Eski adıyla Sinanos, 1924 nüfus mübadelesine kadar Rumların yaşadığı bir köymüş. Taş mimarinin en güzel örneklerini barındıran Mustafapaşa Köyü, evleri ve sokakları ile adeta bir sanat eseri gibi. Zamanında, bu yapılar için Mardin’den işin ustalarının çağrıldığı efsanesi kulaktan kulağa dolaşıyor. Rumların yaşadığı dönemden kalan birçok kilise ve şapelin yanı sıra Osmanlı’dan kalan Mehmet Şakirpaşa Medresesi de görülmeye değer eserler olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca Mustafapaşa’ya gittiyseniz Gomeda Vadisi’ne uğramadan dönmemelisiniz. Bilinirliği az olan bu vadide çok sayıda karanlık tünel ve mağara bulunuyor. Meşhur Asmalı Konak da bir restoran olarak bölgede hizmet veriyor.
Sakinliği ve duru güzelliğiyle aklınızdan çıkmayacak Yörük Köyü Karabük’te yer alıyor. Tarihinin neredeyse 14.yy’a kadar uzandığı bilinen köy, 1997 yılından beri Kültür Bakanlığı’nın koruması altında bulunuyor. Yörük Köyü; dar yolları, inci gibi dizilmiş Safranbolu evleriyle büyüleyici bir havaya sahip.
Nizip’te bulunan Belkıs köyü, dillere destan mozaikleriyle dünyaya nam salmış Zeugma Antik Kenti’ni içinde barındırıyor. Antik kentin sadece belirli bir kısmında kazı çalışması yapılmış olmasına rağmen elde edilmiş bullalarla (Mühür Baskı) rekor kırdığı biliniyor. Aklınızda bir Güney Doğu gezisi varsa, Fırat’ın kenarındaki bu köye mutlaka uğramalısınız.
Etrafı tamamen çam ağaçlarıyla çevrili, gizli bir doğa harikası olan Gölyanı Yaylası, Giresun’un Yağlıdere ilçesinde yer alıyor. Kendisine en yakın yerleşim alanı yaklaşık 50 km uzaklıkta bulunan yayla, doğal bir göle de ev sahipliği yapıyor. Yeni yapılara izin verilmeyen Gölyanı’da evlerin tamamı ahşap ve köylüler tarafından kullanılıyor. Sit alanı olan bölgeye yalnızca günübirlik geziler yapmak mümkün.
Henüz adı pek duyulmamış bu koy, maviyle yeşilin birleşimini adeta bir tablo gibi gözler önüne seriyor. Tesislerin bulunmadığı Gideros’ta kamp yapabileceğiniz küçük bir alan var. Karadeniz'in karakteristik azgın dalgalarından ise bu koyda eser yok. Neredeyse yaprak kıpırdamayacak kadar sakin bir iklime sahip koyda serinlerken yanınızda ördeklerin yüzdüğünü görürseniz sakın şaşırmayın.
Tarihi camisi ve onun hemen yamacındaki köy kahvesiyle Ege insanının sıcaklığını yakından hissedeceğiniz harika bir adres, Kösedere Köyü. Halkının hala antik bağcılıkla uğraştığı bu köyde, Ege mutfağına özgü birbirinden lezzetli yemekleri de tadabileceğiniz lokantalar bulunuyor. Köyün taş evlerle bezenmiş sokaklarında gezerken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız.
Mis gibi lavanta kokusuyla ayaklarınızı yerden kesecek bir köyle karşınızdayız. Morun en güzel tonunu Burdur Gölü manzarasıyla birleştirmek isterseniz rotanızı Isparta’ya çevirin. Yalnız gezinizin zamanlamasıyla ilgili dikkat etmeniz gereken bir konu bulunuyor. Hayal ettiğiniz lavanta tarlalarını görmek istiyorsanız haziran sonu ile temmuz ortalarında orada bulunmalısınız.
Assos Antik Kenti'nin surları içine kurulmuş, buram buram tarih kokulu bu köy, ziyaretçilerin büyük ilgisini çekiyor. Antik Çağ’da Aristoteles ve arkadaşlarının kurduğu felsefe okulları burada bulunuyor. Felsefeye ilgi duyuyorsanız düzenlenen turlara mutlaka katılmalısınız. Arkeolojik kazıların hala devam ettiği bölgede Athena Tapınağı ve Antik Liman, ziyaret edilmesi gereken yerler olarak öne çıkıyor.
Kemaliye, sıradanlıktan sıkılanların arayıp da bulamadığı oldukça ilgi çekici bir alternatif. Bölge; dağ bisikleti, kaya tırmanışı, rafting gibi adrenalin sporları için elverişli doğal bir alt yapıya sahip olmasının yanında, yaban hayatını yerinde deneyimleyeceğiniz bir ekosistemi de içinde barındırıyor. Şimdilik işletmeler az sayıda kişiye hizmet verebiliyor. Özgün mimarisiyle dikkat çeken birçok cami, çeşme ve türbenin bulunduğu bölge, ileride turizmin parlayan yıldızı olacak gibi görünüyor. Kemaliye için UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi adaylığı ile ilgili çalışmalar halihazırda yetkililer tarafından sürdürülüyor.
Neredeyse tamamı boş olan bu köyde yaşayanların sayısı 10’u geçmediği için Hayalet Köy olarak da biliniyor. Ödemiş’e bağlı Lübbey Köyü uzun yıllar göç vermiş ve geri dönen olmamış. Kalan bir avuç insansa hayvancılık ve tarımla hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. Sokaklarında terk edilmişliğin hüznü dolaşan bu küçük Ege köyünde bir zamanlar Türkmenler yaşarmış. Şimdilerde fotoğrafa ilgi duyanlar tarafından sıkça ziyaret ediliyor.
Benzin olmuş 15 tl,uçak olmuş en kısa mesafe 400 500 tl ,otobüs bileti olmuş en az 200 250 tl,hadi bunu buldun orada konaklayacaksın 2 gün kalsan yemesi içmesi kalması kafadan 1500 2000 tl asağari ücret 4250 tl sonra 2 günlük keyfe 1 ay aç gez :) yok babam Türkiyede gezemezsin bu ekonomik şartlarla köle gibi çalışıp köle gibi öleceksin o kadar. Erdoğannn erdoğannn erdoğannnnnn
Kemaliye köy mü beynini siktiğim editörü.. İlçe orası yapacağın içeriğe sokayım...