Şimdiye kadar izlediğiniz en kötü film hangisi? Daha çok korku filmlerinin yer aldığı bu listedeki yapımlar eleştirmenler ve izleyiciler tarafından beğenilmeyerek son 20 yılın en kötü filmleri olmayı başarmış. 😅
Not: Filmlere ait tanıtım yazıları beyazperde.com'dan alınmıştır.
Film, sakin ve sıradan bir hayat süren bir çift çevresinde gelişiyor. Herkesin yan komşusu olabilecek olan sıradan çiftin hayatı, evlerine gelen istenmeyen misafirden sonra altüst olur. Çiftin ilişkisini sınayacak olan bu misafir evin tüm huzurunu bozacaktır. Misafirin eşinin de aralarına katılmasıyla birlikte işler beklenmeyen bir yön alacak ve gizlenen amaçların ne olduğu sorgulanmaya başlanacaktır.
Başarılı doktor Chris Kelvin gizemli bir uzay gemisinde yaşananları araştırması için görevlendirilir. Solaris isimli bir gezegen üzerine araştırmalar yapan Prometheus isimli bu mekiğin içerisinde bulunan mürettebatı inceleyecek olan doktor başlarda bunun sıradan bir görev olduğunu düşünür. Ancak bu fikri gemide yaşanan tuhaf durumları fark etmesiyle son bulur. Gemide yer alan ekibin komutanı intihar etmiş, geride kalanlar ise akıl sağlıklarını kaybetmeye başlamış durumdadır. Durumun ciddiyetini yeni yeni kavrayan doktor gizemli Solaris gezegeninin etkisinden kaçabilecek midir?
Yerel bir çetenin yönettiği, büyük paraların döndüğü bir yeraltı kumar işletmesinde ciddi bir soygun gerçekleştirilir. Failler kendilerini akıllı zanneden ama aslında geride bir sürü iz bırakan 3 adamdır. Bunun üzerine çete, düzenlendiği poker oyunları sırasında yapılan soygunları araştırmak için Jackie Cogan'ı görevlendirir. Soğuk kanlı Jackie acımasızlığı ile tanınır ama işini bir o kadar da 'temiz' ve 'kibarca' yapar. İşin esas faillerini bulmak ve icaplarına bakmakla görevlendirilen kiralık katil, diğer yandan da yaşadığı ülkenin gerçek yüzünü görebilen bir adamdır.
Tam da çalılıklar arasında yürümenin güvenli olduğunu düşündükleri sırada Mick Taylor çıkagelir…Kristy, Ben ve Liz, yirmili yaşlarında üç genç arkadaş, Avusturalya’ya doğru bir tatile çıkarlar. İstedikleri yeni mekanlarda var olmak, taptaze heyecanlara bulaşmaktır. Ancak “Wolf Creek” Park’ına gelip de geleceklerine dair pembe hayallere sürüklenirken kendilerini bekleyen dehşet dolu dakikalardan habersizdirler. An gelip de arabalarının arıza yapmasından ötürü yolda kaldıklarında, Mick Taylor’ın kamyonetinin farı ile aydınlanan yolları çıkmaza götürecektir onları. Başlangıçta bu kendilerine uzanan bir yardım eliymiş gibi görünse de korkunç bir sürecin başlangıcından öte bir şey değildir. Film, Avustralya’da yaşanan gerçeklere temas ediyor.
Evliliği acıklı bir biçimde sona eren Agnes White, para kazanmak için garsonluk yapmaktadır. Sona eren evliliğinde unutamadığı trajik anlar mevcuttur. O anlardan kalan etki ile yaşadığı yerde tek başınayken hep taciz edilme korkusu taşır. Bu tedirginliği onu kontrol edecek denli güçlüdür. Kocasının ona yaşattıklarından ötürü bu izlerden kurtulamamaktadır. Bir süre sonra Peter adında bir adamla tanışıp ondan etkilenir. Peter aslında göründüğü kadar doğal ya da normal denilebilecek biri değildir. Sürekli olarak her yerde böcekler gördüğünü söylemektedir. Bu sıkıntı onunla birlikte olanlara da zor anlar yaşatacaktır.
Kutu filminde Norma Lewis rolüyle sadece komik rollerin değil, farklı karakterlerin canlandırılmasında da ne kadar yüksek bir performans ortaya serebildiğini ispatlayan Diaz, filmde kocası Arthur Lewis ile beraber mutlu bir aile sahibi rolünde görülüyor. Küçük bir çocukları olan ve banliyöde yaşayan mutlu bir çift olan Lewis'lerin hayatı, günün birinde kapılarının önüne bırakılan tahta bir kutuyla alt üst olacaktır. Kutunun yanında bir not vardır. Not üzerinde, eğer kutunun üstündeki düğmeye basarlarsa bir milyon doların sahibi olacakları yazılıdır. Ancak bu durum dünyanın bir köşesinde hiç tanımadıkları bir insanın ölmesine sebep olacaktır.
New York’da tek başına yaşamayı seçen Frannie Avery, yan evde işlenen cinayetlerden sonra, tedirginlik duymaya başlar. Olayları araştıran bir dedektif ile tanıştıktan sonra ise, farklı bir ilişki yaşamaya başlayacaktır. Film, Susanna Moore’un çok satan erotik gerilim romanından uyarlandı.
Sarah, babası ve amcasıyla birlikte kış boyu boş kalan göl kenarındaki yazlık evlerine çeki düzen vermeye giderler. Fakat evde garip bir şeyler vardır; derinlerden duydukları seslerle yalnız olmadıklarını fark ederler. Evde garip olaylar dönmektedir. Olan biteni çözmeye çalışırken Sarah delirmenin eşiğine gelecek ama aynı zamanda kendi geçmişinin sırları ve gizemleriyle karşılaşacaktır.
İngiliz gizli ajanı olan “Eye” Amerikalı bir senatörün oğlunun uğradığı iddia edilen şantajı araştırmakla görevlendirilir. Tehlikeli olduğu kadar güzel bir kadın olan Joanna, bir numaralı şüpheli olarak gözükür. Kadının peşine düşen ajan, bu sırada bir cinayete şahitlik eder. Cinayeti belgeleyemeyen Eye, Joanna’yı takip etmeye başlar. Ancak bir süre sonra Joanna’yı takıntı haline getirir.
Harrisburg’da yerel bir televizyon kanalında hava durumu sunucusu olan Russ Richards’ın sakin bir hayatı vardır. Zengin olmanın hayalini kuran Russ’un amacına ulaşabilmek için bir planı vardır. Piyango numaralarını çeken Crystal Latroy'u etkilemeye çalışan Russ, bu sayede ikramiyeyi kazanmak için çekilişe hile karıştırmayı planlar. Ancak başlangıçta kolay görülen plan tam bir felakete dönüşür.
Kaçık bir rahip... Şeytana dair tuhaf fikirlerle bezeli bir alay meczup... Boş inançlarla gözleri körelmiş, akılları yitmiş bir grup radikal katolik, şeytan ile kafayı bozmuştur. İblisin, bir insan şekline bürünüp dünyayı ziyaret edeceğine iman etmişlerdir. Hasta ruhlu rahibin hamiliğindeki bu insanlar, Tanrı’nın İsa’nın vücudunda beden bulması gibi bir ritüel ile bu durumu karıştırmıştır. Bir akıl hastasının yazdıklarını takip ederek seri katilleri inceleyen yazar Peter Kelson’a ulaşırlar ve Şeytan’ın ele geçireceği bedeni bulduklarına inanırlar. Grubun en genci olan Maya Larkin isimli öğretmen, Peter’e giderek hem araştırmayı ilerletmek hem de bu arada Peter’i Şeytan’ın bir bedende canlanacağı konusunda ikna etmek ister. Maya ile birlikte akıl almaz serüvenlerden kaçamayacaklar ve Peter’in üzerindeki işaretler giderek artacaktır.
Gerek iş yaşamında gerek özel yaşamında çevresi kadınlarla kuşatılmış olan zengin ve başarılı bir jinekolog olan Travis, dünyanın en mutlu adamı portresi çizmektedir. Ancak bir gün kötü bir sürpriz peydahlanacaktır. Doktorun hayatı güllük gülistanlık giderken bir dizi aksilik çıkıverir karşısına: İlk olarak başhemşire Carolyn’in tüm çabalarına karşın adeta sıraya dizilmiş olan hastaları teker teker onun muayenehanesinden elini ayağını çeker. Karısı Kate, kızı Dee Dee’nin evlilik planlarından dolayı küçük bir çocuk gibi davranmaktadır. Tüm bunlara yengesi Peggy’nin üç kızını alıp yanlarına yerleşmesi ve komplo teorileri yazma konusunda uzman olan kızı Connie’nin Dee Dee’nin gizemli nedimesi Marilyn hakkında olumsuz fikirler beyan etmesi eklenir. Bu kaos dolu günlerinde zamanının çoğunu golf kursuna daha sık takılarak geçiren Doktor Travis; tüm bunlar yetmiyormuş gibi kursta da profesyonel bir golfçü olan Bree’yle yeni bir ilişkiye başlar.
Peter Taylor, eşi Bronny ve iki çocuğu ile birlikte Büyük Kanyon’da eğlence dolu bir tatil geçirdikten sonra Los Angeles’daki evlerine geri dönerler. Bir süre sonra evin içinde garip olaylar yaşanmaya başlar. Evin genç oğlu Michael tuhaf davranışlar sergiler. Yaşananlara anlam vermeye çalışan aile, Michael’in tatilde gittikleri mağarada keşfettiği gizemli bir kaya parçasını yanında getirdiğini öğrenir. Bir grup aileyi takip etmiştir ve şimdi doğaüstü güçlerle savaşmak zorundadırlar.
The Grudge yani Garez, bir ruhun musallat olduğu eve giren insanların başlarına gelen olayları konu ediyor. Bekar bir anne genç bir dedektif ile birlikte mahallesinde bulunan evde yaşanan bir cinayeti araştırmaya başlar. Banliyöde bulunan evin genç annesi, tüm ailesini evin içinde katletmiştir. Olayı incelemekle görevlendirilen bir dedektif ve kadın, araştırmalarını ilerlettikçe evin, içinde yaşayanları ölüme mahkum eden bir hayalet tarafından lanetlendiğini keşfeder. Mahallesindeki laneti öğrenen bekar anne, kendisini ve oğlunu lanetli evdeki şeytani ruhlardan kurtarmak için zorlu bir mücadeleye girişir.
Yıl 1989. Acil yardım hattına üç kişinin vahşice öldürüldüğüne dair bir cinayet ihbarı gelir. Telefonu açan Maria Rossi adındaki kadın cinayetleri kendisinin işlediğini itiraf etmektedir.
Yıl 2009. Maria'nın kızı Isabella gerçeği ortaya çıkartmak için o gece o yaşananların peşine düşer. Annesi akıl hastası sıfatıyla cezadan muaf bir halde İtalya’daki Centrino Hastanesi’ne kilit altında tutulmaktadır. Fakat Isabella annesini iyileştirmek için, ruh çıkarıcılar gibi alışılmadık yöntemlere başvurmakta kararlıdır....
Yolda geçirdiği trajik bir kazadan yeni yeni iyileşmekte olan devriye polisi Edward Malus, eski nişanlısı Willow’dan bir mektup alır. Kadın, yıllar önce hiçbir açıklama yapmaksızın çekip gitmiştir. Şimdi ise kızı Rowan’ın kayıp olduğunu yazmaktadır mektubunda. Edward, Summerisle’in özel bir adasına doğru yola çıkar. Willow orada meyve yetiştirmekte olan tuhaf bir grup ile beraber yaşamaktadır. Edward’a Rowan’ın onun kızı olduğu gerçeğini söyler. Edward, araştırmaları süresince bölgede görüştüğü muhalif tipli insanların bir süre sonra putperest olduklarını ve ürünlerini iyileştirmek için bir takım ritüeller yaptıklarını fark eder. Rowan muhtemelen henüz hayattadır ve kurban edilmek üzeredir. Edward, kızının yerini tespit ettiğinde aynı zamanda Lanetli Ada’nın ardındaki sırrı da keşfedecektir.
Başarılı bir psikolojik gerilim olan 'Katilimi Tanıyorum', nezih bir kasabada yaşanan beklenmedik bir kaçırılma olayı üzerine odaklanıyor. Hayatın son derece durağan aktığı küçük bir kır kasabasında, başarılı bir üniversite öğrencisi olan Aubrey Fleming, bir seri katil tarafından kaçırılınca infial yaratır. Zira genç kızın ağır bir şekilde işkence görmüş olması tüm kasaba sakinlerini daha önce hiç karşılaşmadıkları bir vahşetle yüzleştirmiştir. Genç kız kısa bir süre sonra kaçmayı başarıp ağır bir psikolojik travma ile hastaneye kaldırılsa da, olayların gizemi bir türlü çözülemez. Çünkü Aubrey komadan çıktığında, kendisinin Aubrey olmadığını, asıl Aubrey’in hala katilin elinde işkence görmekte olduğunu söyler. Daha önce hiçbir filmi ülkemizde vizyona girmeyen genç yönetmen Chris Sivertson’un bu psikolojik gerilimi, türün meraklıları için ilginç bir deneyim yaşatacaktır.
Endüstriyel atıklar ile New York’un şehir kirliliği arasında 4 ceset bulunur. Genç ve küstah dedektif Mike Reilly, Sağlık Departmanı’nın hırslı araştırmacısı Terry Huston ile ekip oluşturarak bu vahşet dolu ve anlaşılması zor cinayetin üzerindeki örtüyü kaldırıp gerçeklere ulaşmak ister. Kurbanların tek ortak noktası vardır. Her biri feardotcom internet sitesine giriş yaptıktan tam 48 saat sonra öldürülmüşlerdir. Merak ettikleri için mi cezalandırılmışlardı? Şeytana mı uymuşlardı? Yoksa suçluluk duygusu içeren zevklerine boyun mu eğmişlerdi? Gerçeği açığa çıkartmak ve bu ölüm saçan sitenin ardındaki şeytanı ortadan kaldırmakta kararlı Mike, siteye girer ve saat işlemeye başlar. Şimdi kendisine ait en berbat korkular ile yüzleşmek ve gizemi çözmek için 48 saati vardır.
Bir video oyununu temel alan film, Edward Carnby adındaki paranormal denilen yani doğa üstü olaylar alanındaki bir dedektif üzerine odaklanıyor. Kendisi ölümcül sonuçlara varan gizemli olayların açığa çıkması üzerinde çalışmaktadır. Bu vakte kadar kayda değer meseleleri çözmüş bir dedektiftir. Bu kez dedektifin geçmişinden çıkagelen ve aslında çok zaman önce gömüldüğünü sandığı bir ayrıntı tekrar ortalığa düşer. O andan itibaren de Edward Carnby, hayatının en tehlikeli yolculuğuna çıkar. Bu süreçte eski sevgilisi güzel arkeolog Aline Cedrac ve pek anlaşamadığı hükûmet adına çalışan Richard Burke da olayların içinde yer alacaklardır. Korku ve gizem dolu dakikalar onları beklemektedir.
Yuvarlak hatları, skandal televizyon performansları ile son dönemin en çok konuşulan fenomenlerinden biri haline gelen seksi yıldız Kim Kardashian'ın başrolünde olduğu Disaster Movie, Hollywood yapımlarıyla dalga geçen bir komedi. Bir grup yirmili yaşlardaki genç, bir gece aniden kendilerini bir çok doğal afetin ortasında bulurlar. James Bond, Kurtuluş Günü ve Hancock gibi filmlerle dalga geçen bir parodi olan film, aynı zamanda Brendan Fraser ve Jason Statham gibi oyuncuları da ti’ye alıyor. Scary Movie serisinin yaratıcılarının son filmi olan Disaster Movie, eğlenceli bir yapım.
Peki siz bu filmler hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım.
Kolay kolay yorum yapmam içeriklere. Ama buna yapmak zorundayım. Aronofsky’in Mother’ını bu listeye koyan kişinin en kibar tabirle beynini sikeyim.
Mother! hayatımda izlediğim en iyi filmlerden birisidir
mother'ı dümdüz izlediyse eğer...