Siyah ve Beyazın Ezeli Rekabeti: Satranç Taşlarının Renklerinin Nasıl Belirlendiğini Biliyor musunuz?

Hristiyanlığın erken dönemlerindeki anlayışta siyah ve beyaz, iyi ve kötüyü temsilen bir karşıtlık oluşturmaya başlamıştır. Hem yaratılış hikâyelerindeki karanlık ve aydınlık hem de doğadaki gündüz ve gece karşıtlığından beslenen bu anlayış rakipsiz kalmamıştır. Bu karşıtlığa, Antik Yunan ve Roma’da kökenleri pagan geleneklere dayanan siyah, kırmızı ve beyaz üçlüsü eşlik etmiş; bu üçlü antik çağlardan başlayarak ortaçağda devam eden sınıf ayrımının da sembolü olmuştur (rahipler için beyaz, savaşçılar için kırmızı ve zanaatkârlar için siyah).

Bu iki sistemin birlikte varoluşu, üç rengin farklı kombinasyonlarla ortaya çıkmasında da etkilidir. Feodal dönemde seküler alanda var olan kırmızı-beyaz karşıtlığı dini alanda önemli olan siyah-beyaz karşıtlığının yarattığından daha güçlü olmuştur. Doğada da siyah-beyaz karşıtlığının nadiren bulunması, kırmızı-beyaz karşıtlığının güçlenmesinde önemli bir etkendir. Bu noktada, satranç oyunu iyi bir örnek teşkil eder.

Satranç taşlarının zıt renkleri

Geçmişte olduğu gibi günümüzde de severek oynanan satranç, 6. yüzyılda Kuzey Hint bölgesinde ortaya çıkan bir strateji oyunudur. Günümüzde İran olarak bilinen Pers ülkesi ve Çin’de yaygınlaşan satrancın taşları, o coğrafyada daha güçlü bir karşıtlık oluşturduğu düşünülen kırmızı ve siyah renklerde yapılmıştır. Çin kültüründe kuzey sembolik anlamda siyah renk ile özdeşleşmişken, güney kırmızı renk ile sembolize edilir.

Öte yandan, siyah suyu, kırmızı ise ateşi simgeler. Tüm bu hâkim renk sembolleştirmeleri, Asya kültüründe özellikle Çin’de kırmızı ve siyahın zıt renkler olarak algılanmasını sağlamıştır. Arap ülkeleri ve tüm Akdeniz coğrafyasına bu renklerini koruyarak yayılan satranç, 9. yüzyılda Avrupa’ya geldiğinde hem taşların hareket düzenleri hem de renkleri ile değişikliğe uğramıştır.

Avrupa’nın feodal döneminde siyah ve kırmızı birbirine karşıt olmadığı gibi, bir araya gelmeleri sembolik renk sisteminde çok da önem taşımamıştır. Aksine, beyazın renksizlik, kırmızının ise renklilik olarak kabul edilmesi sebebi ile zıtlığın kırmızı ve beyaz olarak algılanması oldukça yaygın bir kullanım olmuştur. Bu durum, 11. yüzyıla doğru siyah satranç taşlarının yerini beyaz satranç taşlarının almasına ve böylece o dönem Avrupa’sında kırmızı ve beyaz olarak kullanılmaya başlanan satranç taşlarının anlamlı bir karşıtlık oluşturmasına sebep olmuştur. 

Her ne kadar feodal dönemde dindışı kullanım pratiklerinde beyaz ve kırmızı zıt renkler olarak kabul edilse de, Hıristiyanlık dini açısından siyah ve beyazın karşıt renkler olması çok eskilere dayanan bir görüştür. 13. yüzyıla doğru başlayan değişimlerle, bu yüzyılın ortasında satranç taşları alışageldiğimiz siyah-beyaz halini almıştır.

Instagram

Popüler İçerikler

Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
TSK'dan Atatürkçü Teğmenlerin Kılıçlı Yemini İçin Açıklama: "Mesele Kılıç Değil, Emre Uyulmaması"
İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı