Bilim insanlarının yaptığı araştırmalara göre, bazı kişilerin diğerlerine göre daha sık hasta olmasını birçok faktöre bağlıyken nedenleri de birden fazla olabilir. Peki, bu faktörler ve nedenler nelerdir? Buyurun, beraber öğrenelim! 👇
Bilim insanlarının yaptığı araştırmalara göre, bazı kişilerin diğerlerine göre daha sık hasta olmasını birçok faktöre bağlıyken nedenleri de birden fazla olabilir. Peki, bu faktörler ve nedenler nelerdir? Buyurun, beraber öğrenelim! 👇
Herkes hastalanır. Yediğimiz tüm sebzelere veya kullandığımız tüm vitaminlere rağmen virüsler ve zararlı bakteriler gibi patojenler vücudumuza er ya da geç sızar. Peki, tüm bunların sebebi nedir?👇
Öğretmenler veya hastane çalışanları gibi kişilerin hasta insanlara daha sık maruz kaldıkları için sık hastalandıkları sonucuna varılabilir. Ancak genel olarak hasta olmaya yatkın bir yapıya sahip olmak, soğuk algınlığı olan birine maruz kalma olasılığı kadar basit değildir. Her insan farklı şekilde hastalanır, dahası farklı şekilde iyileşir.
Üç ana faktör hastalıklara yatkınlığı belirler: genetik yatkınlık, bağışıklık sistemindeki gen hataları ve ağır enfeksiyon yüküne sahip ortamlar. Genetik hatalar ve aşı eksikliği, daha yüksek yaşam standartları ve yeterli sağlık hizmetleri olmadan önce atalarımızın genellikle ellili yaşlarda ölmesine neden olmuştur.
Çevre ve genetik, enfeksiyonlara karşı koruma veya zarar verme yeteneğimizi etkiler. İnsanların zorluklara tepkileri genetik temelli olabilir. Herkesin bir miktar enflamasyona ihtiyacı vardır ancak bunun doğru zamanda, yerde ve miktarda olması önemlidir.
Vücut, bu hücreleri çekmek için kemokin adı verilen kimyasalları üretir. İnsanların inflamasyon miktarları farklılık gösterir ve inflamasyon kontrolü, hastalık belirtisi göstermeme ile ilişkilidir. Bazı insanlar, iyi bir inflamasyon tepkisine sahip oldukları için enfekte olduklarında hastalanmazlar. Bazı meslekler, örneğin öğretmenlik, daha sık hastalanmayı beraberinde getirir.
Bu sorunun cevabı, mikrobiyal yük. Özellikle büyük gruplar halinde yakın temasta bulunmak, maruz kalma riskini artırır. Ancak tüm bireyler hastalanmaz; bu duyarlılık popülasyon bazlıdır. Örneğin, kreş çalışanları solunum yolu virüslerine yoğun maruz kalma riski taşır ve bu, bağışıklık sisteminin bozulmasına yol açabilir. Enflamasyon, bağışıklık tepkisini artırabilir veya azaltabilir. Hayat boyu bu döngülerden geçeriz ve bazıları bu esnekliği korurken, bazıları daha duyarlı hale gelir. Bu durum 'optimum olmayan' olarak adlandırılır.
Ancak yaşlıların bağışıklık sağlığı dereceleri de farklılık gösterebilir. Tüm yaşlılar aynı olmayabilir; bazıları diğerlerinden çok daha iyi durumda olabilir. Bazıları genel olarak enfeksiyon riski altında olabilir ancak bu risk genellikle bağışıklık sağlığı zayıf olanlarda yoğunlaşır.
İnsanları bu konuda dört gruba ayırabiliriz: yüksek bağışıklık ve düşük iltihaplanmaya sahip olanlar, düşük bağışıklık ve yüksek iltihaplanmaya sahip olanlar, yüksek bağışıklık ve yüksek iltihaplanmaya sahip olanlar, düşük bağışıklık ve düşük iltihaplanmaya sahip olanlar. İlk grup yani yüksek bağışıklık ve düşük iltihaplanmaya sahip olanların en uzun yaşadığı gözlemlenirken ikinci grubun yani düşük bağışıklık ve yüksek iltihaplanmaya sahip olanların grup içerisinde en erken ölen kişiler olduğu tespit edildi. Diğer iki grubun ise orta düzeyde yaşam süresine sahip oldukları belirlendi.
Ancak yeterince onarılmayan yaralanmalar iltihap kalıntısı bırakabilir. En sağlıklı insanların bile grip sonucu ölebileceği ve bağışıklık sistemi zayıf olanların aşı sonrası dahi iyi olmayabileceği bilinmektedir. Bu durumları tahmin etmek mümkün değildir.
Yaşlıların hastaneye maske takarak gelmesi tavsiye edilirken dengeli beslenme ve düzenli egzersizin de bağışıklık sistemine fayda sağladığı söylenmekte.
Çok faydalı bilgiler. Bir doktor olarak ben baya öğrendim yani söyliyim... Ellerinizi filan yıkayın