Diğer taraftan HDP Merkez Yürütme Kurulu'ndan tarafından bir yazılı açıklama yapıldı. 'Başbakan Davutoğlu’nu uyarmıyoruz' başlıklı açıklamada 'Başbakan’ı sağduyuya davet ediyoruz. “Sokakta dökülecek her kandan Demirtaş sorumludur” ifadesi son derece sorumsuzca sarf edilmiş bir laftır. Eş Genel Başkanımıza yönelik bu tür siyasi linç girişimlerini, suçlamaları, saldırıları ve hedef gösterme tutumlarını asla ve hiçbir şekilde kabullenmeyeceğiz. HDP, bütün üyeleri, dostları ve örgütleri ile; Türkiye demokrasi, emek ve barış güçleri bütün kurum ve kuruluşları ile Selahattin Demirtaş’ın arkasında duracaktır.' denildi.
Açıklamanın tam metni şöyle:
Elbette ki, Eş Genel Başkanımız’ın da dediği gibi, yeni güvenlik paketine hem Meclis’te karşı çıkacağız, hem sokakta demokratik mitinglerle ve etkinliklerle eleştiri ve itiraz hakkımızı kullanacağız. Yasa çıkarsa da değişmesi için demokratik mücadelemizi yürüteceğiz.
Eş Genel Başkanımız’ın sözlerine aynen katılıyoruz. Bu yasa taslağı bizim algımıza göre müzakere sürecini dinamitleme potansiyeline sahiptir. Çünkü yasa daha çıkmadan Yüksekova’da polis 18 yaşındaki bir çocuğu infaz etti. Çıkınca, çok daha rahat hareket edilecektir. Gezi eylemlerinde 8 gencin nasıl vurulduğunu, onbinlerce insana nasıl şiddet kullanıldığını Türkiye halkları unutmadı.
Bunları söylemekle HDP ne molotof kullanmayı teşvik etmiş oluyor, ne de gösterilerde yağma yapılmasını veya şiddet kullanılmasını tasvip ediyor.
Eş Genel Başkanımız’ın sözlerine aynen katılıyoruz. Kamu düzeni önemlidir, ama kamu düzeni copla, gazla, baskıyla sağlanmaz. Kamu düzeni demokrasiyle kurulur. Kamu düzenini sağlamak özgürlükleri artırmaktan geçer. İnsanlar gösteri meraklısı oldukları için değil, baskılara ve haksızlıklara karşı sokaklara çıkıyor. Onları anlamak ve dinlemek yerine, “infaz ederim, sokağa çıkmaktan menederim” diyerek yasa çıkarırsanız, bu ters teper. Dünyanın her yerinde ve tarihte baskı ve haksızlıklar karşısında tanklara, toplara karşı yürüyen kahramanlar oldu.
6-8 Ekim’de onlarca insanımız hayatını kaybetti. Başbakan, HDP’yi suçlayacağına, ölümlerden sorumlu bir hükümet olarak bunun hesabını vermelidir. Hükümet, Meclis’te bu konuda Araştırma Komisyonu kurulması talebimizi neden reddettiğinin cevabını da açıklamalıdır.
Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, halkın toplantı ve gösteri yapma anayasal hakkının demokratik kullanımından söz ettiğini defalarca vurguladı. Ama Başbakan, demokratik alanı daraltarak bu ülkeyi yönetmek istiyor. Hükümet, hiç kimse toplu gösteri yapmasın, talepte bulunmasın istiyor.
Evrensel bir gerçektir, demokratik alanın daraltılması, demokratik hakların gasp edilmesi anlamını taşır ve tepkileri arttırır. Başbakan bu açıklamalarıyla demokratik hakkını kullananlara şiddet uygulayacaklarını ve sorumluluğunu da şimdiden HDP'ye yükleme hazırlığı yaptıklarını itiraf ediyor.
Hükümete sesleniyoruz: Çözüm süreci konusunda samimiyseniz, demokratikleşme hamlesini yapın, müzakerelere geçin ve yasal düzenlemeleri gerçekleştirin. Onun dışındaki her tutum, oyalama taktiği olarak algılanacak ve kabul görmeyecektir.