Sibirya Dağlarında Doğarak 78 Yılını İnsanlardan İzole Olarak Yaşayan Kadın: Agafia Lykova

Karp Lykova, Stalin'in Bolşevik Devrimi esnasında erkek kardeşinin vurulmasıyla durumun iyiye gitmediğini anladı ve ailesini de alarak yollara düştü. Bunu yapması ise kızı Agafia Lykova'nın oldukça ilginç bir yaşam sürmesine neden olacaktı... Devamı için buyurun...👇

Bu içeriğimizde sizi Agafia Lykova ile tanıştıracağız.

78 yaşındaki Agafia Lykova tüm dünyadan izole bir şekilde Sibirya'da ahşap bir evde yaşıyor.

'Sibiryalı münzevi' olarak da bilinen Agafia Lykova, otuz beş yaşına gelene kadar dış dünyayla kesinlikle hiçbir etkileşimde bulunmadı.

Hikayesi 1936'da ailesiyle başlamış. Ailesi, Eski İnananlar olarak bilinen Rus Ortodoks Kilisesi'nin parçalanmış mezhebine mensuptu. 17. yüzyılda kilise yenilenmeye giderken aile, kilisenin katı inançları nedeniyle ayrılmayı tercih etmişti.

Stalin'in Bolşevik rejimi sırasında dini zulme maruz kaldılar.

Baba Karp Lykova, kardeşi Sovyet devriyesi tarafından acımasızca öldürülünce durumun ne kadar tehlikeli olduğunu anladı ve ailesini uzaklaştırmaya karar verdi. İki çocuğunu ve eşini de alarak batı Rusya'daki memleketlerinden Sibirya'nın vahşi doğasına doğru yola çıktılar.

Bir süre sonra vahşi doğanın içinde kayboldular. Yolculuk iki hafta sürdü, tabii iki küçük çocuk da yanlarında olduğu için daha yavaş sürebilirdi.

Yanlarına aldıkları tek şey bir çıkrık, giysiler, iki demir çömlek, bir dokuma tezgahı, tohumlar ve dikiş malzemeleriydi.

Sayan Dağları'na neredeyse iki kilometre tırmandılar. Dağda ise en acımasız ve sert hava koşullarıyla karşılaştılar.

Bölgenin genel sıcaklığı -3 dereceyken, 1933'te bölgedeki bir köyün sıcaklığının -32'lere kadar düştüğü biliniyor. Aile neredeyse hiç mobilyası ve ateşi olmayan küçük bir kulübede daha düşük derecelere dayanmak zorunda kalıyordu. Güneş, kulübenin tek penceresinden çok az sıcaklık sağlıyordu. Patates ve yabani mantarlarla hayatta kaldılar ancak 1940 yılında Dimitri doğduğunda işler daha da zorlaştı.

Dimitri'den üç yıl sonra Agafia da aileye katıldı ve tahmin edeceğiniz üzere çok zor bir hayatın içine doğmuştu.

Elektrik ya da suları yoktu. Mahsul yetiştirip stoklamak için yalnızca üç ayları vardı ancak ektikleri her şey öldü ve bu da ailenin minimum patates, yaprak, kök ve ağaç kabuğuyla beslenmesine sebep oldu.

Yiyeceklerin çok kıt olduğu bir noktada kendi ayakkabılarını yemeye bile başvurdular.

Ne yazık ki anne Akulina, çocukları beslensin diye kendini aç bırakarak açlıktan hayatını kaybetti. Agafia ve Dimitri İncil'i okuyarak büyüdüler hatta okumayı bile İncil sayesinde öğrendiler. Günlük aktivitelerinin geri kalanı ise kıyafetlerini onarmak ve kendi ayakkabılarını yapmaktı.

Sovyet uzay programı devam ederken, roketin istikameti doğrudan Lykova kulübesinin üzerinden geçiyordu.

Agafia, roket enkazının düştüğünü ve alanın tamamen enkaz parçalarıyla dolu olduğunu gördüğünde neredeyse 17 yaşındaydı.

1978'de araziye helikopterle iniş yapmış bir jeoloji ekibi bölgede petrol yatakları arıyordu ve Lykova ailesinin mülkünü fark ettiler.

Bu, Dimitri ve Agafia'nın ailelerinden olmayan biriyle girdiği ilk etkileşimdi. İkinci Dünya Savaşı ve Ay'a ilk ayak basma dahil olmak üzere güncel olaylar hakkında bilgilendirildiler. Dağların ortasında herkes izole oldukları için bunlar onlar için inanılmaz şeylerdi. Aile, insanlığın ilerlemesini duymasına rağmen küçük Sibirya evlerinde kalmayı isteyerek ekibi şaşırttı. Hediyeleri dahi kabul etmediler ve çok gönülsüzlerdi.

Ancak yavaş yavaş yumuşadılar ve önce tuzu, ardından diğer hediyeleri kabul etmeye başladılar.

Ziyaretçiler giyecek, yiyecek ve ışık gibi ihtiyaçları sağlayarak ailenin hayatını kurtarmıştı. Yaklaşık üç yıl sonra ise Agafia'nın tüm kardeşleri hayatını kaybetti.

Geriye kalan aile üyeleri ise gazeteci Vasily Peskov tarafından yakın mercek altına alındı ve ailenin üzerine koca bir kitap yazarak onları Rus kahramanları ilan etti.

Kitabın popülaritesi nedeniyle hükümet tarafından Lykova ailesi ülkenin geri kalanını ziyaret etmeleri ve görmeleri için davet edildi. Bir aylık bir tur için kulübesinden ayrılan Agafia, yaşadığı dünyadan tamamen farklı bir dünyayla karşılaştı. Her yeri gezip görse de son yaşadıklarına rağmen evine dönmeyi tercih etti ve sade hayatına devam etti.

Bir süre sonra babası da vefat etti ve Agafia ormanda bir başına kalmış oldu.

Hükümet yetkilileri onun iyiliği için ona göz kulak olurken mahremiyetine saygı duyuldu. Kendisine düzenli olarak yiyecek ve temel ihtiyaç malzemeleri teslimatı yapmayı da ihmal etmediler.

Agafia bugün hala Sibirya'nın ormanlarında yaşamaya devam ediyor.

Arada birkaç aile üyesini ziyarete gidiyor ve ziyaretçi alıyor ama çoğunlukla evinde yalnız kalıyor. Şu anda 70'lerinde ve yemeğini pişiriyor, kendi yiyeceğini topluyor ve evinin düzenini sağlıyor. Tabii şimdilerde tek yatak odalı kulübesinin yerini köpekleri, keçileri, tavukları ve kedileri için geniş alan sağlayan bir dizi bina almış. Özellikle alçakgönüllülüğü, sadeliği, bağlılığı ve sıkı çalışmasıyla Agafia Lykova sizce de tam bir ilham kaynağı değil mi?

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

İnsanların Ölene Dek Dans Etmesine Sebep Olan Salgın: Aziz Vitus'un Dansı
Uçak Kanadında Tenis Oynarken Verdikleri Pozla Döneme Damga Vuran İki Cesur Kadın: Gladys Roy ve Ivan Unger
Sadece Sigara İçtiği İçin Yıllarca Mahkum Edilen Adamın Akıllara Durgunluk Veren Hikayesi

Popüler İçerikler

Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
YORUMLAR
24.12.2022

Biz kırılgan metropollüler olarak nerde o güç nerde o yürek...

24.12.2022

İdolüm

24.12.2022

Kafa rahat, eş dırdırı yok...

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ