Bir öğretmen değişince her şeyin değişebileceğinin güzel örneklerinden biri, Facebook sayfasından paylaştığı sınıfıyla Türkiye'nin gündemine oturan öğretmen Ahmet Naç...
Bir öğretmen değişince her şeyin değişebileceğinin güzel örneklerinden biri, Facebook sayfasından paylaştığı sınıfıyla Türkiye'nin gündemine oturan öğretmen Ahmet Naç...
10 yıldır öğretmenlik yaptığını söyleyen Ahmet öğretmen mesleğe Siirt'in bir mezrasında başlamış ve 5 yıl kadar orada çalışmış. Daha sonra ise İstanbul Esenler'deki Mehmet Akif Ersoy İlkokulu'na gelmiş.
5 yıldır görev yaptığı okul idaresiyle konuşup, okuldan izin alarak çalışmalar yapmış. Manchester Salford Üniversitesi'nin 3 yıl süren bir araştırmasını dikkate alıp, bilimsel araştırma ve makaleleri incelemiş.
Ahmet öğretmen, sınıfı tasarlama sürecini şu sözlerle anlatıyor: 'Velilerimle imece usulü çalıştık. Bir boyayı velim getirdi. Bir öğrencimin dedesiyle birlikte hafta sonu sabahtan akşama kadar duvarları boyadık. Çuvalları velilerim dikti. Gökkuşağı tüllerinin çok fazla masrafı olmadı zaten. Bu sınıf ne kadara mal oldu derseniz, hani öğretmenler sene başında velilerine sınıf için bilgisayar aldırırlar ya işte o bilgisayarın parasına 3 tane böyle sınıf yapılır'
Hepsi birbirinden özgün etkinlikleri ve projeleriyle kendisi de öğrencileri de başarıdan başarıya koşuyor. “Öğrenci ve veliler soruyor, okul yönetimi cevaplıyor” projesi, Sabancı Üniversitesi bünyesinde kurulan ERG’nin 12. Eğitimde İyi Örnekler Konferansına (İÖK) ülke genelinden katılan binlerce proje arasından seçilen 7 projeden biri olmuş.
Ahmet Naç, öğretmenlik mesleğini seçme nedenini şöyle açıklıyor:
”Okula başladığım andan itibaren kendi öğretmenlerim, ailem ve çevrem sayesinde çok yönlü ve hayal gücü yüksek bir öğrenci olarak yetiştim. İyi bir sporcu olabilirdim. İyi bir ressam olabilirdim. İyi bir tiyatrocu olabilirdim. İyi bir radyocu olabilirdim. İyi bir film yönetmeni ve senarist olabilirdim. Bir şair olabilirdim. İyi bir tasarımcı ya da bir müzisyen… Çok daha farklı alanlarda kendime yer bulabilirdim. Ancak öğretmenlik öyle bir meslek ki tüm bunların daha fazlasını aynı anda olabiliyorsunuz. Onlarla her şey daha güzel ve daha anlamlı…'
Ahmet öğretmen meslektaşlarına ve ebeveynlere de şu tavsiyelerde bulunuyor:
'Okumayı yazmayı öğretmek temel amaç olmasın. Çevrenize bakın. Ahlaklı ahlaksız iyi kötü, başarılı başarısız herkes okuma ve yazma biliyor. O zaman farkı yaratan başka bir şey. Bırakın güzel yazmasın. Benim yazım berbattır. Okumayı öğretmeyelim okumayı sevdirelim. Matematiği öğretmeyelim matematiği sevdirelim.'
'Ağlayınca teselli edip o anı kurtarmayın. Ona mutsuzluktan çıkacak yolu gösterin konuşturun.
Onlar adına karar vermeyelim artık. Hayatlarıyla ilgili kararları onlar versin. Sınıf onların, kıyafet onların, yaptıkları sıra onların. Çantası onun taşımayın. Kitabını kendi alsın. Yanlışlarını fark etsin siz düzeltmeyin onlara düzeltmesi için fırsat verin. Eğer öğretmeni ve aileleri onlar adına bir şeyler yapmaya karar vermeye devam ederse ilerde onların bir şey yapmamalarına üzülmeyin. Bunu ona siz öğretiyorsunuz çünkü...'
'Sorumluluk sahibi gelişim görevlerini yerine getirmiş yeterli donanıma sahip, yeteneklerini geliştirmiş olması gerekiyor. Ailesine ve öğretmenine bağımlı çocuk birey olamaz, mutlu da olamaz. İlkokul bitene kadar herş ey iyi gidiyor sanırsınız. Kontrol siz de çünkü. Asıl film ergenliğe girince başlayacak. Öğretmenler ve aileler çocuklara iyilik yapayım derken aslında en büyük kötülüğü yapıyor olabilir.'
'Benim oluşturduğum tasarımı, öğrenciler çalışmalarıyla tamamlayacak. Dediğim gibi gördükleriniz içerisinde süs olsun diye yapılan bir şey yok. Çok emek var ama buna değiyor. Şu anki halinden çok daha iyi bir sınıf halini alacak. Çünkü sınıf benim değil onların. Sözü onlara bırakır ve onlara güvenirseniz neler yapabileceklerine inanamazsınız'