Art Brut, toplumun sınırlarını aşarak yaratıcı düşüncelerini sergileyen kendi kendini yetiştirmiş sanatçıların eserlerine odaklanan ilgi çekici bir akımdır. Jean Dubuffet tarafından ortaya çıkarılan bu akım, dışlanmışların sanatıdır. Bu yazıda, Art Brut akımına önemli katkılarda bulunan ve bu etkileyici sanat dünyasının zenginliğini ortaya koyan birkaç önemli sanatçıyı ve eserlerini inceleyeceğiz.
Resim yapmaya ancak 70 yaşındayken başlayan ve bir balıkçı ve denizci olan Alfred Wallis, birden fazla bakış açısı kullanarak deniz manzaralarını ve nakliye sahnelerini etkileyici bir şekilde boyayan, kendi kendini yetiştirmiş bir İngiliz sanatçıydı.
Amerikalı sanatçı Büyükanne Musa olarak bilinen Anna Mary Robertson Moses, 70'lerin ortalarında sanata başladı ve 100 yaşına kadar eser üretti. Çocukluğundan beri kadınlar eve aittir klişesine direndi ve bunun açık hava etkinliklerinin harikalarına odaklanan çalışmalarına yansıdığını görebiliriz.
Niko Pirosmani, Gürcistan'dan kendi kendini yetiştirmiş bir sanatçıydı ve sanatı aracılığıyla, bu gelişmekte olan ülkeye özgü yaşam tarzını, kültürü, gelenekleri, ortamları insanlara sundu. Sanatçı çoğunlukla nötr bir renk paleti ve ucuz malzemeler kullanmasıyla tanınır.
Henri Rousseau, meslektaşları gibi kendi kendini yetiştirmiş bir Fransız sanatçıydı. Rousseau 49 yaşında tam zamanlı bir sanatçı oldu ve çalışmaları, Wassily Kandinsky ve Pablo Picasso gibi sanatçıların hayranlığını toplayan amatör yöntemiyle karakterize edildi.