Şiirlerini ve Nazım Hikmet'i anlatmaya kelimeler yetmez ama ömrünün yarısından fazlasını hapiste ya da sürgünde geçiren büyük şairi biraz daha yakından tanıyabiliriz belki...
Kaynak: ViBio
Şiirlerini ve Nazım Hikmet'i anlatmaya kelimeler yetmez ama ömrünün yarısından fazlasını hapiste ya da sürgünde geçiren büyük şairi biraz daha yakından tanıyabiliriz belki...
Kaynak: ViBio
Dönmedi çünkü kendisinin de dediği gibi, geri dönmeyi sevmezdi.
Nazım Hikmet'in şairlik ruhu, annesi Ayşe Celile Hanım ve dedesi Nazım Paşa'dan geçmiş. Annesi Fransızca bilen, piyano çalan ve resim yapan güzeller güzeli bir kadın. Babasının babası Nazım Paşa da mevlevi tarikatından ve şairliğe yatkın, özgürlükçü. Valilik yapmış bir bey, son olarak da Selanik valisi.
Nazım Hikmet'in çocukluğunda hep bir yoğunluk ve sık sık devlet işlerinin de konuşulduğu misafirler olurmuş. Memleket kaygısı tam da burada başlamış ve ilk şiirini de 12 yaşında yazmış. Şiirinin adı da Feryad-ı Vatan... Bahriye nazırına okuduğu bu şiir çok beğenilince, Nazım Hikmet'in de Bahriye Mektebi'ne gitmesine karar verildi.
Ama okulunu bitirmiş ve Hamidiye Gemisi'ne güverte stajyer subayı olarak atandı. Ancak halk arasında Zatülcenp denilen hastalığa yakalanıp, 2 ay tedavi görmesine rağmen deniz subayı olacak sağlığa kavuşamaması sebebiyle çürüğe ayrıldığı söyleniyor. Bu bir iddia, diğer bir iddiaya göre ise aşırıya kaçan halleri sebebiyle okuldan atıldı. Hangisi doğru kesin olarak bilemiyoruz ne yazık ki.
Bir süre cepheye gönderilmek için beklese de bu gerçekleşmeyince Bolu'da öğretmenlik yapmaya başladı. Aynı yılın eylül ayında da Batum üzerinden Moskova'ya geçip Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde Siyasal Bilimler ve İktisat okudu.
Şiir ve yazılarından dolayı 15 yıl hapsi istenince de yeniden Sovyetler Birliği'ne geri döndü. 3 yıl sonra, 1928'de af kanunundan yararlanarak ülkeye geri döndü. Ama gelir gelmez tutuklandı...
Ama asıl darbeyi bundan sonra yedi. Çok sonradan kumpas olduğu anlaşılsa da, 'Orduyu ve donanmayı isyana teşvik suçundan' 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.
'Türk inkılabına ve senin ruhuna and içerim ki suçsuzum. Askeri isyana teşvik etmedim. Deli, serseri, mürteci, satılmış, inkılap ve yurt haini değilim ki bunu da bir an olsun düşünebileyim. Büyük işlerinin arasında seni bir Türk şairinin felaketi ile alakalandırmak istemezdim. Bağışla beni. Seni bir an kendimle meşgul ettimse, alnıma vurulmak istenen bu 'inkılap askerini isyana teşvik' damgasının ancak senin ellerinle silinebileceğine inandığımdandır. Başvurabileceğim en inkılapçı baş sensin. Kemalizmden ve senden adalet istiyorum. Türk inkılabına ve senin başına and içerim ki suçsuzum.'
Bunun üzerine Nazım Hikmet tam 13 sene cezaevinde kaldı. Yazıları ve şiirleri 30-40 dile çevrilirken, kendi ülkesinde 1938-1968 yılları arasında yasaklanmıştı.
Ancak kalbinden hastayken, 46 yaşındayken, yasal olarak yükümlülüğü olmaksızın askere çağırıldı. Bu, aslında onun ölüm fermanıydı. Öldürüleceğini anladı ve 2,5 aylık oğlunu ve aşkını, vatanını terk ederek yeniden Moskova'ya kaçmak zorunda kaldı. Orada, dolup taşan bir konser salonunda gelişi coşkuyla kutlandı Nazım Hikmet'in...
'Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.'
'Memet,
ben dilimden, türkülerimden,
tuzumdan, ekmeğimden uzakta,
anana hasret, sana hasret,
yoldaşlarıma, halkıma hasret öleceğim,
ama sürgünde değil,
gurbet ellerde değil,
öleceğim rüyalarımın memleketinde,
beyaz şehrinde en güzel günlerimin.'
Ölümünden bir yıl sonra Türkiye'de şiirleri okunmaya başlandı. 2009 yılında da vatandaşlığı yeniden verildi. Tam 58 yıl sonra, hasretini çektiği memleketinin yeniden bir vatandaşı oldu.
Şairliğini, aşklarını ve özlemlerini anlatmak da bir başka içeriğin konusu olsun.
Sizin imla hatalarınıza sinirimden zor bitirdim yazıyı. Yazdığınız cümlelere hiç dönüp bakmıyor musunuz? En azından bu içerikte yapsaydınız bunu. Geniş zaman ile başlayıp geçmiş zaman ile biten cümleler, bağlaç hataları, ne ararsan var yazıda...