'Süreç Hükmünü Yitirdi' Açıklaması Öcalan'ın İnisiyatifiyle Yapıldı

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Çözüm sürecinde karşı karşıya oturulan bir masa yok” sözleri üzerine, “Bizim açımızdan yolun sonuna geldik” diyen ‘İmralı Heyeti’ sözcüsü Sırrı Süreyya Önder, Erdoğan’ın sürece seçim odaklı bakarak izleme heyetinin kurulmasının önüne geçtiğini savundu.

Cumhuriyet’ten Selin Ongun’a konuşan Önder, hükümetin kamuoyu araştırmaları ve anketlere dayalı bir siyaset izlediğini, düşen AKP oylarının kaynağını da çözüm süreci olarak yorumladığını belirtti.

Sırrı Süreyya Önder, Öcalan'ın Erdoğan’la ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptığını aktardı:

“Gezi süreci, yolsuzluk olayları, buradan, Sayın Erdoğan ancak radikal demokrasi ile çıkabilir. Kendini ve günü kurtarmak için günlük yöntemlere saptıkça kendi ipini çeken konumuna düşer. Erdoğan radikal demokrasi yerine hangi yola girer ise bu hegemonik alan oluşturmadır. Biz böyle bir süreçte bunu kabul edemeyiz. Bunu Erdoğan'a da iletin.”

Heyet olarak yaptığınız açıklamada, “masa” metaforu çok kullanıldı. O soruyla başlayalım. Müzakere masası devrildi mi, neredesiniz?

Masa tabii ki bir sembol, ama fiziksel olarak da böyle bir masa var. Daha önce dört beş kişilik bir masada görev yapıyorduk. İzleme hayetinin kimlerden oluşacağı konusunda hükümetle bir mutabakata vardıktan sonra daha büyük bir masa yapıldı.

Ne zaman yapıldı bu yeni masa?

Yaklaşık üç ay önce. 15-20 kişinin etrafında oturabileceği bir masa yapıldı. Tarihi Dolmabahçe Mutabakatı’na bu masada karara varıldı.

Gözümüzde nasıl canlanmalı, nasıl bir oturma düzeni oluyor bu masada? Bir protokol oluyor mu mesela?

Bir protokol yok. Öcalan ile biz baş başa görüşürken, kendisi masanın başında otururdu. Biz de sağına ve soluna otururduk, böyle bir düzenimiz vardı. Fakat büyük yeni masaya geçtikten sonra Öcalan’ın bir tarafına biz, bir tarafına devlet görevlileri oturuyordu. Yani heyetler karşı karşıya oturuyordu.

Masayı kim devirdi?

Aslında masayı el ele vererek devirdiler. Masayı itibarsızlaştırmak, masanın olmadığını söyleme fiili sayın Cumhurbaşkanı’ndan geldi. Buna itiraz edip gerçeği söylememek de bu masaya tekme atmaktan farksız bir şeydir. Dolayısıyla iktidar bloku, yani Cumhurbaşkanı sözleri ile, hükümet de susarak el birliği ile devirdiler masayı.

Kamuoyundaki “Saraycılar”, “Davutoğlucular” algısı doğru mu; siz neler yaşıyorsunuz?

Böyle bir tarif gerçeği karşılamaz. Çünkü iktidar bloğundaki çelişkiler egemenlik temellidir. Bunlar uzlaşmaz değil konjönktüreldir. Zaman zaman çatışırlar ve zamanın şartlarına göre de yeni bir denge kurulur.

Şimdi ne dengesi kuruluyor?

Hükümet ve AKP büyük bir çaresizlik içinde. Çünkü meydanlara gidip en fazla şunu söyleyebiliyorlar. “Bize oy verin, abimiz sizi yönetecek.” Bu, siyasetin bütün anlamını yıkan bir durum. Bunun sıkıntısını gözlemliyoruz. İzlenimim şöyle, Cumhurbaşkanı’nın bu taleplerine kendileri açıktan bir karşı çıkış geliştiremiyorlar. Çünkü bu karşı çıkışı geliştirenler, Sayın Arınç örneğinde olduğu gibi, bombardımana tabi tutuluyor.

Efkan Ala, Bülent Arınç, Ahmet Davutoğlu, Yalçın Akdoğan, Tayyip Erdoğan, bu isimlerden çözüm sürecini en iyi anlayan hangisidir sizce?

Böyle bir karne vermem doğru olmaz. Fakat bu saydığınız muhatapların hepsi bu meselenin tarihi, dönüşümü, sosyolojisi, başlıkları hakkında yeterince fikir sahibidir.

O halde sizin deyiminizle tekrar soralım: Bu masa neden devrildi?

AKP, kamuoyu araştırmaları, anketler ile verili siyaset yapıyor. Bu anketler bugün, mutlak iktidarı kaybedecekleri gerçeğini ortaya çıkarıyor. Çünkü 38 ile maksimum 42 bandında bir aralıkta gidip geliyorlar. Bizim barajı geçmemiz de AKP açısından tek başına hükümet kuramayacağı anlamına geliyor. Benim izlenimim şu ki, iki kişilik bir koalisyon desteği bile alsa AKP çılgına dönecek durumda. Çünkü mutlak iktidara alışmışlar. Bu gerçeği gördüler. Fakat bunun doğru analizini seslendirmeye hiçbirinin gücü yetmiyor. Oy kaybının sebebi nedir: Kanunsuzluklar, yolsuzluklardır. Böyle bir gerçeklik var. Onun yerine “Biz olsa olsa barış sürecinden oy kaybediyoruz” noktasındalar. Masanın devrilmesi, böyle bir tespitten yola çıkılarak yapıldı. Bunun yol olmadığını biliyorlarsa neden böyle yapıyorlar? Bu da şundan kaynaklanıyor. Bu ülkenin yakın siyasi tarihine güveniyorlar. Ne zaman Kürde saldırgan bir dil kullanılmışsa, çatışma söylemi yoğun olmuşsa, taban konsolide olmuş. Bu veriden hareket ediyorlar. Buna güveniyorlar. Ama değişen bir şey var. Barış süreci artık halkın günlük yaşamına yansıyan bir durum. Dolayısıyla savaş-saldırganlık politikası bunlara beklediği çareyi getirmeyecek.

Erdoğan’ın Kuveyt dönüşü yaptığı açıklamaları olmasaydı, “müzakereler hükmünü yitirmiştir” açıklamasını yapmayacak mıydınız?

Hayır, yapmayacaktık.

Heyetin son açıklaması, bizzat Öcalan’la görüşülerek mi yapıldı?

Doğrudur.

Öcalan ne dedi? Anlatır mısınız?

Tabii ki. İzleme komisyonundan geri adım atılınca, Öcalan buna büyük tepki gösterdi. Muhataplarını ciddiyet ve tutarlılığa davet etti. Biliyorsunuz, biz olmadan da Öcalan’ın devlet heyeti ile görüşmeleri sürüyor. Öcalan buradaki yalpalamayı ve bunu seçim süreci boyunca yayma eğilimini hissedince bizi uyardı. “Hükümetin bu konuda ciddiyetsizliği söz konusu, bu tutum kabul edilemez. İzleme heyeti söz verdikleri gibi gelip burada oturmazsa, benimle yapacakları görüşmelerin, sohbetten öte bir bağlayıcılığı olmayacaktır. Benden öneri ya da çağrıda bulunmamı kimse beklemesin. Hükümetin sözünü tutmama tutumu kronikleştiğinde siz bunu kamuoyuyla paylaşmalısınız” dedi. Tüm bunları YSK’ye milletvekili listeleri verilmeden birkaç önce yaptığımız son görüşmemizde söyledi.

Dolayısıyla “Süreç hükmünü yitirmiştir” açıklamasını inisiyatif alarak mı yaptınız?

Evet, ama bu Öcalan’ın çerçevelediği bir inisiyatifti. Hükümet kamuoyuna, Sayın Arınç’ın deyimiyle, “Bu komisyonu gerçekleştireceğiz” demişti. Fakat aradan geçen süreçte, hem İzleme Komisyonu gerçekleşmedi hem de Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözlerine hükümet sessiz kaldı. Biz de müzakere heyeti olarak, tam bir mutabakatla, bu açıklamayı yaptık. Açıklamamızdan önce Selahattin Bey’den bile görüş almadık. Kendisi ile sadece kararımızı paylaştık.

Röportajın tamamı için: Masayı korku devirdi

Selin Ongun / Cumhuriyet

Popüler İçerikler

"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?