Silahlandırılmış beceriksizlik (Weaponized Incompetence) kavramı ilk olarak Harvard Business Review dergisinin 1986 tarihli bir sayısında, “iş yerindeki beceri yetersizliği” olarak ele alınmıştır. Kavramın ortaya çıkışına baktığımızda iş hayatında iş görenlerin yönetim ve organizasyonlarıyla ilgili olduğunu görürüz. Daha sonraları bu kavramın psikoloji alanında ele alınarak partnerler arasındaki ilişkilerde ortaya çıkan sorunları tanımlamada kullanılmaya başlandığını görmekteyiz. Psikolog, yazar, lisanslı evlilik ve bir aile terapisti olan Claudia De Llano 2023 yılında yayınladığı “Aşkın Yedi Kaderi (The Seven Destinies of Love)” adlı kitabında, silaha dönüştürülmüş yetersizlik kavramını ve bunun şaşırtıcı etkilerini kaleme almıştır. Llano, silahlandırılmış beceriksizliği bir bireyin belirli görev veya sorumluluklardan kaçmak için bilinçli ya da bilinçsiz olarak kendini çaresiz/yetersiz göstermesi ve bunun sonucunda başkalarının devreye girmesiyle onun yapması gereken bu görev/görevleri kendi üzerlerine alarak yapması şeklinde ifade etmiştir. Diğer araştırmalar incelendiğinde de Weaponized Incompetence kavramının, stratejik yetersizlik, silahlaştırılmış / silah haline getirilmiş yetersizlik olarak tanımlandığı görülmektedir. Kısaca bir kişi görevlerini ya da işlerini nasıl yapacağını bilememekte veya bilmiyormuş gibi yapmaktadır. Ancak kişi her ne kadar yeterli becerisi ya da bilgisi olmamasından dolayı bilememe durumunda olsa da, bu durumu değiştirmek istemez ve yetersizliğini stratejik bir silah olarak kullanır.
Peki bir kişi bu stratejiyi kullanarak neye/nelere sebep olur?
Silahlandırılmış beceriksizlik stratejisinin kullanıldığında (ister ev isterse iş yeri olsun) ilişkiler kısa, orta ve uzun vadede olumsuz etkilenir. Bu stratejinin kısa vadedeki olumsuzlukları, orada işini yapması gerekenler yapmadığı için iş yükünün artmasına, iş barışının ve adalet inancının bozulmasına yol açar. Orta vadedeki olumsuzluklarına bakıldığında ilişkilerde kızgınlık, dengesizlik, güven problemi, duygu kopukluğu, çatışma ve iletişim kazaları görülür. Uzun vadede ortaya çıkan olumsuzluklara baktığımızda da öfke ve hayal kırıklıklarına bağlı olarak ilişkilerde gerginlik, çatışma, zayıflık, kopma ve ilişkilerin sonlandırılması olduğu görülmektedir.
Biz neden başkasının iş yükünü üzerimize alırız?
Burada bir çok faktör devreye girmektedir. Bunlardan bazıları partnerimize yardımcı olma isteği (buradaki temel sıkıntı yardımcı olduğunuz şey zamanla görevinize dönüşmesi), işini kötü yaptığı için ona görev vermekten kaçınmamız olarak sıralanabilir.
Silahlandırılmış beceriksizlik stratejisinin cinsiyet değişkenine göre kullanımı ile ilgili dağılıma baktığımızda; ev işlerinde çoğunlukla erkeklerin, iş ve sosyal hayatta ise kadınların bu stratejiyi yoğun olarak kullandıkları görülmektedir. O zaman akla şu soru gelmekte bu durum bir beceriksizlik mi yoksa bahane mi? Sonuç olarak tam bir kaytarma stratejisi diyebiliriz.