Gizemli piramitleri ve kağıdı icat etmeleri gibi klişe bilgiler dışında bildiğimiz şeyler çok az...Antik Mısır'da kadınlar da erkeklerle aynı haklara sahipti. Arazi satın alabilirler ve mülkiyetler soy üzerinden devredilirdi. Mısırlı kadınlar istedikleri gibi giyinebilirdi ve eşlerini kendileri seçebilir, isterlerse boşanabilir ve hatta ikinci kez evlenebilirdi.Çoğu kadının ev hanımı olması dışında, erkeklerle aynı seviyede çalışıyorlardı. Un ve iplik değirmenlerinde çalışırlardı, bira mayalarlardı ve gerektiğinde dükkanlarda eşlerinin yerlerine bakarlardı. Eğitim alabilen soylu kadınlar yüksek otoriter pozisyonlarda da çalışabilirdi ancak bazı davalara bakamazlardı.Sütannelere saygı duyulurdu ve tanrılarla eş tutulurdu. Zamanlarına göre medikal olarak önde olsalar da çocuk doğumuna gereken dikkat verilmiyordu ve kadınlar doğum yaparken hayatlarını kaybediyorlardı. Bu denli sıcak bir iklimde, bebeklerin susuz kalmaması için emzirilmeleri oldukça önemliydi. Bu yüzden varlıklı aileler, bebeğin annesinin ölme ihtimaline karşı süt annelerle anlaşma yapıyorlardı.Antik Mısır'da insanlar çoğunlukla meyve ve sebze ağırlıklı besleniyordu. Sıcak iklimde bozulduğu için et ürünlerini sadece bayramlarda ve kutlamalarda yiyorlardı. Biraya her kesim erişebilse de şarabı sadece toplumun zengin kısmı içebiliyordu.Bilinenin aksine piramitler köleler tarafından değil, paralı işçiler tarafından inşa ediliyordu. Giza Piramit'inin yakınında bulunan kemiklere dayanarak burada çalışan işçiler kuvvet gerektiren zorlu işlerle uğraşıyorlardı. Ayrıca bu işçiler piramitlerin yakınlarına gömülmüştü. Antik Mısır'da sadece saygı duyulan insanlar kutsal piramitlerin yakınına gömülebilirdi.Başka bir bilgiye göre, piramitleri inşa edenler köleler olamazlardı, çünkü Antik Mısır nüfusunun çoğu tarım ile ilgileniyordu. Nil Nehri'nin yakınlarındaki verimli topraklar tarım için çok az bir süre uygundu ve çiftçiler yılın geri kalanında piramitlerin inşaatında çalışıyorlardı.Antik Mısır'da doğum günleri sadece asil kısımda kutlanırdı, ancak bizimkilere pek benzemezdi. Taç giydirme törenleri olduğu gün festival düzenlerlerdi.Antik Mısır'da bir insanın gerçek ismi hayatı boyunca gizli tutulurdu. Bir efsaneye göre, gerçek ismini öğrenilen bir insanı sihirli bir şekilde etkilenebilirdi. Bu nedenden dolayı insanlar takma isimler kullanıyorlardı. Aynı nedenden dolayı firavunlar kendilerinden bir önceki taht sahibinin ismini alıyorlardı.Mısırlılar kendi memleketleri dışında ölmekten korkuyorlardı ve sadece Nil'in etrafındaki kutsal vadiye gömülürlerse tekrar doğacaklarını ve ruhlarının ahirete güvenle ulaşacağını düşünüyorlardı. Bu nedenle Mısır'ın yerlileri çok fazla seyahat etmemişlerdir.Mısırlıların diş cerrahisinde de yetenekli olduklarını bazı mumyalarda bulunan başka insanların dişleri ile yapılmış altın köprü protezleri kanıtlıyordu. Ancak bu dişler insan ölüyken mi yoksa canlıyken mi yapılıyor bilinmiyor.Kişisel temizliğe oldukça önem veriliyordu ve toplumun örnek insanları her gün duş alıyorlardı. En yoksul insanlar Nil Nehri'nde yıkanırken zengin insanların evinde gideri bulunan özel banyoları oluyordu. Suyu Nil'den uşakları getiriyordu ve sabun yerine natron denilen 4 farklı tuz karışımı kullanılıyordu.Mısırlılar penisilin kullanan ilk insanlardır ve yaraların üstüne küflenmiş ekmek koyarlardı. Daha önce bahsedildiği gibi Mısırlı insanlar hijyenlerine çok dikkat ederlerdi ve bu nedenle ameliyat sonrası ölüm son yüzyılın ortasına kadar Avrupa'daki hastanelerden daha azdı.Kendilerini bitlerden korumak için hem erkekler hem de kadınlar kafalarını tıraş ederlerdi ve güneşten korunmak için peruk takarlardı. Toplumun üst kesimi pahalı ve insan ya da at saçından, altın ve gümüş ipliklerden yapılan baş süsleri alırlardı.Mısırlıların hepsinin ayakkabı alacak gücü yoktu ve asil insanlar dahil çoğu yalın ayak geziyordu. Bacaklarını böceklerden ve güneşten korumak için özel merhem sürüyorlardı. En zengin Mısırlıların pedikür için tuttukları uzmanları vardı. Uzmanlar oldukça saygındı ve meslekleri onlar öldükten sonra mezarlarında belirtiliyordu.Aile içi evlilik o dönemlerde oldukça yaygındı. İlk başlarda bu evlilikler hükümdar aileler tarafından soylarının saf olması ve tahta çıkabilecek insan sayısını azaltmak için yapılıyordu. Firavunlar genelde kız kardeşleri ve bazen kız yeğenleri ile evleniyorlardı.Araştırmalara göre Tutankhamun'un ebeveynleri kardeşti. Firavunun kendisi ise yarı kız kardeşi olan Ankhesenamen ile evlenmişti. Bu çiftin 2 tane ölü doğmuş çocuğu olmuştu. Cleopatra ise 3 yıl boyunca kendi erkek kardeşi XIII. Ptolemaios ile evliydi.