Böyle bir yeteneği daha çok görmek istemek kötü bir şey mi sizce?Kaynak: Film ve Dahası IMDbBir kere yutar sahne tozunu! Sonrasında ise Anadolu'da 3 yıl sınıf öğretmenliği yapar. Ancak aklı oyunculukta kalır. Babasının itirazına rağmen istifa eder ve İstanbul'un yolunu tutar. İlk iş Şehir Tiyatroları'nın kapısını çalar; fakat kadro yoktur.Bunu dert etmez usta oyuncu ve beklemeye başlar. Bu arada da işportacılık, dolmuşçuluk gibi işler yaparken her gün tiyatroya gider ve sorar: İş var mı? Sonunda tiyatro müdürü bu gencin azmine hayran kalır ve Şen'i kadroya alır.Ancak 75 yılına kadar genelde set işçiliği, suflörlük, figüranlık, seslendirme yapan Şen'in talihi Hulki Saner'İn 'Bak Yeşil Yeşil' filmiyle değişmeye başlasa da asıl patlamayı hepimizin çok sevdiği 'Badi Ekrem' karakteriyle Hababam Sınıfı ile yapar.Mesela Kemal Sunal'a göre o ve Şen 'Kavuklu ve Pişekar'dır. Ve Şen, ikinci adam olarak çok başarılıdır, böyle kalmalıdır. Eğilmez ise Şen'i başrol oynatmayı düşünür ve yapımcıların istedikleri filmler hakkında düşünmesini ister.Böylece Eğilmez'i reddeder Şen ve 'Başrol oynayacaksam kendi istediğim filmi yaparım.' diyerek son noktayı koyar. Böylece 1984'te 'Namuslu' filmiyle başrolde karşımıza çıkar Şener Şen. Ve aldığı risk karşılığını bulur insanlar sinemaya akın eder.Ancak özellikle 96 yılı sadece Şen'in hayatında değil Türk sinemasında bir dönüm noktası sayılır. Bu yıl Yavuz Turgul'un yazıp yönettiği Eşkıya, tam 3 milyon seyirciyi sinemaya çeker ve 'bitti' denen Yeşilçam'ın küllerinden doğmasını sağlar.Yavuz Turgul ile birlikte son 25 senede sırayla, Eşkıya, Gönül Yarası, Kabadayı, Av Mevsimi ve Yol Ayrımı için kamera karşısına geçen Şener Şen'in bundan sonraki kararı tabii ki sadece kendisini ilgilendirir; ancak özlüyoruz be Usta!