileri kurtaran dışarıdaki o polis, içerdeki o yazı işlerindeki çocuk onlar Müslüman. Gerçek Müslümanlar onlar. Öbürleri değil. Ben bugün Başbakan Davutoğlu'nun buraya gelmesini çok olumlu buldum ve iftahar ettim. Hakikaten bir Türk olarak iftihar ettim. Burda olduğu için. Çünkü Türkiye'nin dünyada eğer özgürlükler için gireceği bir cephe varsa, özgürlük cephesi varsa, bir özgürlük mücadelesi varsa Türkiye'nin duracağı yerin tam göbeğinde olması gerekirdi. O yüzden Başbakanın gelmesini de tebrik ediyorum. Başbakanı çok olumlu buldum.'

Gülten Özbey, DHA

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti