Şiddet ve Sosyal Hakların Yetersizliği Doktorların Cerrahiye Yönelmesini Azaltıyor: 'Asistan Bile Bulamıyoruz'

Şiddet, hekimlere karşı açılan ceza ve tazminat davaları, yoğun nöbetler, buna rağmen ücretlerin tatmin edici olmaması gibi birçok neden hekimleri cerrahiden soğutuyor. Hekimler hasta ve yakınıyla daha az temas edecekleri alana yöneliyor. Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, “Yarın kendimizi emanet edecek cerrahlar bulamayabiliriz. Kaçışın önlenmesi için özlük haklarına ilişkin iyileştirmeler gerekiyor” sözleriyle durumu özetliyor. 

1990’ların sonuna kadar TUS’un en başarılıları cerrahi branşları seçiyordu. Ancak durum değişti. Hekimler artık hasta ve yakınıyla dolaylı veya az temas edecekleri diğer uzmanlıkları cazip buluyor. Birçok hekim, kadın hastalıkları ve doğum, beyin ve sinir, kalp ve damar hastalıkları cerrahi branşlarının yerine cildiye, radyoloji, göz hastalıkları, radyasyon onkolojisi, fiziksel tıp ve rehabilitasyon, nükleer tıp gibi uzmanlıkları tercih ediyor.

ÖSYM’nin geçen ekimde yayınladığı ‘İlkbahar Değerlendirme Raporu’nda da bu durum net olarak ortaya konuyor.

3 bin 476 aday farklı uzmanlık alanlarına yerleştirildi. Adayların yüzde 48’i Sağlık Bakanlığı’nın, yüzde 52’si üniversitelerin kliniklerine yerleşti. T puanıyla (ağırlıklı temel tıp bilimleri puanı) yerleştirme yapılan alanlar arasında en yüksek puan ortalamasıyla yerleştirme tıbbi mikrobiyolojiye oldu. K puanıyla (ağırlıklı klinik tıp bilimleri puanı) yerleştirme yapılan alanlar arasında ise en yüksek puan ortalamalarıyla yerleştirme yapılan alan deri ve zührevi hastalıklar oldu.

TUS’ta en çok tercih edilen branşların puanları yükseliyor, daha az rağbet görenlerin ise düşüyor.

Örneğin deri ve zührevi hastalıkların puanı 70.29. Buna karşılık beyin cerrahisi 53.19, genel cerrahi 52.23, kadın hastalıkları ve doğum 52.04, kalp ve damar hastalıkları 53.9, göğüs cerrahisi uzmanı ise 48.35 puanla asistan aldı.

'Cerrahi kliniklere gelip ilk üç ayında istifa edip bırakan çok oluyor'

Hürriyet'ten Mesude Erşan'ın haberine göre her şeye rağmen cerrahiyi tercih edip başlayan ancak bir süre sonra istifa edenlerin sayısı da az değil. Adli Tıp uzmanı Prof. Dr. Ali Rıza Tümer, “Benim de ilk uzmanlığım genel cerrahi. Daha sonra adli tıp tercih ettim” diyor ve ekliyor:

“Cerrahi kliniklere gelip ilk üç ayında istifa edip bırakan çok oluyor. Bu istifalar eğitim ve üniversite hastanelerindeki cerrahi branşların çalışmalarını engelliyor. Birinci ve ikinci basamak devlet hastaneleri, riskli hastaları ameliyat etmekten kaçınıyor. İstenmeyen bir olay gelişmesi halinde dava edilmektense örneğin üniversite hastanelerine sevk ediyorlar.”

'Türkiye’deki sağlık sistemi hasta odaklı ve popülist'

Psikiyatri uzmanı olan N.E. ise önce İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki plastik cerrahi kliniğine yerleşmiş. Ancak ilk iki aydan sonra istifa ederek yeniden TUS sınavına girmiş. N.E. neden cerrahiyi bıraktığını şöyle anlatıyor:

'Yaptığımız temel hatalardan biri şu; TUS’a gireceğimiz zaman, son iki sene sadece bu sınava çalışıyoruz. Hiçbirimiz branşların hangilerinin kendimize uygun olduğunu değerlendirmiyoruz. TUS bitince, tercih yapana kadar yaklaşık iki haftalık süremiz oluyor. Bu iki haftada pratiği göremiyoruz. Cerrahide beni bunaltan şeylerden biri de sadece ameliyat odaklı olunması. Günde 7 - 8 hastayı ameliyathaneye indiriyorduk. Örneğin hastanın açık yarasının neden açıldığını, tekrarlamaması için hekimler olarak ne yapmalıyız konusuna bakamıyoruz. Türkiye’deki sağlık sistemi hasta odaklı ve popülist.'

'Gençler hastadan uzak olayım diyor'

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyesi __Prof. Dr. Mehmet Faik Özçelik, 'Türkiye’de hekime karşı tahammülsüzlük, kıskançlık, bazı popülist yaklaşımlara ‘dur’ denmemesi gençleri de rahatsız ediyor' diyor ve şöyle devam diyor:

'Hastadan uzak olayım’ diye düşünüyorlar. Cerrahi uzmanlığa başlayanların bazen 2-3 yıl sonra ayrılması, başka branşlara geçmesi de başka büyük sıkıntımız. Defansif tıp ile de karşı karşıyayız. Hekimler, ‘Aman ben yapmamayım, başkası yapsın, bende kalmasın, bende patlamasın’ diyor. Geldiğimiz noktada örneğin tümör vakaları, uzun zaman hekim arıyor kendine. Daha küçük, daha palyatif girişimlerle karşı karşıya kalıyorlar. Ayrıca ilgi kalmadığı zaman alandaki gelişmeler de geriliyor.'

'Asistan yetiştirmek istiyorum. Ama asistan bulamıyoruz'

Cerrahiden kaçışın sistemde yarattığı en önemli sorunların başında asistan sıkıntısı geliyor. Hacettepe Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Yılmaz, “Eleman, asistan yetiştirmek istiyorum. Ama asistan bulamıyoruz” diyor ve şunları aktarıyor:

'Asistanlarımız en iyi ihtimalle dört günde bir, çoğunlukla üç günde bir nöbet tutar, ameliyatlara girer. Üniversitede olduğumuz için bilimsel araştırmaları yapıp, takip etmek zorundayız. Bunun karşılığında her gün dava edilme riskimiz var. Hasta yakınlarının şiddetinden kendimizi çoğu zaman koruyamıyoruz. Hastanelerin ödemeyle ilgili sorunları nedeniyle bazen malzeme sıkıntısı çekiyor, arada kalıyoruz. Ama bütün bunların ortasında en büyük sorunumuz asistan açığımız. Uzmanlığını yapmış, öğretim üyesi olarak devam etmek isteyenleri de alamıyoruz. Sağlık Bakanlığı üniversiteye geçiş için ‘uygundur belgesi’ vermiyor. Önleri kapatılıyor. Ameliyatlarımız saatler sürüyor. Hepatitten HIV’e kadar pek çok enfeksiyona açığız. Benim uzmanımla fizik tedavi, cildiye uzmanı aynı ücreti alıyor. Tüm bu faktörler asistanların tercihlerini etkiliyor.'

Popüler İçerikler

Dünyanın En Güzel 100 Kadını Listesine Türkiye'den 3 Ünlü Oyuncu da Girdi!
Evde de Yapsak Ucuz Değil: Fatih Altaylı Evde Yaptığı Patlıcan Musakkanın Maliyetini Hesapladı
İlk Buluşmada Alman Usulü Hesap Ödediği İçin Buluştuğu Kişinin Cimriliğinden Dem Vuran Kadın Tartışma Yarattı
YORUMLAR
17.02.2019

kanun düzenlemesinin düzgün olması lazım. düşünün o kadar okuyorsunuz, altı yedi yıl sürünüp kendinizi geliştiriyorsunuz sonra da elin dağdan inmiş ayısı gelip sizi öldüresiye dövüyor. hayat kurtarayım derken kendi hayatından olanlar var ülkemizde. devlet büyüklerinin bu olaya acilen el atması lazım, cezaların caydırıcı olması lazım. yok cinnetmiş, kayıp acısıymış vs. ceza indirimi olarak kabul edilemez. doktorluk dünyanın en önemli mesleklerinden biri, böylesine saygın bir mesleği icra edenleri koruyup kollamalıyız. bir doktor kolay yetişmiyor.

17.02.2019

maalesef herkes her şeyi bildiğini düşünüyor... insanın hayatını cehenneme döndüren, sevdiği meslekten soğutturan bu tayfa... diyecek söz bulamıyorum

17.02.2019

Eşim bir hastanede çalışıyor (doktor değil). Doktor ve asistanların hallerini görüyorum (hemşireler dahil). O kadar uykusuzluk ve çalışmaya çok az kazanıyorlar, sosyal hayatları yok denecek kadar az. Haftada bir gün kendilerine vakit ayırabilirlerse ne ala. Gece uyurken bile her an telefon gelebilir, çıkıp gitmek zorundasınız (icapçı) hatta o dalda tekseniz çalıştığınız hastanede beter oldunuz demektir uyku haram. Yazık bu insanlara. Yok mu çürük yumurtalar vardır elbet. Ama inanın kimse sizin için "lan şunuda öldüreyim zevkine" demez. Doktorunuza güvenin saygı duyun. Ben saygıyı geçtim artık acıyorum insanlara.

17.02.2019

Bu ülkede halk bir tek hırsızların kazandığı paraya saygı duyuyor.. Doktorun eşşek gibi okuyup insan hayatı ile hatasız yapmaya çakıştığı iş karşısında yıllardır deli gibi düşen gelirleri için hâlâ "bok gibi kazanıyorlar" gelecek nesli eğitecek olan öğretmenler "yazın yatıyorlar para kazanıyorlar" avukatlar "yalan söyleyerek para kazanıyor" bilim insanları "bu parayı hakedecek ne yapıyorlar" derler ama bunlar içinde en çok kazananının bile 10 katı kazanmış ama nerden kazandığı belli olmayan (!) adama herkes tapar... Ülkece histeri hâlindeyiz eğitimlilerimiz bile benzer yorumlar yapıyor maalesef...

TÜM YORUMLARI OKU (18)