Sıfırdan Başlamak: Türkiye Ekonomisinin İhtiyacı Olduğu Söylenen Şok Terapisi Nedir?

Türkiye'de 2021 Eylül ayından 2023 Mayıs seçimlerine dek uygulanan ekonomi modeli, yeni görev alan ekonomi yöneticileri tarafından direkt açıklanmasa da sonlandırıldı. Yaklaşık 20 ay boyunca uygulanan modelin ekonomik temellerde yarattığı etkilerin silinmesi için bir 'şok terapisi'ne ihtiyaç olduğu söyleniyor. Nedir bu şok terapisi?

2021 yılı Eylül ayında Merkez Bankası'nın faiz indirimleriyle başlayan tartışmalar kısa sürede açıklanan ekonomi modeline isim bulunmasıyla sonlandı. Çin benzeri söylemlerden yola çıkılsa da Türkiye Ekonomi Modeli olarak isimlendirilen uygulamalar ekonomistlerin eleştirilerine maruz kaldı.

İlk görevi fiyat istikrarı olan TCMB'nin fiyat istikrarından önce cari denge hedefi koymasıyla başlayan ekonomi modelinde, yine TL'nin hamisi olmakla yükümlü TCMB'nin TL'nin değerinde 'kontrollü' bir değer kaybı yaratmak suretiyle ihracatı artırıp, cari açığı kapatarak, kısaca kâra geçip enflasyonu da düşürmek hedeflenmişti. Oysaki bu uzun vadede ve çok yatırım isteyen bir modeldi. Alım gücünü düşürmekle kalmazken, birçok hedefte evdeki hesap da çarşıya uymadı.

Büyüme sürse de istenilen ihracat artışı, ithalatın çok gerisinde kalınca, birçok piyasa müdahalesi, dış ticaret açığı ve daha da büyüyen cari açık, TL'de değersizleşme, hatta bunun sınırlanması adına yapılanlarla reel efektif olarak değerlenme, alım gücünde büyük düşüş, temel ihtiyaç fiyatlarındaki yüksek artışlar gibi çok sayıda sorunla karşı karşıya kaldık.

Seçimlere kadar, dere-at ilişkisiyle giden sistemde seçimlerin hemen sonrasında değişim kaçınılmaz oldu. Değişimin ardından da piyasalarda beklentiler büyük oldu. 

Yaklaşık 2 yıl boyunca sürekli beklenti içinde olan vatandaş, üretici, sanayici, ihracatçı, inşaatçı, finansal vb. tüm kesimler yapılan hamleleri yeterli görmedi. Bu da 'Bir kapatıp-açsak mı?' misali ekonomide 'Şok terapisini' gündeme getirdi.

Ekonomik literatürde şok terapisi, fiyat ve döviz kontrolleri olan sistemlerde aniden serbest bırakma anlamına geliyor.

Tüm fiyatların serbestleştirilmesi, özelleştirme, ticaretin serbestleştirilmesi, sıkı para politikaları ve maliye politikaları yoluyla istikrarın sağlanması da dahil olmak üzere, ekonomiyi liberalleştirmek için uygulanan bir politikalar bütünü olan şok terapisi, ilk olarak komünizm sonrası, komuta ekonomisinden piyasa ekonomisine geçiş için uygulandı.

22 Haziran'da TCMB'nin başına yeni atanan Dr. Hafize Gaye Erkan'ın ilk faiz kararı öncesinde telaffuz edilmeye başlanan "şok terapisi" sert bir faiz artışıyla sinyalleri görünmek istenirken, yapılan artışın bu hamle olmadığı görüldü.

Diğer yandan döviz kurlarındaki seyre bakıldığında da kontrollü hareketlerin henüz sona ermediği de konuşuluyordu.

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Başekonomisti Robin Brooks da Türkiye ekonomisini yakından takip eden biri olarak son paylaşımında "şok terapisi"nden bahsetti.

twitter.com

TL'deki değer kaybının, TCMB'nin dediği şekilde 'kademeli' hamlelere karşı, 'şok terapisi' konusunda ders niteliği taşıdığını söyleyen Brooks, özelikle son 2 yıldır uygulanan politikalardan sonra, piyasaların 'şok tedavisi' istediğini belirtti. Geçen hafta TCMB'nin yaptığı, 650 baz puanlık faiz artırımının 'geçmişten kopuş için yeterli görülmediğini' söylerken, korkutan finali de şu cümleyle yaptı: 

Şok tedavisi acı vericidir, ancak uzun vadeli maliyeti daha düşüktür...

Özünde, şok terapisi katı kemer sıkma politikalarının eşlik ettiği fiyat liberalizasyonu anlamına geliyor.

Şok terapisi, karma bir ekonomiyi liberalleştirmek veya planlı ya da kalkınmacı bir ekonomiyi ani ve dramatik neoliberal reformlarla serbest piyasa ekonomisine dönüştürmeyi amaçlayan bir program olurken, genellikle fiyat kontrollerinin sona ermesi, devlet sübvansiyonlarının durması, kamuda özelleştirme ve daha yüksek vergi oranlarıyla özellikle kamuda kemer sıkarak sıkı maliye politikaları yürütmeyi içeriyor.

Şok terapisinin ilk örnekleri ne zaman ortaya çıktı?

Şok terapisinin ilk örneği, Pinochet'nin askeri darbesinden sonra Şili'de yapılan neoliberal reformlar olurken, Bolivya'da 1985 yılında hiperenflasyonla mücadelede de kullanıldı. İlham olarak da İkinci Dünya Savaşı'nın ardından fiyat kontrolleri ve hükümet desteğinin çok kısa sonlandığı Alman ekonomisindeki durum gösterildi.

Liberal şok terapisi, 1997 Asya Mali Krizinde, Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından krizlerde giderek daha fazla kullanılmaya başlandı.

Bir kesim krizleri sona erdirerek istikrarla büyümenin yolunu açmaya yardımcı olduğunu savunurken, Stiglitz'in başı çektiği bir kesim de krizleri daha da derinleştirdiği ve sosyal olarak dezavantajlı ya da alt gelir grubunu daha zorladığı görüşünü savunuyor.

Sovyetler Birliği'nin yıkılması ardından Rusya'da ve diğer Türki Cumhuriyetlerde, neoliberal reformlar, ekonomide eşitsizlik, yolsuzluk, yoksulluğu artırırken, ölüm oranlarını da artırdı.

Gelir bazında da Rusya'da, 2015 yılında vatandaşların yüzde 99'unun ortalama geliri 1991 yılından gerideydi.

Şok tedavisi terimi, Naomi Klein tarafından 2007'de yazılan "The Shock Doctrine" adlı kitapta popüler oldu.

Ekonomist Milton Friedman'ın savunduğu şekilde, bu politikaların genellikle istenmediğini, daha fazla eşitsizlik, politik sorunlar, ani işsizlik ve emeğin değersizleşmesi gibi siyasi ve sosyal şoklarla geliştiğini belirtti.

Pratikte, şok tedavisinin hızlı uygulanması, genelde felaketle sonuçlanıyor.

Ekonomist Jeffrey Sachs 'şok terapisi'ni icat ettiği söylense de bundan pek hoşlanmadığını, aslında bu söylemin medya tarafından yayıldığını ve 'kulağa çok daha acı verici' geldiğini söylüyor.

Şok terapisinin yine vatandaşı vuracağı anlaşılırken, bu şekilde sürdürülebilir bir program bulmaya çalışan yeni ekonomi yönetimi de halen planlama yapmaya mümkün olduğunda "rasyonel" ancak yumuşak geçişle çarkların dönmesini sağlamaya çalıştığıysa bilinen bir gerçek.

Dünyanın en ünlü ekononistlerinden olan Keynes'in de dediği gibi, “In the long run, we are all dead (Uzun vadede hepimiz ölmüş olacağız.)"

Bu içerikler de ilginizi çekebilir.

Özgür Demirtaş Önce 'Ülkeler Nasıl Batar?' Anlattı Sonra Dolarda Hedef Verdi
Daron Acemoğlu'nun Hafize Gaye Erkan'ın İlk Faiz Kararına Yorumu: "Hayal Kırıklığı"
Ekonomistler Faiz Artırımını Yorumladı: Faiz Metnindeki Mesajlar Piyasaları Nasıl Etkiledi?
Faiz Artırarak, Dolar ve Piyasa Savaşını Kazanan Merkez Bankası Başkanları Oldu
Son Yılların En Kritik Faiz Kararı Öncesi Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan Hakkında Teoriler Doğrular

Popüler İçerikler

Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
YORUMLAR
27.06.2023

Türkiye Ekonomi Modeli diye bir şey yok. Ferasetine güvenilen cahillerin desteği ile uzay çağında kabile yasalarını referans alıp PR yapma çalışması ekonomik buhranla sonuçlandı. Bir de şu şeylerine politika adı altında yaptığı sözde reform, devrim ve proje gibi balonlar üzerinde analiz yapılması benim tuhafıma gidiyor. Üç yaşındaki bir çocuğun kağıda yaptığı anlamsız şekilleri ciddiye alarak fikir yürütmekten farksız bir durum.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ