Tercihen erdemli ve olumlu karakterlerle halkın gözünde olumlu bir imaj oluşturmayı amaçlarlar.
Bu dönemde bir oyuncunun canlandırabileceği karakter tipleri sınırlıydı ve genellikle kahraman veya kötü adam rollerine sıkı sıkıya bağlıydı. Kahramanlar, kötü karakterlerden daha popüler ve sevimli bulunduğu için birçok oyuncu olumlu karakterler canlandırmayı tercih ederdi.
Bu özgürlük, oyunculara filmografilerinde çeşitliliği keşfetme ve daha karmaşık, hatta bazen karanlık karakterleri canlandırma fırsatı tanır. Ancak her oyuncu bu tür rolleri kabul etmeye cesaret edemez çünkü kötü bir karakteri canlandırmak, özellikle de bu tür bir rol oyuncunun daha önce oluşturduğu imaja ters düşüyorsa riskli olabilir.
Dövüş sanatları süperstarı, kariyerinin başlarında klasik Hong Kong aksiyon filmlerinde kötü karakterleri canlandırmış olsa da 1995'te 'Rumble in the Bronx' ile Amerika’da büyük bir başarı elde ettikten sonra kötü adam rollerinden kaçındı.
Johnson, 'The Mummy Returns'te Akrep Kral olarak kötü bir karakteri canlandırdı ama bu, onun kariyerinin başlangıcıydı ve sonrasında her zaman günü kurtaran kahraman rolleriyle tanındı.
Ancak bu başarı, onu bu karakterle özdeşleştirdi ve Watson, diğer rollerde Hermione olmaktan kurtulmakta zorlandı. Bu durum, Watson'ın 'Güzel ve Çirkin'de Belle ve 'Küçük Kadınlar'da Meg gibi zeki ve cesur kahramanları canlandırmasına rağmen devam etti.
'The Waterboy', 'Hubie Halloween' ve 'Hustle' gibi filmlerdeki performanslarıyla tanınan Sandler, 'Uncut Gems'te bile eylemleri bencil ve pervasız olsa da kötü bir adam olarak algılanmamıştır.
O zamandan beri birçok dizi ve filmde rol almış olmasına rağmen henüz bir kötü karakteri canlandırmamıştır. 'X-Men'deki Mystique karakteri biraz kötü niyetli olabilir ancak Lawrence'ın performansı, karakterin çizgi romanlardaki acımasız versiyonuna ulaşmamıştır.
'Aşık Shakespeare'de şairin ilham kaynağını, 'Se7en'da Brad Pitt'in karısını ve Marvel filmlerinde Tony Stark'ın sağ kolunu canlandırdı. Ancak Paltrow, kariyerinde hiç kötü bir karaktere bürünmedi ve bu eğilimini sürdürmeye devam ediyor gibi görünüyor.
Ancak bu ikonik aktör, kariyerinin ilk dönemlerinden sonra kötü adam rollerinden uzak durdu. Eastwood, 'Dirty Harry'de alışılmadık bir polisi canlandırdı ancak bu karakter yine de bir sahtekar değildi. 'Unforgiven' filmindeki William Munny karakteri gibi ahlaki açıdan belirsiz karakterler canlandırsa da Eastwood, seyircinin bu karakterlere sempati duymasını sağlamayı başardı.
Arkadaşı John Wayne gibi o da nadiren kötü karakterlere büründü. Amerika'nın en sevdiği oğlu olarak bilinen Stewart, 'It’s a Wonderful Life' gibi filmlerdeki rolleriyle seyircinin kalbini kazandı. Onun dürüst ve sıcak karakteri, onu bir kötü adam olarak görmemizi imkansız kılacak kadar etkileyiciydi.
'Tulsa King' adlı son dizisinde mafya babası rolünü üstlenmiş olsa da Stallone’un canlandırdığı sert karakterler genellikle altın bir kalbe sahiptir. Aktör, 'Rocky' ve 'Rambo' gibi epik aksiyon serilerinde izleyicilere unutulmaz anlar yaşattı. Stallone, kahraman ve kötü adam arasındaki çizgiyi bulanıklaştıran bir oyunculuk anlayışına sahiptir.
Hathaway, genellikle kötü veya kötü niyetli karakterleri canlandırmaz. Aktörün büyüleyici ve sıcak kişiliği, onu seyirci için sevimli ve dostça bir yüz haline getiriyor. Hathaway, Christopher Nolan’ın Kara Şövalye üçlemesinde Kedi Kadın gibi ahlaki açıdan belirsiz karakterleri canlandırdı fakat genel olarak kötü karakterlerden uzak duruyor.
Kötü karakter canladırmak iyi karakterden daha zor zaten.
Bence Hermionie rolü Emma Watson'ın üzerine öyle bir yapıştı ki gündelik hayatında bile onu canlandırıyor. Sürekli bir makul olma, mantığın sesi olma gayreti falan. Hiçbir tartışmalı konuda toplumla ters düşmüyor sürekli hemfikir... Ülkemizde aynı durum Hazal Kaya ve Özge Özpirinççi için geçerli (Gerçi Hazal Kaya hafif çatlak bir kız, arada delimserek çıkışları oluyor)
eski zamanlardan gelen alışkanlık bence.. insanların gerizekalı olanları, kötü karakterleri oynayan oyuncuları sokakta orada burada görünce yuhlayıp hakaret vs ettigi için böyle bir alışkanlık süregelmiş.. bence yani.. oyunculara benzer tip roller verildigi için o zamanlar kötü karakter zincirini kıramıyorlar seyirci de onları başka rolde görmek istemiyor haliye bu döngüyle yaşıyorlar.. bizde de güzel bir örnegi var mesela "erol taş" adamın yaşadıklarını okuyun..