Sıfırın Altında Bedenler: Anoreksiya Nervoza

Anoreksiya nervoza, genellikle ergen ve genç erişkin kadınlarda görülen kilo alma korkusu yüzünden zayıflama ve zayıf kalma çabaları ile giden bir yeme bozukluğudur. Anoreksik bireylerde zayıflığa karşı önüne geçilemez bir istek ve şişmanlığa karşı hastalık derecesine varan bir korku mevcuttur. Ayrıca hastalığa şiddetli açlıktan kaynaklanan tıbbi belirti ve bulgular eşlik etmektedir.

Anoreksiya nervozanın en çok 15-24 yaşlarındaki kızlarda görüldüğü bildirilmiş olup son yıllarda erkek hastalardaki artış da dikkat çekmektedir. Sanayileşme, beslenme alışkanlıklarının değişmesi, kent yaşamı, medya etkisi ve kültürler arası etkileşimlerin yaygınlaşması anoreksiya nervoza yaygınlığındaki artışın temeli olarak yorumlanmaktadır.

Anoreksiya nervoza nedenleri nelerdir?

Sorunlu erken dönem aile ilişkileri, ailede yeme bozukluğu olması, kilo ve yemek ile ilgili uğraşılar, ergenlik problemleri, sosyo-kültürel normlar, cinsel travma/lar, biyolojik ve genetik etmenler anoreksiya nevroza nedenleri arasında yer almaktadır. 

“Ruhsal acıyı bedensel acıyla dindirme çabası”

Anoreksik bireylerin erken dönem anne çocuk ilişkisine baktığımızda annenin çocuğun her türlü gereksinimine onu besleyerek yanıt verdiği, çocuğun asıl gereksinimlerinin ise yeteri kadar karşılanmadığı bilinmektedir. Diğer yandan bu annelerin “mükemmel anne” olma arzusuyla aşırı müdahaleci ve kontrolcü bir yapıyla çocuğu gölge gibi izledikleri ve çocuğu bağımsızlık yönünde desteklemedikleri görülmektedir. Annenin aşırı koruyucu tutumu etkisinde kalan çocuk otonomi sağlayamaz ve gelişimsel seviyesine uygun beceriler geliştiremez.

Ergenlik dönemine geldiğinde ise akranlarıyla bir grup içerisinde yer almak isterken, aile üyelerinin birbirine aşırı bağlılığı nedeniyle ayrılma bireyleşme güçlükleri yaşar. Ruhsal çatışmasının giderek artması ile yeme davranışı üzerinden yaşadığı sıkıntıyı ve stresi bedenine yöneltir. Yani ruhsal acıyı bedensel acıyla dindirmeye çalışır. Böylece hem iç dünyasındaki kaostan ve hüzünden yapay da olsa uzaklaşır hem de erken çocukluk döneminde beden duyumlarına (açlık ya da tokluk gibi) duyulmayan saygıyı yeme davranışını kendi kontrolü altına alarak yeniden kazanmaya çalışır.

Anoreksiya nervozanın klinik görünümüne baktığımızda, belirgin kilo kaybıyla birlikte kilo almayla ilgili yoğun bir kaygı mevcuttur. Hasta kilosunun çok fazla olduğuyla ilgili değiştirilmesi güç bir inanca sahiptir. Anoreksik hasta, kilo kaybı zaman içerisinde yaşamı tehdit edecek boyutlara ulaşsa dahi kilo alma korkusu nedeniyle tedaviye uyum göstermez, tedavi sürecinde ise kendilerini zayıf bulduklarını, kilo almak istediklerini ancak yemek yeme ile birlikte duydukları bulantı ve huzursuzluk hissi nedeniyle yemek yiyemediklerini belirtirler. Anoreksiya nervozalı olgular düşük kalorili yiyeceklere yönelme, yemek esnasında yiyecekleri çok küçük parçalara ayırma, yediği besinlerin kalorisini hesaplama, başkalarıyla yemek yemekten kaçınma, yiyeceklerinden saklayarak kurtulma gibi gıda ile ilgili aşırı uğraşılar içindedirler. Hastaların yaklaşık yarısı gıda alımını aşırı derecede azaltarak bisiklete binme, yürüme, koşma gibi yoğun egzersiz uygulamaları ile kilolarını kontrol altında tutmaya çalışmaktadırlar. Tıkanırcasına yeme/ çıkartma tipinde olan hastaların ise kısa bir sürede, normal kişinin alabileceği miktarın çok üzerinde olan yeme nöbetleri vardır. Çıkartma ise kendi kendini kusturma, müshil kullanma ve kusturucu ilaçların kullanımıyla gerçekleştirilmektedir.

Anoreksiya nervoza hastalarında depresyon, anksiyete, obsesif belirtiler, mükemmeliyetçilik, arkadaş tarafından onaylanma ve kabul görme, çevre tarafından beğenilme arzusu sık görülmektedir. Bu bireyler genellikle kaygılı bağlanma stiline sahip olup ilişkilerinde oldukça takıntılı olduklarından yaşadıkları herhangi bir kilo artışında ya da beden memnuniyetsizliğinde karşı tarafı memnun edememe kaygısı yaşarlar ve bu durum kendileri ile ilgili olumsuz düşüncelerini ve kendilerine olan özgüvenlerini daha da sarsar. Anoreksik hastalarda psikososyal cinsel gelişim gecikmiştir. Amenore (adet görememe) genellikle eşlik etmektedir, beslenme düzene girdikten sonra bir süre daha devam eder. Anoreksiya nervozada birçok fiziksel ve metabolik değişiklik olmakla birlikte bunlar açlık ve çıkarma davranışlarına bağlı olup genellikle geri dönüşümlü olarak ortaya çıkmaktadır. Tıbbi komplikasyon riski nedeniyle her hasta için ayrıntılı tıbbi inceleme yapılması gerekmektedir.

“Anoreksiya nervoza ruhsal bozukluklar içinde en ölümcülüdür.”

Anoreksiya nervoza yaşamı tehdit edebilecek derecede ağırlaşabilen bir hastalıktır. Ancak bireyler genellikle tedaviden kaçma eğilimi gösterirler. Kliniğin ağırlaştığı genellikle hasta normal kilosunu %20-25 kaybettikten sonra anlaşılır. Ağır kilo kaybı olmayan hastalar ayaktan tedavi edilebilmektedirler.

Ancak yaşamı tehlikeye sokan durumlarda hastaneye yatırılarak tedavi düzenlenmesi uygundur. Tedavide hastanın şişmanlamayacağına inandığı bir beslenme programı düzenlenmeli ve takiplerde hastanın yediği miktardan çok kilo takibi önemlidir. Anoreksiya nervoza tedavisinin olmazsa olmazı psikoterapi ve aile tedavisidir. Anoreksiya nervoza genellikle sinsi seyretmektedir. Hastalık yinelemeler gösterebilir ya da başka bir yeme bozukluğuna dönüşebilir. Bu nedenle tanı konulduktan sonra uzun süreli bir psikoterapi süreci planlanmalıdır.

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Dünya Galatasaray'ı Konuşuyor: Galatasaray'ın Tottenham'ı 3-2 Yenmesi Dış Basında Yankı Uyandırdı!
Köylü Fenomenlerin İçerik Kavgası Tartışma Yarattı
Yarışmaya Katıldıktan Sonra Başından Vurulan Mutlu Kaya'nın "Başardım" Paylaşımı Duygulandırdı!