Şimdiye kadar inşa edilmiş ya da planlanmış ama hala tamamlanamamış dünyaca ünlü bu yapıların aslında başlangıçta ne olması bekleniyordu ve ortaya ne çıktı hiç merak ettiniz mi? Ya da zaman içerisinde doğal afetlerden nasıl etkilendiler? Bright Side aracılığıyla dünyanın en meşhur ve ikonik yapılarının bazılarının gerçekte nasıl inşa edilmiş olacağını veya harabeye dönmeden önce nasıl göründüğünü sizler için hazırladık.
Başlangıçta, Mısır piramitleri parlak beyaz kireç taşından yapılmış parlayan bir yansıma tabakasıyla kaplıydı. Bu, onları göz kamaştırıcı bir görüntüye ulaştırıyordu ve böylece firavunların da ihtişamına uygun bir simge haline getiriyordu. Bu sayede İsrail dağlarından ve hatta uzaydan bile görülebileceklerdi. Ama ne yazık ki, bu göz kamaştırıcı dış tabakası 1301'de meydana gelen güçlü bir depremle yok oldu.
Bu ünlü kilisenin yapımı 1882'ye dayanıyor. Yapımcısı Antoni Gaudí tarafından yapılan hesaplamalara göre, yapının inşası 3-4 yüzyıl kadar sürerek 19. yüzyılın sonunda mevcut teknoloji kullanılarak bitirilmiş olacaktı. Tamamlanmasının bu kadar uzun sürmesinin bir diğer nedeni de; projeyi yönetenlere ait bir karar uyarınca, sadece kiliseye yapılan bağışlarla finanse edilmesiydi. Neyse ki günümüz teknolojisini kullanarak inşaat, usta mimarın ölümünden hemen hemen 100 yıl sonra, -en geç- 2026'da tamamlanmış olacak.
MS 1. yüzyılda inşa edilmiş olan antik dünyanın mimarî eseri ünlü Colosseum bin yıldan fazla bu özgün görünümünü korumayı başardı. Ancak 14. yüzyılın ortalarında, Roma'da meydana gelen güçlü bir deprem yapının özellikle güney tarafının çökmesine neden oldu. Bundan sonra, Colosseum yeni yapılar için ilham kaynağı olarak görülmeye başlandı. Bu talihsiz olaya rağmen, hâlâ mimarî dünyanın harikasıdır.
Mumbai kentinde inşa edilen Hindistan Kulesi'nin, oldukça uzun ve görkemli bir gökdelen olması bekleniyordu. Dubai'deki Burj Khalifası'dan sonra dünyanın ikinci en yüksek binası olacağı öngörülüyordu. Bunların yanı sıra Giorgio Armani iç tasarımları üzerine çalışıyordu ki 2011 yılında inşaat durduruldu.
Parthenon, antik çağlardan miras kalan en ünlü anıtlardan biridir. Eski Yunanlılar tarafından Atina akropolisindeki tanrıça Athena için yaptırılan bir tapınak olmasının yanı sıra oldukça da karmaşık bir geçmişe sahiptir. Birçok kez askeri saldırılar, restorasyon girişimleri, yağmalar, yangınlar, hatta kilise ve camiye dönüştürülme girişimlerinde bulunuldu. Ne yazık ki şimdi gitgide harabeye dönüşmekte.
510 metre yüksekliğinde ve kristal bir çiçek görünümünde olan bir diğer gökdelen projesidir. 2009'da tamamlanması beklenen Burj El Arab, küresel mali krizin etkisiyle önce askıya alındı ve sonra 2013'te yarıda kesildi.
Unity Tower önceleri, Polonya Mühendislik Birliği için bölgesel bir ofis olarak tasarlandı. İnşaat 1975'te başladı, ancak ekonomik sorunlardan dolayı altı yıl sonra iş durduruldu. O zamandan beri, Krakov'daki en yüksek bina olan Unity Tower geçmiş bir çağın kasvetli hatırlatıcısı gibi öylece duruyordu. Ancak şimdi, kulenin elit bir yaşam kompleksine dönüştürülmesi düşünülüyor.
Kolezyumu yıkanlar yalnızca depremler değildir. Papalık'ın verdiği hasarın haddi hesabı yoktur. Hani şu San Pietro Katedrali'nin içerisindeki bronzdan yapılmış Aziz Petrus'un mezarı var ya ? Onun o bronzlarının tamamı kolezyumdan alınmıştır.
Keçiören'deki Cumhuriyet Kulesi de bonus olarak eklenebilir :)
Burj El Arab nam-ı diğer yelken oteli tamamlanmıştır, görseldeki bina muhtemelen farklı bir bina.