Çocuklarımızın her zaman uzlaşma – tartışma iletişiminde saygı ile dinlediklerini hissetmeye ihtiyaçları vardır. Bu nedenle amacımız çocuklarımızla konuşurken hiçbir zaman “söz geçirme” olmamalıdır.
Bunun yanında okula başlayan her birey çabalarının ebeveynleri tarafından saygıyla karşılandığını görmek ister. Birey, bu çabaları desteklenip pekiştirilirken aynı zamanda öğrenme faaliyetlerinin ebeveynleri tarafından önemsendiğini ve değerlendirilidiğini de bilmelidir.
Aktif bir dinleyici olmalıyız…
İletişimin temel tamamlayıcısı aktif dinlemedir…
İletişim sisteminin temel ögelerinden biri dinlemedir. Anne babasının kendisini dinlediğini gören çocuk önce, kendisine değer ve önem verildiğini, kabul edildiğini, buna bağlı olarak da sevildiğini düşünür. Aynı zamanda çocuk ‘anlaşıldım’ duygusunu yaşar ve rahatlar. Bu durum, çocuğun hem benlik saygısının artmasına hem de kendisini dinleyen kişiye yakınlık duymasına neden olur.
Çocuklar çoğunlukla dinlenmeme nedeniyle saldırganlık, kendine zarar verme, ellerini ısırma davranışlarıyla; ‘Lütfen beni dinle, duygusal kırıklık yaşıyorum, dikkatini bana ver’ mesajı iletmektedirler. Bu yüzden çocuklarımızı tüm dikkatinizi vererek dinlemeliyiz. Bazen sizlerin bir şey söylemenize gerek bile yoktur. Çoğu kez, bir çocuğun ihtiyacı olan tek şey, ona duygularının anlaşıldığını hissettiren, sıcak bir sessizlik ortamıdır.
Kıyaslamak, reddetmektir.
Çocuklarımız emin olun ki rekabetçi bir ortamı sevmiyor ve hiçbir koşulda herhangi bir kişiyle kıyaslanmak istemiyorlar. Bu nedenle başarı ve başarısızlık tepkisi yalnızca yetişkine ait bir olgudur. Unutmamalıyız ki emek performanstan daha değerlidir. Çocuklarımızı öznel iyi oluşa taşıyan yegane yol yeterlilik, değerlilik ve olduğu gibi kabul görmektir.