Hemen hemen her gün en az biri başımıza gelen, bizi için için çok mutlu eden ancak sıradan bir şey olması sebebiyle görmezden geldiğimiz olayları bulup çıkardık sizler için. İyice göz atın belki yarın sabah uyandığınızda içinizde sebebini bilmediğiniz bir mutluluk varsa, sebebi bunlardan biridir.
Akşam mesai çıkışında Boğaziçi köprüsü'nden Avrupa yakasına geçmeye çalışanlar ne demek istediğimizi çok iyi anladılar. Belki trafikte kalanlar için üzülürsünüz ama tıkalı trafiğin yanından akıp gitmek sizi mutlu eder.
Radyoyu açtığınızda daha demin mırıldandığınız şarkının başlaması sizi de mutlu ediyor itiraf edin.
O gün maç olduğunu bile bilmiyorsanız bu mutluluk ikiye katlanır. Hiç beklenmedik anda gelen mutlu bir haber.
Çağırsam gelir mi, kendini sevdirir mi, pisi pisi desem mi diye düşünürken bir anda bacaklarınızın dibinde bitip, sürtünmeye başlayan kedinin verdiği mutluluğu yaşayanlar zaten biliyor.
Sizi ezercesine, büyük bir gürültüyle yanınızdan geçip giden, bir an için yüreğinizi ağzınıza getiren spor arabanın ileride polis çevirmesinde ceza yediğini görmek kabul edelim ki içimizin yağlarını eritiyor.
Camları buğulanmış, parmak izi içinde kalmış gözlüğün camlarını pırıl pırıl ettikten sonraki o ilk bakış...
Sokaklarda sadece kedi, köpek görebilen şehir insanı, bir hafta sonunu doğaya ayırıp da yuvasına fındık taşıyan bir sincap gördü mü, safariye çıkmış kadar mutlu olmuyor mu?
Zaten sıkıntıdan zap yapıyorsunuz, izleyecek hiçbir şey yok diye içiniz darlanırken bir anda karşınıza o çok sevdiğiniz dizinin tekrarı çıkmasın mı... Kabul edin sevinmenin yanında duygulandınız bile.
Evet, hiçbir sebebi yokken, sırf sesinizi duymak için arayan bir anneden daha mutlu eden ne var ki hayatımızda?
Vapurdan martılara simit atmak zaten keyif verici, bir de attığınız lokmayı tek hamlede yakalayıp yiyorsa martı değmeyin keyfinize.
Kalabalık şehirlerde yaşayanlar için bundan daha tarifsiz mutluluk olamaz. Üstelik oturacak yer de var... Yok daha neler, ölelim mi mutluluktan?
Erkenden kalkmışsınız, yatak sizi bırakmak istemiyor... 10 saniye duruyorsunuz ve o günün pazar olduğunu hatırlıyorsunuz. Tekrar yatıp uyumanın verdiği keyif başka neyde var ki?
Adamımız bu gün İstanbul'a iniyor
Hamama gitmeyi unutmasın, ahahahahaha
işte böyle mutluluklarımız var bizim. İzlediğimiz yabancı dizide, filmde bize ait bir şeyler oldu mu tarifsiz bir mutluluk kaplıyor içimizi .
Dişçiye gitmek zaten çoğumuz için kabus. Kim bilir kaç dolgu, kaç kanal tedavisi, kaç çekim var... ama o da ne dişçiniz dişlerinize övgüler düzüyor. Sadece temizlemek yeterli olacak diyor. O an dişçi koltuğu evindeki kanepe olmuyor mu?
Kadının erkeğin kravatını düzeltmesi, erkeğin kadının elbisesinin fermuarını çekmesi... İçin ürpermiyor mu?
Kaç bekliyorsun?
Hocam geçmem için en az 64 almam lazım...
... 64
Yazarken bile heyecanlandım, başımıza gelse neler hissedeceğiz kim bilir.