Hepimizin aklında 'Şunun cevabını duysam keşke' dediği saçma sorular vardır. O saçma soruları bir dermatoloğa sormuşlar...
Kaynak: Asimetrik Medya
Hepimizin aklında 'Şunun cevabını duysam keşke' dediği saçma sorular vardır. O saçma soruları bir dermatoloğa sormuşlar...
Kaynak: Asimetrik Medya
Bu gibi anlarda insanın aklına birbirinden saçma soru geliyor. Aklınızdaki o saçma soruları Dermatolog Uzman Doktor Arzu Karataş yanıtladı! Bakalım neymiş o saçma soruların cevapları…
Sivilcenin oluşum mekanizması aslında bir kıl folikülünün içinin orada salgılanan yağ ve kirle tıkanmasıdır. Daha sonra bu bölgede bakterilerin miktarının artmasıyla sivilceye dönüşür. Normalde vücudumuzdaki bu sebumun, yani ergenlikle birlikte artan yağın görevi, bu bölgedeki kılları yağlandırmak. Hayvanlarda da kürk durumu olduğu için onlarda çok akneye dönüşmüyor. Ama tüysüz hayvanlarda akne oluşumu gösterilmiş. Hatta insanların evcilleştirmeye başladığı kedi ve köpeklerin büyük bir kısmının ağız altındaki bölgede sürtmeye bağlı olarak akneye benzeyen lezyonlar oluşabiliyor.
İnsan vücudu, dünyanın her yerinin olduğu gibi, birçok mikroorganizma için yaşam alanı. Yani bizim derimizin üzerinde eklem bacaklılar, bakteriler, mantarlar ve daha birçok şey var. Bunlar birbiriyle denge içinde yaşıyorlar. Normal koşullar altında bunların tedavi edilmesini istemiyoruz. Onlar dışarıdan gelip bizi hasta edebilecek bakteri, mantar ve eklem bacaklılardan koruyorlar bizi. Bu ilişkinin dengesi bozulmadığı sürece tedavi uygulamıyoruz.
Bizim kabusumuz oldu. Dijital dünyada bir şeylerin gelişmesi insanların daha çok sosyal ilişki kurmalarını sağlıyor ama bir yandan da kendilerini yargılamalarına sebep oluyor. Özellikle ergen, genç erişkin hastalarımda o gördükleri şeyin gerçek olmadığına ikna etmekle uğraşıyorum. Örneğin Photoshop yüzünden genç nesil üst dudaklarının alt dudaklarından kalın olması gerektiğini düşünüyor. Rönesans’tan beri tanımlanmış tüm güzellik algılarının aksini iddia ediyorlar. Göz altlarımızın hafif mor olması veya çökük olması normaldir ama bu tür Photoshop müdahaleleri nedeniyle insanlar yüzlerinin her yerinin aynı ton ve yükseklikte olması gerektiğini zannediyor. Bu nedenle başvuran hasta sayımız çok arttı.
Çıplak gezen atalarımızın ömrü bizim kadar uzun değildi. Deri, kanseri geliştirebilmek için belirli bir miktar güneşe, belirli bir süre maruz kalmalı. Eğer siz tarlada çalışıyor ve sürekli güneşteyseniz daha masum olan deri kanserlerine yakalanırsınız. Özellikle melanom dediğimiz kanserin riskini en çok bronzlaşma yatakları, solaryum, tatilcilik artırıyor. Bütün sene boyunca güneşten korunmaya hazırlıklı olmayan cildinizi birdenbire saatlerce güneşin altında yatarak ışınlara maruz bırakmanız özellikle melanom riskini katlayarak artırıyor. Birçok insan D vitaminini sentezleyebileceğini düşündüğü için güneş kremi kullanmıyor. D vitamini sentezi için önerilen şey; öğlen güneş ışığını denk getirip 20 dakika direkt ışık almak gerekiyor. Ne yazık ki bizim ırk olarak çok yüksek D vitamini sentezleme yeteneğimiz yok. Kar zarar oranına baktığımızda, ben D vitaminin dışarıdan alınmasını, derimizin kanserden korunmasını tercih ediyorum.
Anneniz-anneanneniz okuyacaksa zararı yok, faydası bile olur ama başkasına gitmeyin. Gerçekten inanıyorsanız işe yarar. Aslında gerçekten çileğin geçirdiğine inandığınızda çilek yeseniz bile geçer. Buna tıpta plasebo etkisi diyoruz. Plasebo etkisi bazı hastalıklarda çok güçlüdür, siğil de bunlardan biri.
Kepek bir deri problemidir, bir saç kılı problemi değildir. Ama kıl folikülü dediğimiz, kılın etrafını saran, kılın etrafına yerleştiği derisinin problemidir. Siz tamamen saçsız olduğunuzda bunlar kaybolduğu için böyle bir problem yaşamıyorsunuz. Çünkü bunu yaşayabileceğiniz bir yer yok kafanızda. Saçlarınızı kazıttığınızda kepek sorunundan kurtulmazsınız çünkü orada hala kıl folikülü vardır.
Kaşıntı aslında çok karmaşık fizyolojisi olan bir şey. Tam olarak neden oluyor, ne yapıyoruz’u bilmiyoruz. İddia edilen şey şu, evrimsel süreçler içerisinde vücudunuzda böcek ısırığı veya istilası olduğunda kaşıntı hareketi oradakilere uzaklaştırmayı sağlar. İkinci neden ise, kaşıntı insanın beyninde mutluluk hormonunun sentezini artırıyor. Kaşıntının antidepresan etkisi vardır.
Teorik olarak düşünürsek evet. Çünkü kadın ve erkek derisi ve ruhu birçok anlamda birbirinden farklıdır. Erkeklerin derisi, kadınların derisine göre daha yağlıdır. Erkekler için kullanılan kremlerde çok az sayıda madde kullanılır. Oysa kadınlarda çok daha çeşitlidir. Erkek kozmetik malzemelerinin içinde daha çok yağ dengesini düzenleyen ve deride irritasyon (tahriş) yaratan alanları rahatlatan kremler var. Cinsiyet değiştirdiğinizde, özellikle hormon tedavisi alıyorsanız yeni cinsiyetinizin kremlerini kullanmanız gerekiyor. Bu bir yandan mutluluğu da artırır.
Şahsım adıma söylersem, evet! Bu benim işimin bir parçası ve işimi seviyorum. Ama tabii ki bir dermatoloğu sadece siyah nokta ve akne tedavisine indirgemek koskoca literatürü küçümsemek olur, doğru değil.
Kırışıklık için söylenen bir cümle bu ama ben hep derim ki, “Allah gülme kırışıklığı versin”. Şöyle bir şey var, somurtmak için de kullanılan birçok kas var. Bırakın da göz etrafınızda şirin şirin gülme kırışıklıkları olsun.
Aslında bene yapılan travmaların kanser yaptığına dair bir veri yok. Peki bu nereden çıktı? Melanom kanseri veya diğer deri kanser çeşitleri vücudumuzda büyüdüğünde normal dokudan daha kırılgan hale gelirler. İnsanlar bunun üzerine ‘Benim iyi huyluydu, ben çarptım kanadı ve kötü huyluya dönüştü’ diye düşünmeye başlamış. Bunlar efsane, böyle bir şey yok.
Kadın doğumcuların veya cerrahların hikayesidir bu ama bana da oldu. Yıllar sonra, ‘Bakın kızımın adını sizin adınız koydum’ diyen bir erkek hastamla karşılaştım. Adamı asistanlığımın ilk yıllarında tedavi etmişim. Adamı aslında çok iyi hatırlıyorum. Ergenlik dönemindeydi ve çok ağır bir akne problemi vardı. Bu yüzden sosyal hayattan kaçmış ve kendini eve kapatmıştı. Evde kapalı kaldığı için obez olmuştu. Bana geldiğinde çok uzun bir konuşma yapıp tedaviye başlamıştık. İki ay sonra güvenini kazanmaya başladım. Benim yönlendirmemle diyetisyene de gitti. Arkadaşlar edinmeye başladı, okulda başarısı arttı. Evlendikten sonra da ilk çocuğunun adını benim adım koymuş.