Soluksuz okunacak bir hikaye...Kaynak: harungunduz_Altı yaşındaydım ve okul molası sırasında öğle yemeği için eve geldim. Annemin menüsünde her gün aynı şey vardı: 'Ekmek ve süt.'Sonra bir gün eve geldim ve mutfağa gittim. Annemi her zamanki gibi bir kutu sütle birlikte bir şeyler karıştırırken gördüm. Her şeyi sallıyordu, Neler olduğunu anlamadım.Bütün hafta yetecek kadar paramız yoktu. Beş parasızdık. Sadece fakir değildik. Babam profesyonel bir futbolcuydu ama kariyerinin sonundaydı ve paranın tamamı gitmişti.Gece eve gelirdim ve ışıklar kapanırdı. Bir seferde iki, üç hafta elektrik yok. O zaman banyo yapmak isterdim ama sıcak su olmazdı.Hatta annemin sokağın aşağısındaki fırından ödünç ekmek aldığı zamanlar oldu. Mücadele ettiğimizi biliyordum. Ama suyla sütü karıştırdığında, bittiğini anladım. Bu bizim hayatımızdı.Sanki biri parmaklarını şıklattı ve beni uyandırdı. Tam olarak ne yapmam gerektiğini biliyordum. Kardeşim ve annemle karanlıkta söylediğimiz duaları ve inancımızı, hatırladım.Sonunda ona bir gün dedim ki, 'Anne, bu değişecek. Göreceksin. Anderlecht için futbol oynayacağım ve bu yakında olacak. İyi olacağız. Artık endişelenmenize gerek yok.'Size bir şey söyleyeyim, oynadığım her maç finaldi. Parkta oynadığım zaman finaldi. Anaokulunda mola sırasında oynadığımda, finaldi. Kesinlikle ciddiyim.R1'e basmadım çünkü FIFA'ya sahip değildim. Playstationım yoktu. Büyümeye başladığımda, bazı öğretmenler ve ebeveynler beni strese sokmuştu.11 yaşındayken Lierse genç takımında oynarken rakip takımın ebeveynlerinden biri sahaya çıkmamı engellemeye çalıştı. 'Bu çocuk kaç yaşında? Kimliği nerede? O nereli?'Babam orada değildi, çünkü deplasman maçlarıma gelecek arabası yoktu. Yapayalnızdım ve kendimi savunmam gerekiyordu. Gittim ve kimliğimi aldım. Belçika tarihinin en iyi futbolcusu olmak istedim. Amacım buydu.Şampiyonlar Ligi'ni izleyemediğim için... Ebeveynlerin bana nasıl baktığını gördüğüm için. 12 yaşımdayken 34 maçta 76 gol attım. Hepsini babamın ayakkabılarıyla yaptım.Ona telefonda 'evet, 76 gol attım ve ligi kazandık. Büyük takımlar beni fark ediyor.' dedim. Genellikle, her zaman futbolumu duymak isterdi ama bu sefer garipti...'Evet, nedir büyükbaba?' Diye sordum.'Kızıma bakabilir misin lütfen?''Bana söz verebilir misin? Kızıma göz kulak ol. Benim için ona göz kulak ol, tamam mı? ''Evet, büyükbaba. Anladım. Sana söz veriyorum.' dedim.Düşünmek beni çok üzüyor, keşke Anderlecht için oynadığımı görmek için dört yıl daha yaşayabilseydi. Sözümü tuttuğumu görmek için...24 Mayıs 2009. Play-off finali. Anderlecht’le Standard Liege'e karşı. Anderlecht ile profesyonel sözleşmemi 13 Mayıs doğum günümde imzaladım. İlk paramla hemen yeni bir FIFA oyunu ve bir kablolu tv paketi satın almıştım.Oynama şeklimden hoşlanmıyorsanız, sorun değil. Ama ben burada doğdum. Antwerp, Liege ve Brüksel'de büyüdüm.Fransızca olarak bir cümleye başlayıp Felemenkçe bitireceğim ve geldiğim yere bağlı kalarak biraz İspanyolca, Portekizce veya Lingala konuşacağım diye hayal ettim. Ben Belçikalıyım.Chelsea'ye gittiğimde ve oynamadığımda bana güldüklerini duydum. West Brom'a kiralık gönderildiğimde bana güldüklerini duydum.Çocukken 10 yıl Şampiyonlar Ligi izleyemedim. Okulda bütün çocuklar final hakkında konuşurken neler olduğu hakkında fikrim olmazdı.2002 yazında Ronaldo'yu Dünya Kupası finalinde izlerken ayakkabılarımda delikler olduğunu hatırlıyorum. Büyük delikler. 12 yıl sonra Dünya Kupası'nda oynadım.Premier Lig'den bahsetmiyorum. Manchester United değil. Şampiyonlar Ligi değil. Dünya Kupaları değil. Demek istediğim bu değil. Keşke büyükbabam şu an sahip olduğumuz hayatı görebilseydi.'Sana söylemiştim. Kızın iyi. Dairede daha fazla fare yok. Artık yerde uyumak yok. Artık stres yok. Artık iyiyiz. Kimliğimi kontrol etmeleri gerekmiyor artık. Adımızı biliyorlar.' demek isterdim...''Kaynak: harungunduz_
helal lan azme bak