-Çözüm süreci niye bitsin? Ya da biterse ne olur? Binlerce canımızı da yitiririz, zamanımızı da, kaynaklarımızı da yitiririz. Ama dönüp dolaşıp şu an oturmakta olduğumuz masanın etrafında oturacağız. Dönüşüp dolaşıp bu masaya oturacaksak neden bu masadan kolayca kalkalım. Ya da bu masayı niye kıralım, kırdıralım, tahrip edelim?
-Bölgede çıkarı olan bütün ülkeler buradaki durumun savaşa ya da barışa evrilmesiyle menfaati haleldar olacak bütün gruplar, silah tüccarları bu iş nasıl buralar geldi diye hayret edecek bir gün. Bunun tarihi yazılacak, okuyacaklar. O zaman hayret edecekler bu kadar istemeyenin arasında siz nasıl bu işi yürüttünüz diye belki bir hayır dua edecekler.
'PKK, Kürt milliyetçisi bir örgüt değil'
-Sağ zihniyet bunun çözümüne dair milliyetçi yaklaşımlar önüne set olmak için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Dünyanın en tembel ideolojisidir milliyetçilik. Kürt milliyetçisi derken kast ettiğim bu kesimdir. Kim PKK'yı tahkir ediyorsa savaşın bitmesini istemiyordur. PKK, Kürt milliyetçisi bir örgüt değil. Buna çok basit iki örnek vereceğim, bugün ortak vatan isteyen sadece özerkliği olmazsa olmaz yapan bir anlayışın nesine milliyetçi diyecekseniz? Ötekisi hiçbir zaman türk olmamış ki. Milliyetçiliğin panzehiridir KCK.
'Heykel meselesi benim içimin ısındığı bir mesele değildir'
-Bu heykel meselesi benim içimin ısındığı bir mesele değildir. Ama baktığınız zaman dikilmesi gereksiz, yersiz, zamansız bir iştir. Çözüm sürecinin ruhuna da uygun değildir. Fakat bunu orada kaldırmaya çalışmak da çözüm sürecinin ruhuna uygun değildir. Böyle olunca kim diktirdi soruları ortaya çıkıyor. Ben biliyorum ki KCK'nin böyle bir tutumu yok. Bunu bize devlet söyledi. ''Yarın bunu kaldıracağız.'' Dediler. ''Biz de böyle davranmamalarını, bunun olası sonuçlarını söyledik. İki üç günlük bir zamana yayalım. Biz bunu halkın insiyatifine bırakalım.'' Dedik. Peki, neden bu oldu? Dedik ya milliyetçiler bunun çözümlensin istemiyor. Ben dedim bunun gereği yok ama üzerinde kopan fırtınanın hiç gereği yok.
'Diyarbakır cezaevini konuşacaksınız'
-İnsanlar önce bunun sunuş biçimi orada heykeli dikilen insanı Eruh-Şemdinli baskınından anlatan tarih anlayışı var. Kimse oraya nasıl gelindiğini düşünmüyor. Mahsun Korkmaz'ı konuşacaksanız Diyarbakır cezaevini konuşacaksınız.
'Atatürk heykelinin önünde de dururum'
-Bu hükümetin de şöyle bir dirayeti yok; nolur kardeşim dikmişsin. Diyelim ki orası bir mezar. Sen benim değerlerime saygı gösterceksin ben senin değerlerine. Atatürk heykellerine saldırılar düzenleniyor. En az devletinki kadar saçma. Onu yapanları da protesto ediyorum. Önüne siper ederim kendimi. Siz onun heykeline saldırı yaptığınız zaman o insanlarla aynı saftasınız demektir.
-Lice'deki heykeli biliyorum ki KCK'nin yaptırmak gibi bir tavrı yok. Öyleyse kim dikti soruları ortaya çıkar. Lice'ye o heykeli dikmek lüzumsuzdu ama onu indirmek için kimi basın odaklarının kopardığı kıyamet de öyle. Ben yıkılmaya çalışılan Atatürk heykelinin önünde de dururum.
'Öcalan bir barış önderi noktasına gelmiş'
-Biz çok cenazeler gördük. Irkçı tayfa nefretle dolmuş. Biz orada insanları gördük. Gerilla, asker yakını... Lice'deki olaylar beni çok etkiledi. Gerek Mehdi'nin ölümü gerekse askerin ölümü.. Kabul edemiyor insan. Biz bu çocukları ateşin içine atmayabalirdik.. Gün herkesin seferber olma günüdür. Ben İmralı'dan biliyorum ki bu mesele daha ciddi bir boyuta gelmiştir. Artık Öcalan bir barış önderi noktasına gelmiş. Orada nakış nakış barışı ören bir insan var, bu tarafta hoyratça harcayan birileri... Çözüm sürecini bir gencemizin daha burnu kanamadan sonlandırmak istiyoruz. Hükümet yaşanan her solayda yıkın dökün dememeli, serin kanlı olmalı...
'Çözüm sürecinde şafağına en yakın noktada duruyoruz'
-Bir çok kez halk inisiyatifle alıkonulan askerleri geri getirdik. Değerlere saygı göstererek bu sürecin devam ettiricisi olursunuz.
-Çözüm sürecinde şafağına en yakın noktada duruyoruz. Yapılan işler de çok kıymetsizleştiriyor. Az mesafe kaydedilmedi. Olmayan şeylere bakmak da bir ölçü. Sadece yapılanlara bakmayın. Yapılmayanlara da bakın. KCK'ye gittiğimizde, devlete gittiğimizde 'böyle yaparsanız yol alırız' diyoruz. İki tarafın da yapmaya muktedir olup yapmadığı şeyler var. Yürüttüğümüz süreç Meclis'in 4 yıllık çalışma temposundan daha yoğun.
-Süreçte iki taraf da güven sorunun aşacak, aşmak zorunda. Heyet olarak süreçteki en büyük moral ve desteği İmralı'dan alıyoruz. Barışın en önemli teminatı İmralı'dır. İmralı ve Kandil arasında bir fikir ayrılığı yok.
CNN Türk